Aslan Kalbi

383 27 3
                                    

Eric derin bir nefes almışken telefonunun sesi ortamı doldurmuştu.Onun tarafında olan telefonuna uzanıp ekrana baktığında yüzünü buruşturdu.Onun bu haline gülümserken

-'Tahmin ediyorum Rossy?'dedim.

-'Bakıyordum da şans oyunlarında çok iyisiniz Bayan Black.'dedi gülerek.Telefonu açtığında karşı tarafta minik bir kız grubundan çığlık yükseldi.Ve sonra fısıltılar..En sonunda Rossy her erkek tavlamaya çalışırken kullandığı etkileyici sesine büründü.

-'En yakışıklı Black,nasılsın?'

-'Efendim ufaklık?'dedi Eric umursamazca.Gözlerimi Eric'in gözlerine dikip kısık bir şekilde duyulan Rossy'nin sesine odaklandım.

-'Bu akşam bir parti var ve bilirsin..Londra da parti denilince akla sen geliyorsun.Yani senin geldiğin partiler için gerçek parti diyorlar..'derken Eric gülerek lafını kesti.

-'Siz ufaklıklar..Ben size fazla gelirim.'

-'Hadi ama Eric.Sana büyüdüğümüzü ispatlayabiliriz.Ayrıca yalnız gelmek zorunda değilsin.'

-'Abella'yı da ayartmamı istiyorsun değil mi?'

-'Sen gelmezsen geleceğini sanmıyorum.'

-'Aslına bakarsan siz güzel bir takımsınız.Ama huysuz kraliçemiz havasında değilse,yalnız kalmazsın.'Rossy'nin dudağının kenarını ısırdığını tahmin etmek hiç zor değildi.Eric bana soran gözlerle baktığında kendime bile şaşırarak kafamı olumlu anlamda salladım.

-'Tamam ikimizde geliyoruz.'dediğinde Rossy'nin çığlığıyla Eric'in telefonu kulağından uzaklaştırıp 'Ergen'diye tıslaması aynı salisede gerçekleşti.Telefona geri döndüğümüzde bize parti mekanını söyleyeceğini,Abella'nın kesinlikle mavi giymesi gerektiğini söyle falan dedi.Konuşma bittiğinde Eric ağır bir hareketle bana dönüp baktı.

-'Bu partiye gitmek istediğine emin misin?'

-'Evet.'dediğimde ayaklanıp dolabımın yanına gittim.Üstüme kahverengi ve kremin birbirine girdiği bir tablonun kazağını ve altına da krem rengi dar pantolonumu aldım.Lavaboya gidip üstümü değiştirdikten sonra odaya döndüğümde Eric'te üstündekileri değiştirmişti.Saçlarımı tepeden bir kuyruk toplayıp telefonumu pantolonumun arka cebime sıkıştırdım.Kahverengi kabanımı ve botlarımı da giyince Eric bana boş boş bakmaya başlamıştı.

-'Eve dönüyoruz.'dedim buz gibi bir sesle.Evden kastımın labirent olduğunu anlamıştı.

-'Vallance'a söyle birilerini göndersin bütün eşyaları alsınlar.Şu labirentin titanyum kaplamalarını yapan şirketle konuş sende.Bir odanın içinde komple titanyum kullanmak istiyorum.Zaten ne istediğimi biliyorlar.Dış faktörleri söyledim.Sıcaklık,geçirgenlik gibi.Sen parça oranlarına bakacaksın.İnternetten online olarak gerçekleşecek bir toplantı olacak.Aklına takılan her şeyi sor.'

-'Akşam kaçta alayım seni?'

-'Sen önden git.Benim işim geç biter.Ama geleceğim.'dediğimde başını salladı.Kapıdan aynı anda çıkıp ikimizde arabalarımıza aynı anda vardık.Kapımı açtıktan sonra kapatıp arkama baktım.

-'Dövme işini hala düşünüyor musun?'

-'İzler hakkındaki düşüncelerimi biliyorsun.'dediğimde bana baktı.

-'Bir plastik cerrah bul.Şu lekelerden kurtulmam gerek.'dedim.Gülerken kapısını açtı.

-'Üstünü kapatmayacaksın demek.'

-'Ben düşüşümün üstünü kapatmam,ayağa kalkar,silkelenir sonra bütün izleri silerim.'dediğimde tek kaşını kaldırdı.

-'Hepsini mi?'

LABIRENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin