Dağılmak

539 35 0
                                    

Aradan kaç saniye geçmişti bilmiyordum ama hala James'e boş gözlerle bakıyordum.Benim minik James'im.Benim.James'im.Ellerini kana bulamak için fazla çocuktu.Hızımıza yetişemezdi.Canını yakarlardı.Katille karşılaştığı anlarda ki hallerini düşündüm.Çocuktu.Aklı sıra ona kafa tutuyordu ama beceremezdi.Derin bir nefes alıp tam gözlerine baktım.

-‘Bu işlere senin karışmanı istemiyorum.’

-‘Benim canımı yaktı.Senin canını yaktı.Teyzemin canını yaktı ve köpeğimin canını yaktı.’dedi sinirle.Dudaklarımdan minik bir gülümseme çıkarken ona sıkıca sarıldım.

-‘Büyünce mükemmel bir erkek olacaksın James.Seninle gurur duyuyorum.Ama büyümen gereken zamanda büyümelisin ve ben bunun için elimden geleni yapıyorum.’

-‘Beni yetiştir Abbs.Lütfen.O adamın canını yakmak istiyorum.’

-‘Seni yetiştirirsem senin canın yanar.O herifin değil.’

-‘Sana yardım etmeme izin ver.’dediğinde minik elleri ustaca belimi kavramış kalp atışlarımı hissetmek istermişçesine sıkıca sarılıyordu.

-‘Sadece sen kaldın.Sadece sana sahibim.Lütfen Abella.Korkuyorum.Yalnız kalmak..-‘derken cümlesini tamamlamasına izin vermeden bende ona sarıldım ve saçına minik bir öpücük kondurdum.

-‘Bana farkında dahi olmadan yardım ediyorsun zaten.Kokun,kalp atışların,sesin,güvenin,varlığın.’dediğimde kafasını kaldırmaya çalışsa da izin vermedim.

-‘Sana sonsuza dek güvenirim Abbs.’

-‘Hadi ufaklık şimdi şu  hamburgerini bitir de seni bir güzel yeneyim.’dediğimde sırıttığını hissedebiliyordum.

Yemekten sonra oyun oynamak için içeri girdiğimizde James hafiften mayışmıştı bile.Rahat koltuklara geçip duvarın yarısını kaplayan dev ekranda oyunu açtım.Playstation James için daima eğlence merkeziydi.Futbol maçlarından birini ayarlayıp takımları seçtiğimizde James heyecanla oynuyordu.Derken birkaç oyun sonra iyice yorulmuş olacak ki abur cubur getirdiğim esnada uyuyakalmıştı.Onu yavaşça yatağına yatırdım ve dev ekran televizyonun karşısına geçip uzatma kablosundan telefonu bağladım.Sonrasında 15 dakika güvenlik engellerim dahil her türlü taramadan geçtikten sonra kendimi koltuğa atıp elime kumandayı aldım.Labirentimin dev ekranda açılımı sürerken Eric’in araması yan kutuda uyarı şeklinde belirdi.Kumandayla üzerine gelip onayladığımda odada Barbados’un alaycı sesi çınladı.

-‘Bil bakalım şu an ne yapıyorum?’Ona cevap verirken bir yandan da labirentin milimetrik hesaplamalarını hallediyordum.

-‘Eric nerede?’dediğimde hafif bir homurdanmanın ardından

-‘Tamam onun ne yaptığını tahmin et?’dedi aynı tonda.

-‘Kaçıncı bardağı bitti ve kucağında da dahil olmak üzere kaç kız çevresinde var?’dedim.Söylediklerim otomatik pilotta ve hareketlerim labirentin hesaplamalarına odaklıydı.

-‘Hım..Bakalım.Şuradaki kızla beraber ah masanın altında da bir tane yaramaz varmış!Evet toplam 6 kız var.Bizim oğlan fena dağıtmış.İçki bardakları pek yok ama.5 tane falan.Sanırım bizimkiler toplamış bile.Aha..Şu seninki.Ah evet!Seninki geldi.’dediğinde aniden kafamı kaldırdım.

-‘Benimki mi?’

-‘Aa telefonu istiyor.Öpüyorum tatlım.’

-‘Barbados seni bulduğum yerde..-‘derken sesimi gür bir kahkaha kesti.

-‘İşte bu kızı çok seviyorum!Daha gerçekçi.Nasıl desem daha bir Abella!’dedi katilim neşeyle.

-‘Beni mi özledin?’dedim buz gibi bir sesle.Oyun kumandasını koltuğun yanına bırakıp ellerimi başımın iki yanına koyup ovmaya başladım.

LABIRENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin