Gözlerimi açtığımda James bana sımsıkı sarılıyordu.Her yerim terden sırılsıklam olmuştu ve Arthus yanımızda yoktu.James uyanmasın diye yavaşça minik kollarından sıyrıldım ve yeni aldığım beyaz tshirtün üzerine kot tulumumu geçirdim.Yerde duran yeni beyaz converse’lerimi ayağıma geçirirken James mırıldanarak yana döndü.Odadan çıkınca mutfağa doğru sıyrıldım.Sessiz adımlarla su dolu bardağın yanına gidip bir dikişte içtim.Elimin tersiyle ağzımı silerken Arthus mutfağın girişindeki duvara sırtını yaslamış kollarını birbirine kenetlemiş beni izliyordu.
-‘Sapık kadromuz doldu bayım.Sizin rolünüz dedektif.’derken yanından geçtim.Oturma odasındaki koltuğa kendimi bırakmadan önce telefonumu yanıma aldım.Eric’ten bir sürü mesaj vardı.Saçlarımı tepeden bir at kuyruğu topladıktan sonra mesajları tek tek okudum.İşleri halledişi ve davetiyelerle ilgili şeyler fazlaydı.Labirenti ve alt yapıdaki sistemleri kontrol için gitmem gerekiyordu.Ama James ve Arthus’u bırakamazdım.Katil dışarıda bir yerde bizi arıyordu.Dahası onları yalnız bulduğu yerde lime lime edecekti.Aklımdan katliam görüntülerini silerken maillerimi de kontrol ettim.Eleanor’un gidişatı hakkındaki son raporumu da okuduktan sonra telefonun ekranını kilitleyip yana koydum.Arthus yanıma oturunca karşımızdaki dev ekran televizyondan bir oyun açtı.Boş gözlerle ona bakınca gülümseyip elimden tuttu.Boş bakışlarım eşliğinde beni ayağa kaldırdığında ekranın ikiye bölündüğünü fark etmiştim.Benim bulunduğum bölüm pembe onun bölümü maviydi.Ekranda bir sürü oyun belirince tek kaşımı kaldırıp elimi belime koyup ekrana baktım.Arthus sağ elini kaldırıp bir çok oyun arasından boksu seçti ve üzerinde biraz bekledi.Oyun açılınca bana gülümseyerek baktı.
-‘Sanırım hırsını böyle atabilirsin ufaklık.Aksi taktirde çekilmez oluyorsun.’
-‘Hayat borcu olan biri için fazla rahatsınız dedektif.’dediğimde başını iki yana sallayıp ekrandaki karakteri Arthus ne yaparsa onu yapmaya başlamıştı.Kendi karakterime bakıp gülümsedim.Sarışın mavi gözlü bir kızdı.Sarı uzun saçları yandan iki at kuyruğu yapılmış beyaz bir elbise giymişti.Oyunu daha önce oynadığımdan biliyordum bu karakter aslında yoktu.Ki oynamamış biri bile bu minik prensesin Wİİ Disney Cd’sinden fırlamış halinin boks oyununda olmasını komik bulurdu.Ben karakterimi incelerken tiz bir gonk sesiyle oyun başlamıştı.Aniden ekranda Arthus’un karakteri belirdi.Arthus’a çevirdiğim kafamla bana yamuk bir şekilde güldüğünü gördüm.Aniden sol eli sert bir şekilde karakterimin yanağına çarptığında önüme döndüm.Bir kaç saniye ekran sallandı ve sonra karakterimin ayağa kalktığını fark ettim.Arthus’un ani bir darbesinden sıyrıldım ve sert bir yumruk attım.Bir iki adım geriye gidince sert bir yumruk daha attım.Bir tane daha ve bir tane daha..Yumruklarım hızını arttırırken aklımdan geçen onca insanı,kabuslarımı,labirentimi,planıma son dakika da dahil olmaya çalışan sapık katilimi ve dikkatimi tamamen üzerine çeken Arthus’u düşünüyordum.Hepsi yüzünden ben böyleydim.Yaşıtlarımdan bambaşka bir noktada.Justin Timberlake konserinde zıplamak yerine kömürlüğümün altı için çizdiğim planın bitişine zıplıyordum.Yumruklarım daha da hızlanınca sinirle son bir yumruk attım.Aniden oyunun durduğu yazısıyla kendime geldiğimde sağ tarafımdaki Arthus’a döndüm.
-‘İyi misin?’Endişeli bakışlarından sorunu anlayamamıştım.Anlamsız baktığımın farkına varmış olacak ki kendi bölgesini terk edip bana doğru temkinli bir adım attı.Ellerim hala yumruk atacakmış gibi havada ve sımsıkıydı.Bir adım daha attığında istemsizce yumruklarım daha da sıkılaşmıştı.Yanıma geldiğinde yumuşak elleri benim sert yumruklarımı kavradı.Avuçları içinde ellerimin gevşediğini hissediyordum.Ellerimden çekip bana sarıldığında hiçbir şey yapamamıştım.Kollarım iki yanda öylece kalmıştı.Bedenlerimiz hala birbirine sarılı haldeyken başını hafifçe kaldırıp yanağımdaki nemi elinin tersiyle sildi.Yumruklarım arasında ağlamış olmalıydım.Alnını benim alnıma dayayıp gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABIRENT
Mystery / ThrillerHer hayat başka bir kitaptır.Onca yıl,ay,gün aslında çok kısadır.İnsan hayatı ne kadar sürer biliyor musunuz? Öyle sayfalarca yazılan,ömrü dolduran bakışlar toplam iki saniye bir şeydir.Çekilen acılar,atılan kahkahalar toplam üç saniyedir.Düştüğümü...