Merhaba...
Ben geldimmmm
Oy ve yorumlarınızı esiremezseniz sevinirim.İNSTAGRAM: _arikubra
3. Bölüm
Sabah erkenden uyanmış, okul için hazırlanmış, kahvaltımı yapmıştım. Okul yolunu büyük bir ümitsizlikle yürürken artık o yabancının gelmeyeceğini biliyorum. Çünkü her ne kadar Malkoç okuduğum kitaplardaki başroller gibi olsa da oradaki başroller başroldeki kızı bu kadar süre yalnız bırakmazdı. Yine de günlerce gelmemiş olmasına rağmen kapıldığım ümitsizlikten çıkmak için büyük bir çaba gösteriyordum. Evsa ve ben beraber kısa bir yolu sessiz bir şekilde geçirirken Evsa'nın Malkoç'un artık gelmemesinden memnun olduğunu biliyordum. Ve Malkoç'un gelmeyişini bitirdiğim dört romanla kapatmaya çalışmıştım. Aşık olacağım adamı hayallerimde kurgularken genelde siması hep belirsiz olurdu ancak şu an hep sima olarak Malkoç'un yüzünü koyuyordum.
Bence ümitsizlik saçmaydı. Sonuçta o bana geleceğinin sözünü vermemişti. Söz verdiği zaman ise söylediği gibi gelmişti. Bundan sonraki her gelişinden söz almak beynimin içinde cazip bir çözüm gibi görünürken yapamayacağımı da biliyordum.
"Seninki bugün de gelmemiş."
Evsa'nın sözleri zaten farkında olduğum gerçeklere değinirken beraber okulun bahçesine girmiştik. Evsa üzüldüğümü düşünüyordu ancak ben yine de onun geleceğine inanıyordum. Çünkü okuduğum hiçbir kitapta başrol erkeği, başrol kadını bırakıp öylesine çekip gitmezdi. Gitse de mutlaka sebebi olurdu. Sessizliğimin Evsa'yı tatmin etmediği zamanlarda okula giriş yapmıştık. Beraber sınıfımızın olduğu kata doğru çıkarken konuşmasına devam etti.
"Ayşin bence artık gerçek hayata dönmelisin. Yalnızlığını kitap karakterleriyle giderme. Dışarıda gerçekten yalnızlığını giderecek insanlar olacak. Ancak o insanları seçerken kitap karakterlerini baz alma."
Beraber sıramıza otururken gözlerimi devirmekle yetindim. Bana hep aynı konu üzerinden nutuk çekmesinden yorulmuştum.
"Gerçeklerle yaşanmadığını senden çok iyi görebiliyorum. Bırak en azından hayallerimle mutlu olayım."
Sözlerim yüzünü düşürmesine neden olsa da ikimiz de bu konu üzerine yorum yapmadık. Sınıfa hocamız girdiğinde Evsa tam donanımlı bir şekilde ders araç ve gereçlerini çıkarırken ben yalnızca yeni başlamış olduğum romanımı sıranın üzerine çıkardım. Evsa'nın kızgınlıkla yanan gözleri bana döndüğünde içimdeki korkuyu alevlendirdi. Onu umursamadığımı düşündürecek şekilde hareket ederek kitap okumaya başladığımda fısıldadı.
"Yanlış yapıyorsun."
Umurumda değildi. Dersler de gelecek de geçmiş de umurumda değildi. Benim için yalnızca bu an vardı ve ben bu anda ancak kitap okuyarak mutlu olabiliyorum. Evsa onu umursamayarak kitap okumaya devam ettiğimi görünce daha fazla yorum yapmadan dersine dönmüştü. Neyse ki kitap okuduğum için hocalarım bir şeyler demiyorlardı. Çünkü alışmışlardı. Ben hep kitap okuyan kızdım. Onlara göre ot gibi bir hayat yaşıyorum, bana göre ise binlerce insanın hayatını yaşama fırsatı buluyorum. Onlardan daha çok yaşıyordum, haberleri yoktu.
Bir dersten çıkıp diğerine giriyorduk ancak ben kitaba öyle dalmıştım ki derslerin değiştiğini sıranın üzerindeki Evsa'nın kitaplarından anlıyordum. Öğlen arası olduğunda Evsa kantine gideceğini bile söylememişti. Bana kızgındı, sinirliydi. Çünkü o hayatın gerçekleriyle yaşadığını iddia ediyordu. Bugüne kadar onu hep mutsuz görmüştüm. Çocukluğu bu realist bakış açısıyla pek de mutlu geçmemişti. Şimdi ergenlik dönemindeydi ve realist bakış açısının onu pek de mutlu etmediğini görebiliyorum. En azından ben kitaptaki karakterlerim mutlu olduğunda mutlu olabiliyorum. Mesela onlar hayallerini gerçekleştirdiğinde sanki kendim de hayallerimi gerçekleştiriyorum. Onlar aşık olduğu kişiye kavuştuklarında bende onlarla beraber aşık olduğum kişiye kavuşuyorum. Gözlerimin sızladığını hissedince okuduğum kitabın kapağını kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)
Dla nastolatkówKitapların içinde yaşayan Ayşin Birce, bir gün kitapların içinden çıkmış gibi davranan bir mafyayla karşılaşır. Ve Ayşin Birce hep hayal ettiği gibi bir aşk romanın baş kahramanı olduğunu sanır. Peki hayat... Gerçekten kitapların içindeki gibi midi...