Ben geldimmmmm.
Bölüm şarkısını medyaya ekliyorum.
İnstagram:_arikubra
Keyifli okumalar
72. Bölüm
Zaman akşama doğru devrilirken karanlık göğün yüzüne serilmiş bir çarşaftı. Geçmiş, geleceğin sırtındaki bir kambur olduğundan zamanın ileriye doğru olan her akışı aksaktı. Ve yalnızlık her zamanın içine hapsedilmiş bir tutsaktı. Bu yüzden yalnızlığımı hiçbir zaman özgürleştiremedim. Takvim yaprakları 22 Ağustos'u gösterse de gece döndüğünde zaman beni yirmi altı yaşında bir kadın yapacak.
On altı yaşımda bir kız çocuğuyken en çok korktuğum şey hayallerimi hayatımın katletmesiydi. Ne yazık ki hayatım daha ben bebekken bütün hayallerimi katletmişti. Buna rağmen büyürken içten içe hep kendime söz verdim.
O söz ise asla yetiştirme yurdundaki diğer çocuklar gibi olmayacağımdı.
Oradaki çocuklar ya nefret dolu ya öfkeli ya ürkek ama kesinlikle gelecekten uzaklardı. Bense hiçbir zaman nefret dolu bir insan olmadım. Korkak biriydim ama korkum hayata karşı değildi. Kolay kolay birilerinden nefret de etmezdim. O çocuklar eksiklerdi. Bense kurduğum hayallerle tamamdım.
Şimdi düşünüyorum da... O çocuklar hayata eksik başlayıp zaman ilerledikçe tamamlanmışlardı. Bense... Tamam olarak başlayıp gittikçe eksilmiştim. Önce hayallerim ellerimi bıraktı, sonra aşk, sonra güven, sonra mutluluk, sonra umut, sonra yine sevdiklerim...
Benim ellerimden sadece yalnızlığım sımsıkı tuttu. Ona tutunmak istemediğim halde...
Bazen dönüp de ardıma bakınca "Bütün bunları ben mi yaşadım?" diye soruyorum. Gerçekten, bütün bunları ben mi yaşadım? On altı yaşıma kadar hep bu yaşlarımı hayal ettim. Daha doğrusu Malkoç'la tanışana kadar hep yurttan çıktıktan sonraki hayatımı merak ettim. Hayal ettim. Hayal ettiklerimin yaşadıklarımla alakası yoktu. Buna rağmen yine de mutluyum. Ben ne olursa olsun kendi hatalarımın bedelini ödedim.
Atık gerçekten güçlü bir kadınım.
Çünkü mutluyum, umutluyum.
Kızlarla beraber yeni keşfettiğimiz bir kafenin içindeydik. Kafenin duvarlarında bazı şairlerin dizeleri yazılıydı. İçerideki masalar en az dışarıdakiler kadar doluydu. Tam karşımızda canlı müzik olacağı için sahne kuruluydu. Saat henüz akşamın yedisiydi. Yeter, ben ve hayal bu akşam beraber vakit geçirme kararı almıştık. Erhan abi, Sezgin abi, Semih, Tan Emir ve Yunus ise bugünkü futbol maçına gitmişlerdi. Erhan abi iki oğlunu da kendisiyle beraber götürdüğü için Banu da Tan Emir'le gitmek için ısrar etmişti.
Kıramamıştım.
"Anlat bakalım, Hayal. Sizin Semih'le ilişkiniz nasıl başladı, nasıl devam ediyor?"
Yeter ve ben dikkat kesilmiş onu izliyorduk. Hayal üzerine siyah, sade bir kısa kollu giymiş, bacaklarına da kumaş siyah İspanyol paça pantolon geçirmişti. Kahverengi gözleri mekanın ışığından daha da açılırken eklem yüzükleriyle süslediği parmağına tepeden bağladığı saçını doladı. Yeter göz kırparak bana Hayal'in tavrını gösterdiğinde gülümsedim.
"Semih'le aramızdaki çekim aslında senin yanında çalışmaya başladığım ilk günden beridir var."
Önümdeki sade, Türk kahvemden bir yudum içerken lafa Yeter girmişti.
"O zaten anlaşılmayacak gibi değildi ki... Biz de sizinle beraber ne zaman sevgili olacaklar diye bekliyorduk."
Kıkırdamıştım. Hayal'in de yüzünde belirgin bir gülümseme oluştuğunda kendisine söylediği meyve suyundan bir yudum içti. İçeceğini tekrar masanın üzerine koyduğunda oturduğu sandalyeye biraz daha yayılmıştı. Bu sefer merakla konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN DÜĞÜMÜ (Tamamlandı)(+18)
Novela JuvenilKitapların içinde yaşayan Ayşin Birce, bir gün kitapların içinden çıkmış gibi davranan bir mafyayla karşılaşır. Ve Ayşin Birce hep hayal ettiği gibi bir aşk romanın baş kahramanı olduğunu sanır. Peki hayat... Gerçekten kitapların içindeki gibi midi...