69. Bölüm

24 1 0
                                    

Selammmmm

Ben geldimmm.

Bölüm şarkısını medyaya ekliyorum.

İnstagram:_arikubra

69. Bölüm

Ayşin Birce'den

Dün dünde kaldığında ve gelecek gelecekte beklendiğinde hayat gerçekten yaşanıyormuş. Benim için hayatımda yalnızca bu an vardı. Bu an mutlu olmalı, bu an işimi en verimli şekilde yapmalı, bu an kızının yanında olan bir anne olmalı, bu an aşkını yaşamaktan korkmayarak cesur davranmalı, bu an ne geçmişimden korkmalı ne de gelecekten ümitsiz olmalıydım. Bu an ben yalnızca bu anın hakkını vererek yaşamalıyım. Ne yaşarsam yaşayayım altından kalkacak kadar güçlü olduğumu ise hiçbir zaman unutmamalıyım.

Hayatın bana öğrettiği çoğu şeyi öğrenmiştim. Bazen beni budamasına izin vermiştim. Bazen düşmüş, sonrasında kalkmayı öğrenmiştim. Eskiden hayalperest bir kız çocuğuydum ve ben o kız çocuğuyken hayallerimden dolayı hayatı sevdiğimi zannediyordum. Oysa ben hayatı hiçbir zaman sevmemiştim. Oysa ben kendimi de hiçbir zaman sevmemiştim. Hayallerim yalnızca hayattan kaçışım değildi. Aynı zaman da kendimden de kaçışımdı.

Bunu ise yıllar sonra fark ediyorum.

Güneş sabahın ilerleyen vakitlerinde daha çok gökte yükselirken Tan Emir ile birlikte sahil kenarında koşuyorduk. Sabah kızımı okuluna göndermiş, ardından Tan Emir ile birlikte güne başlamıştık. Güne sporla başlamak istemiştik. Elimi dizlerime koyup eğildiğimde Tan Emir'in birkaç adım sonra durduğunu gördüm. Gülerek bana bakıyordu.

"Ben çok yoruldum ya..."

Önce Tan Emir'in söylediği hareketlerle ısınmış, ardından yavaş tempoda koşmaya başlamıştık. Yaklaşık yarım saattir koşuyorduk ve ben daha şimdiden tükenmiştim. Tan Emir iki adımla önüme geldiğinde o da benim gibi eğilmişti. Yeşil gözleri gözlerime bakarken bakışlarındaki alayı seziyordum. 

"Hani en az iki saat koşardık?.."

Bakışlarımı kaçırdım. Yani Tan Emir'le bugünü hayal ederken biraz heyecanlanıp uçuk şeyler söylemiş olabilirdim. Dilimle bedenim kesinlikle uyuşmuyordu.

"Çok acıktım, çok susadım. Acı bana..."

Dudaklarımı öne çıkarmış, kendimi acındırmaya çalıştım. İşe yarayacağını düşünmemiştim ama sanırım yaramıştı. Diz kapaklarını koyduğu ellerini çekip doğrulduğunda ben de onun yansımasıymışım gibi aynı şekilde doğrulmuştum. Elini uzattığında terlemiş elimi elinin içine bıraktım. Parmaklarım sistemli bir kilit gibi hemen iç içe geçip kapanırken gülümseyerek ona baktım.

"Demek acıyayım sana. Arada bana karşı duvarlarını indiriyorsun. O zamanlarda bana hissettirdiğin duygunun tarifi yok."

Diğer elini yüzüme kaldırıp yanağımdan süzülen saçımı işaret parmağıyla kaldırdı ve kulağımın arkasına kaldırdı. Adımlarımız hızlanırken konuştum.

"Bir an önce üstümüzü değiştirmeliyiz."

Tan Emir beni başıyla onayladığında adımlarımızı hızlandırdık ve çok uzağımızda olmayan arabama ilerledik. Bugün için yanımıza kıyafetlerimizi de almıştık. Bu yüzden yürüyüş yapacağımız yere ormanlık alandı. Önce buraya arabayla gelmiş, ardından ormanlık alanda önce yürüyüş sonra koşu yapmıştık. Arabanın dibine geldikten sonra arka koltuğun kapısını açtım ve içinden iki mağaza karton çantayı çıkardım. Birinin içinde onun kıyafetleri vardı, diğerinin içinde benim kıyafetlerim vardı. Tan Emir'in karton çantasını ona verdikten sonra kendiminkini de aldım ve arabanın kapısını kapattım.

TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin