LABIRENT

Kırılış

Yanımda hisettiğim kıpırtıyla gözlerim aniden açıldı.Aklımda dönen düşüncelerim ev planlarındaki bir başka eksiğin ne olduğunu sorgularken anında duyduğum kokuyla ve sıcaklıkla gevşedim.Arthus uykusunda dönüyordu.Tabi beni bir türlü bırakmadığı için yara izlerime denk geldikçe keskin bir acı ve kıpırtı eşliğinde uyanıyordum.Onca acıya ve yaraya rağmen uzun ve kabussuz uyuduğumu fark edince şaşkınlığımı gizleyememiştim.Yataktan usulca kalktığımda arkamda bıraktığım Arthus’a baktım.Koyu renk hafif uzun saçları yumuşak yastığıma dağılmıştı.Birkaç tel terden alnına yapışmıştı.Örtüyü düzeltip baş ucumdaki telefonumu aldım.Odadan çıkıp merdivenleri ikişer ikişer indim ve mutfağa girdim.Yemek için bir şeyler hazırlarken telefondan James’in başında duran güvenlikçilerin ele başını aradım.

-‘Merhaba Efendim.Nasılsınız?Aradığınız için çok mutlu olduk…-‘derken sözünü kestim.

-‘Uzatma Zeus.İşim var.’

-‘Küçük efendinin dediği her şey yapılıyor.Kişisel bakıcılarından,pskioloğuna kadar her şey tamamlandı.Tüm derslerini de ilerlettik.Her gece Bayan Eleanor ile görüntülü olarak görüşüyor.Görüşmelerde sizin nerede olduğunuzu her seferinde soruyor.Çözülemeyen tek sorun uyku.Sürekli sizi soruyor.James’in size ihtiyacı var.’

-‘Şimdi nerede?’

-‘Piyano dersinde efendim.Yaklaşık olarak 25 dakikaları kaldı.Sonrasında bitecek.’

-‘Ders yeri nerede?’

-‘Hepsi ayarladığınız odada yapılıyor.Oteldeki daire tamamen bölüme göre Bay James’e uygun ayarlandı.’

-‘Bildiğim şeyleri tekrarlaman sadece benim zamanımı çalar Zeus.Zaman da benim için kıymetlidir.Biri benim değer verdiğim şeyleri benden almaya kalkarsa o kişinin son fiili gözlerime bakmak olur.Açık oldu mu?’

-‘Gayet efendim.’demesiyle telefonu kapattım.Dudağımı kemirirken zihnimi toplamaya çalıştım.Odama hızla çıkarken aklımda oturtmaya çalıştığım planım sürekli havadaydı.Ev ahalisi geri geldiğinde labirente devam etmeliydim ama Arthus dibimdeyken bu beni çok zorlardı.Ama her şeyden önce bildiğim tek şeyi yapmak için odama gidip dolabımdan siyah deri ceketimi aldım.Arthus’un yanına gidip yumuşak yatağa çöktüğümde Arthus elinin tersiyle gözlerini ovarken uykulu sesi bile kadifemsi ve insanı hayali bir iple bağlar şekildeydi.

-‘Ufaklık?’

-‘Halletmem gereken bir işim var.Gelene dek ne olursa olsun pencere ya da kapı,hiçbir şeyi açma.’

-‘Yaramazlık yapma diyorsun yani.’dedi alaycı bir tonda.

-‘Daha da iyisi,dışarıda seni bekleyen minik katilimize yakalanma.’

-‘Gitmek zorunda mısın?’

-‘Uyusana sen.’dedim ve alnına yapışan saçlarını geriye itip ayağa kalktım.Tam ayağa kalkacakken yataktan destek aldığım elimi bileğimden tutup beni kendine çekti.Aniden gelişen hareketiyle yanında bitmem bir oldu.Gülümseyerek yanağımdan öptü.

-‘Dışarıda seni de bekleyen minik bir katil var.Ölmemeye çalış.’sesindeki ciddiyet komiğime gitmişti.

-‘Sana okutmam gereken daha çok kitap var.Ölmek için erken.’dedim ve gülerek kapıdan çıktım.Garajdaki siyah mercedeslerden birine atladığım gibi hız sınırımı en yüksekte tutarak yol aldım.Yol boyunca bozuk plak gibi başa dönen cümleyi bir kere daha ve bir kere daha düşündüm.

-‘James’in size ihtiyacı var.’

Arabanın radyosunu açıp içine elime gelen cd’yi taktım.İçeriyi dolduran sesle beraber vitesi sertçe değiştirdim ve sesi daha çok açtım.Ayağım gaza yüklenirken düşüncelerimi susturmak adına şarkının sesini daha da çok açtım.Otelin önüne geldiğimde arabayı tek hamlede park ettim.Arabanın arkamdan yanıp sönen ışıklarını hayal meyal görmüştüm.Otelden hırsla girdiğimde girişteki kahve alan korumalar önlerini ilikleyip bana pür dikkat bakıyordu.Asansörü son anda yakalamıştım.Sakinleşmek adına ayağımla yere ritim tutarken asansörün ‘’ding’’ sesiyle kendimi dışarıya attım.James’in odasına gittiğimde öndeki sert iki korumayı görmeme rağmen James’i buradan almak istiyordum.İçeri girerken önümde nazikçe eğilen korumaları geçince içeride bir düzinesiyle karşılaştım.James’in odasının önüne geldiğimde hızla içeri girdim.Camın önünde başı cama dayalı uyuyakalmıştı.Arkamdan Zeus’un sesi geldi.