Hoşgeldin

593 38 11
                                    

-‘Aldığın alkol miktarı vücudundaki mikroplardan ziyade beynindeki hücreli öldürmüş.’dedim buz gibi bir sesle.

-‘Tamam..Haklısın.Sana öyle çıkışmamam gerekirdi.Seni kızdırmak istememiştim.Ama James için bile gelmiyorsun.O…seni soruyor sürekli.’dediğinde derin bir nefes alıp telefonu kendimden uzaklaştırdım.Gözlerimi kapatıp aldığım nefesi verdim.Telefonu geri kulağıma yaklaştırdığımda Arthus’un burnunu çekiş sesiyle karşılaştım.

-‘Abella?’

-‘Söyle dedektif.’derken kapı çaldı.Kendi çalan kapımı açmayalı uzun bir zaman olmuştu.Bizimkilerin bir an önce gelmesini ve şu ayak işleri yerine gerçek planlarıma dönmem gerektiğini düşünürken merdivenleri ikişer ikişer inmiş,kapıya ulaşmıştım bile.

-‘Özür dilerim.’boğuk sesi karşısında dudağımın bir kısmı yukarı kalkmıştı bile.

-‘Hangi biri için?’dedim alayla.O esnada ısrarla çalınan kapıyı sinirle açtım.Saniyeler içerisinde Arthus’u karşımda görmem ve onun dudaklarındaki sert alkolün tadının benim dudaklarıma geçmesi bir olmuştu.Nefesimin düzene girmesi için kendimi çektiğimde alnını alnıma dayadı.Gözleri kapalıydı.

-‘Sen giderken bunu yapmadığım için.’dediğinde farkında dahi olmadan gülümsüyordum.Ellerimi yanaklarına koyduğumda gözlerini açmıştı.Rengini özlediğim o gözlere bakıp bir süre sessiz kaldım.Göz altlarında oluşan mor halkaları minik dokunuşlarla okşadım.

-‘Yorgun gözüküyorsun.’

-‘Uyuyamadım derken ciddiydim.’dediğinde aklıma söylediği sözler geldi.

-‘Hani bütün sabahların benim olacaktı?Oysa benim sabahlarım senin oldu.Uyuyamıyorum,düşünemiyorum,yaşayamıyorum,her gün ölüyorum.Ben..seni özlüyorum..küçüğüm.’

İçimden kendime küfürler ederken dışımdan nasıl gözüktüğümü bilmiyordum ama Arthus’un keyfi yerine gelmişti.

-‘Çok içmiş olabilirim,sızmışta olabilirim ama söz konusu senin sesin olunca işler değişiyor.Seni duymuştum,günah çıkarman için uyumamı beklediğini bilsem daha çabuk sızardım.’dediğinde ellerimden biri ensesine kaymıştı.Hafif uzamış saçını çektiğimde minik bir kahkaha attı.

-‘Dikkat et seni öldürmüş olmayayım.’dediğimde gülümsemesini yutup yeniden gözlerime odaklanmıştı.

-‘Annen ve baban?Evde değiller sanırım.’sesindeki muzip tını yüzünden tek kaşım havaya kalkmıştı.

-‘Ama yabancıları evime almamı öğrettiler.’dediğimde yeniden dudaklarıma uzandı.Bu sefer susturmanın da ötesindeydi.Dudaklarımda alkolden öte onun tadı gelmeye başladığında gözlerimi kapattığımı yeni fark edebilmiştim.İçimden kendime bir küfür savururken kendi dudağım sanıp onun dudağını sertçe ısırmıştım.Hafifçe inleyerek geri çekildiğinde sırıtıyordu.Eli dudağına gitmiş kanayan yere bastırıyordu.Gözlerim gözlerine dikilmişti.Kızardığımı belli etmemek adına Arthus’un elinden tutup onu ikinci kata sürükledim.Merdivenden çıkarken hala kıkırdadığının farkında olsam da onunla göz göze gelmiyordum.Misafir odalarından birine girdiğimizde Arthus saçlarını karıştırdı.Düşünceli bir şekilde bir bana birde yatağa bakıyordu.İkimizin birbirine kenetlenmiş ellerine gözüm kayınca aniden kendi elimi çektim.

-‘Uyuman gerek.Yorgunsun.Bende.’dedim kelimeleri sindire sindire.Siyah uzun kabanını çıkarıp bordo kadife koltuğun üzerine koydu.Yatağa oturduğunda gözleri üzerimdeydi.

-‘Sen?’Sesindeki küçük bir çocuğun annesine muhtaç tınısı beni gülümsetmeye yetmişti.

-‘Odamda olacağım.’dediğimde ensesini kaşırken birkaç saniye mırıldanmalarını dinledim.Ayağa kalkıp tek hamleyle tshirtünü çıkardı.Saniyeler içerisinde gözlerim yine o dövmeyi aradı.Ona karşı sert durmaya çalışarak güçlü adımlar attım.Sol tarafı kaburgasının altı..diye düşünürken parmaklarım düşüncelerimden hızlı çıkmıştı.Karın kaslarına doğru giden yolda sert kıvrımlarının kenarlarındaydı.İtalik hoş el yazını takip eden soğuk parmaklarım onun sıcak teninde eriyor gibi hissediyordum.Yazı beline doğru kayıyordu.Kabarmış yazının üstünde gezinen parmaklarımı sözcükleri tek tek okurken bir kitaptan alıntı olduğunu anlamam saliselerimi almıştı.Elimi tuttuğunda bakışlarım sonunda gözlerini bulmuştu.

LABIRENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin