40. Bölüm

75 2 0
                                    

Ben geldimmmm

Bölüm şarkısını medyaya ekliyorum.

İnstagram:_arikubra

40. Bölüm

Geçmiş esasında hiç geçmeyecek bir yaraydı. Evet, bazen kabuk tutuyordu. Sonra o kabuk her defasında sökülüp daha büyük bir yaraya sebebiyet veriyordu. İlk yara aldığın zaman hissettiğin acıyla o yaranın kabuk tuttuktan sonra deşilmesiyle hissettiğin acı arasında dağlar kadar fark oluyor. İlk acın hazırlıksız yakalandığın bir acıydı. Gelmiş ve bir anda yaşanmıştı. Acıyı fark ettiğin an çoktan gitmişti. Fakat diğer acı... İyileşeceğine inandığın bir yaranın yeniden deşilmesinin verdiği bir acıydı. Birincisinde umut yok, ikincisinde umut ölmüştü. Hatırlamak istemeyeceğim bir geçmişe sahip olmuştum. Oysa yıllar önce şimdi hatırlamak istemeyeceğim geçmişi bulutların üstünde hayal ettiğim bir gelecek zannediyordum. Belki de en başından beri geçmişim bana sahip değildi de ben ona aittim.

Benim kabuk tutmuş yaralarımı bu hayatta en çok güvendiğim insan deşmişti. Aşık olduğum Malkoç deşmişti. Şimdi Poyraz... Bana yeniden bir gelecek vadediyordu. Onunla tanışana kadar, onunla yaşayana kadar birine güvenmek benim için ölümle eş değerdi. Oysa şimdi Poyraz'a olan güvenim beni hayatta tutuyordu. Oysa Malkoç'tan sonra bir başka erkeğe bir şeyler hissetmek göz göre göre intihar etmek demekti benim için. Ama Poyraz'a çekiliyordum. Nasıl olduğunu, ne olduğunu bilmiyorum ama ona çekiliyordum. Ben bebeğimin babasına gerçekten güveniyorum.

Ona aşık değilim ama ona tüm benliğimle güveniyorum. Bu benim için aşktan çok daha değerli.

Ona aşık değilim ama onu seviyorum.

Sevgi aşktan daha yüce...

Bu hayattaki en büyük inancım kitaplardı. Malkoç acımadan en büyük inancımı enkaza çevirmişti. Fakat Poyraz... Bir enkazın yeniden inşa edilebilir olduğunu gösteriyordu. Heyecanlıydım. Mutluydum.

Takvim yaprağı 23 Ağustos'u gösteriyordu. Ben artık yirmi yaşında bir genç kızdım. Ve bugün... Bugün bir şey öğrenmiştim. Şimdi Poyraz'la paylaştığımız yatağın üzerinde, elimde hamilelik testiyle oturuyordum. Yaşlı gözlerim testin üzerindeki kırmızı, çift çizginin üzerindeydi. Elim sahiplenircesine karnımı okşarken gözümden birer birer yaşlarım düşüyordu.

"Seni koruyacağım anneciğim."

Parmaklarım karnımı daha çok sarıp sarmalarken gözümden birkaç damla yaş daha düşmüştü. Ben hamileydim. Benim bir bebeğim olacaktı. Allah sanki kaybettiğim bebeğimin yerine bana yeni bir bebek vermişti.

"Poyraz Bey'e hemen söyleyecek misiniz Ayşin Birce Hanım?"

Mutfakta çalışanlardan biri de benimleydi. Zaten evdeki çalışanlarla da arkadaş gibi olmuştum. Dolu gözlerim ve kıvrılmış dudaklarımla yüzümü Eda'ya çevirdim.

"Ona küçük bir sürprizle söyleyeceğim. O doğum günümü kutlamak için bana sürpriz yaparken esas sürprizi ben ona yapacağım."

Eda gülümseyerek başını salladıktan sonra konuştu.

"Ben işimin başına döneyim."

Ona tepkisiz kalmıştım. Eda küçük bir zaman sonra odadan çıktığında yaşlarım hala gözlerimden düşmeye devam ediyordu. Parmağımda Poyraz'ın yüzüğü bulunan elimle karnımı okşuyordum. Sonra bebeğimle konuştum.

"Sen benim bu hayattaki en değerli varlığımsın. Seni asla bırakmayacağım anneciğim. Baban, sen ve ben çok mutlu bir aile olacağız. Sana masallar anlatacağım. Seni hep çok seveceğim."

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin