22. Bölüm

141 6 2
                                    

Evvvet yine ben gelidm:))

Yine bir Yasir Miy şarkısıyla geldim. Umarım sizler de benim gibi onun şarkılarını beğenmişsinizdir:)

İnstagram: _arikubra

22. Bölüm 

Sırtımı bahçemizin çimlerine yaslamıştım. Ellerim başımın altındaydı. Gökyüzü tam karşımdaydı. Korumlar etrafımdaydı. Malkoç yanımda değildi. Gözlerim yalnızca göğün yüzünü izliyordu. Uzun zamandır hayal kurmadığımı fark etmiştim. Çünkü zaten Malkoç sayesinde hayallerimin ötesinde bir aşk yaşıyordum fakat... Fakat son zamanlarda hayallerim yeterli gelmiyordu. Gözlerim kendiliğinden buğulanırken yalnızca düşündüm. Artık on dokuz yaşındaydım. Oysa Malkoç'la ilk tanıştığımda yalnızca on altı yaşımdaydım. Şimdi ise Malkoç yirmi dört yaşındaydı. Tam üç yıldır onunla birlikteydim. Onun sayesinde kendimi güvende, evimde hissetmiştim. Arada bana karşı yanlış davranıyordu ancak sonrasında bir şekilde gönlümü almayı başarıyordu. Bana zarar vermekten çekinen bir adam olduğunu biliyordum. Ancak son yaşadığımız canımı yakmıştı. Ben onunla eski hallerimize dönmek istiyordum.

İşiyle ilgili ciddi sorunlarının olduğunu biliyordum ancak hiç bana buna yönelik bir şeyler söylemiyordu. Derin bir nefes alırken gülümseyerek geçmişimizi düşündüm. Benim için yaptıklarını düşündüm. Biliyor musunuz, hayatımda hiç kimse beni onun gibi düşünmedi. Hiç kimse bana onun verdiği değeri vermedi. Ben Malkoç'un yanındayken hep kendimi özel hissediyorum. Ben onu seviyorum. O benim ilk ve son aşkımdı.

Tüm bunlara rağmen...

Ona kırgındım. Ona çok kırgındım. Sanki en güvendiğim limanım çatırdıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Onun o eski Malkoç olmasını istiyordum. Beni seven, bana değer veren o Malkoç olmasını istiyordum. Çünkü ben gerçekten onsuz yaşayamazdım. Onsuz hayatıma devam edemezdim. O benim tek dünyamdı. Derin bir nefes aldım ve bu melankolik havadan çıkmak için gökyüzünün girmiş olduğumuz ekim ayına rağmen aydınlık olmasına sevindim. Evsa'yla telefonda görüşmeye devam ediyorduk ve evliliğinde bazı sorunlarının olduğunu biliyordum. Onunla her ne kadar görüntülü konuşsak da onun tam şu an yanımda olmasını istiyordum. Derin bir nefesi daha içime çekerken elimi karnıma götürdüm.

Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama sanırım ben bir bebeğimizin olmasını istiyordum. Bu huzur veren hayal hızlıca kalbimi mest ettiğinde yalnızca düşündüm. Malkoç'a benzeyen bir kızımız olsaydı... Buradaki bahçede koşsaydı... Sonra ben de muhtemelen onunla beraber koşardım. Onunla beraber oynardım. Malkoç'sa yine hep olduğu gibi iki küçük çocukla uğraştığını ima ederek bize sahte bir şekilde kızardı. Sonra kızımla ben onu ikna ederdik ve o da bizimle beraber bu bahçede koştururdu. Mafya olmasına rağmen... Adamları burada olmasına rağmen... Çünkü biliyordum ki o benim için ve belki ileri de bir kızımız olursa kızımız için her şeyi yapardı. Tam kitaplardaki gibi bir sahneyle beynimi meşgul ederken başımda dikilen korumanın konuşmasıyla o korumanın başımda dikildiğini fark ettim.

"Ayşin Birce Hanım size bir kağıt geldi."

Merakla doğrulurken koruma arkasında tuttuğu elini önüne getirerek elindeki notu bana gösterdi.

Bu kağıt...

Malkoç'un genelde bana şiir yollamak için seçtiği pembe kağıtlardandı. Her ne kadar ona kırgın olsam da hatta kızgın olsam da kalbimdeki o kuşun hızlıca kanat çırptığını hissettim. Bu heyecanın tüm vücudumu ele geçirmesine izin vermeden not kağıdını aldım ve korumanın arkasını dönerek uzaklaşmasını bekledim. Yarım dakika kadar sonra yine tamamen yalnız kaldığımdan emin olunca heyecanımı boş vererek kağıdın katlarını açıp yine kendi el yazısıyla yazdığı ancak Kübra Arıy'a ait olan o şiiri okudum. Bu hareketi beni tekrar eski zamanlarımıza döndürmüştü.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin