Dövme

270 18 2
                                    


Ahşapta biriken kan gölü ayaklarımın altına doğru hızlı bir şerit çekerken ben öylece duruyordum.Telefonumun sesiyle elim arka cebime gitti.Ruhsuz bir şekilde çıkartıp açtım.

-'Bayan Black temizleyeyim mi?'

-'Temizleyebilir misin?'dedim alayla.Sesim o kadar soğuktu ki alaylı tonu bile iğnelerini batırıyor insanın canını yakıyordu.

-'E..ee..elbette efendim.Daha önceden çok fazla ceset yok etmişliğim var.Ortalığı da hallederim.İnanın hiç bir şey olmamış gibi olacak.'hızlı konuşması benden korktuğunu ispatlıyordu.

-'Olmayacak.İzi daima kalacak.'diye fısıldadığımda takipçi duymamıştı bile.

-'Anlamadım?Geleyim mi efendim?'

-'Gel.'

Adam birkaç dakika içerisinde evde olmuştu.Her yanı dikkatle temizleyip kanıt olabileceğini düşündüğü her şeyi yakmıştı.Külleri torbalarken şöminenin başındaki koltukta oturmuş Hector'un cesedine bakıyordum.En son Hector'u da aldığında telefonum çalmaya başlamıştı.

-'Söyle.'

-'Hallettin mi Abbs?'Eric'in yorgun sesiyle derin bir nefes aldım.

-'Hallettim.'

-'Ne zaman geleceksin?'

-'Birkaç saate gelirim.'

-'Bayan Shine'ın cenaze töreni yapılıyor.Benim çıkmam yasak.En azından sen ikimiz adına katılır mısın?'

-'Yetişebileceğimi sanmıyorum.'soğuk sesimle birkaç dakikalık bir sessizlik yaşadık.Eric yavaşça yutkunduğunda fısıltı dolu sesi telefonu doldurdu.

-'Bu borçluyu tanıyorum,değil mi?'

-'Evet.'

-'Borç para değil,değil mi?

-'Evet.'Birkaç saniye ikimiz içinde fırtına öncesi sessizlik gibi geçmişti.Sanırım Eric duyacaklarına kendini hazırlamaya çalışıyordu.

-'Nasılsın?'sesi o kadar yumuşaktı ki insan öldüren biri olarak bunu hak etmediğime emindim.

-'Gerçeği bilmek istediğine emin misin?'

-'Ne olursa olsun yanındayım.Şimdi söyle bana Abbs.Nasılsın?'

Evden çıkıp soğuk havanın yüzüme çarpışını izlerken ormanlık alana dalan bakışlarım aslında her şeyi belli ediyordu.

-'İz dolu.'

Telefonu yavaşça kapattıktan sonra takipçi kanıtları ve cesedi halletmek için benden ayrıldığında bende onun gidişini izledim.Evin dış kısmındaki ahşap basamaklara oturup dirseklerimi dizlerimin üzerine koydum.Ellerimi başımın iki yanına yerleştirip yavaşça sıkarken doğru ve yanlış kavramlarını sorguluyordum.

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

MARKOV'DAN DEVAM

Önümdeki yemekten iki kaşık aldıktan sonra arkama yaslanıp çevreme baktım.Black gittiğinden beri herkes oldukça sessizdi.Kavgalar olmuyordu.İşin aslı kimse birbiriyle doğru düzgün konuşmuyordu.O yokken işlerin nasıl yürüdüğünü hatırlamaya çalıştım.İnsanlarla konuşmazdım ama benden korkarlardı.Eğlenirdik.Plan yapardık.Ama şimdi bir boşluk hissediyordum.Her zaman oturduğu yemekhane sırasının boş olması,hücresinin boş olması,ahşap sıradaki boş yeri hepsi onun gidişini yüzüme vuruyordu.Ve bu vuruşlar benim canımı yakıyordu.

LABIRENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin