3-2-1

624 37 2
                                    

Aniden sıçrayarak uyandığımda Eric öylece bana bakıyordu.Elindeki kağıt ortadan kaybolmuştu.Derin nefesler eşliğinde kendime gelmeye çalışırken

-‘Kabusların ne zaman geri döndü?’

-‘Geri dönmediler.’

-‘Yataktan sıçrayarak,ter içerisinde ve bağırarak kalkmak normal bir uyanış için fazla.’

-‘Hiç gitmediler ki geri dönsünler.’derken önüme gelen saçları kulağımın arkasına atıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

-‘Kaç saat uyudum?’

-‘4 falan.’dediğinde aklımdan benim uyuduğumu düşündüğü saatleri sildim ve geriye kalan birkaç saatlik gerçek baş ağrısı şeklinde kendini gösterdi.Yapay bir gülümseme eşliğinde

-‘İyiymiş.’derken ayaklandım.Elimden tutup o da ayağa kalktığında üzerimdeki giysiler ter ve kuru kandan ötürü berbat durumdaydı.

-‘Ben temiz giysiler..-‘derken

-‘Audimi hazırla.Siyah olanı.’diyerek onu geçtim.Labirentin gizli kapısına tırmandım ve oradan çıktım.Arkamdan geliyordu.Kömürlükten çıktığımda etraf oldukça sessizdi.Güneşte henüz doğmamıştı.Saat 5 falan olmalıydı.Yanımda duran ağzı kapalı kırmızı kargoya baktım.

-‘Kutuyu da al.Bagaja koy.’

Eric kutuyu kucağına aldığında en soğuk ve güçlü maskemi takmaya çalışıyordum.O garaja girerken bende seri ama sessiz adımlarla içeri süzüldüm.Kimse uyanmamıştı.Gerçi herkes için ağır bir geceydi şu saatte uyanan da bir daha uyumak için ilaç alabilecek seviyedeydi.Hızla ikinci kattaki banyoya süzüldüm.Hızlı bir duş alıp vücudumdaki kanın delikten süzülüşünü izledim.Aklımda yankılanan her bir ses şimdi biraz daha durulmuş ve birer anlama ulaşmıştı.Akan her damla kanın bir karşılığı olacaktı.Siyah bornozumu üzerime geçirip saçlarımı da sardıktan sonra yukarı odama çıktım.Üzerime siyah bir pantolon beyaz bir bluz ve siyah deri ceketimi geçirdiğimde aynanın karşısın da donmuş öylece bakıyordum.Yavaşça yaklaştım.Göz altımda ki mor halkalar uykusuzluğumu,çatlamış dudaklarım üzüntümü,nemli ve şekilsiz saçlarım aynaları görmediğimi ispatlar nitelikteydi.Ben bu değildim.Aynadaki kız değildim.Yaşamdaki şu nokta benim koyduğum bir nokta değildi.Yere düşmek benim için sorun değildi.Ben yere düşmüş ve kalkamamış gözüküyordum.Sorun buydu.Geriye doğru bir adım atıp kafamı iki yana salladım.

-‘Ben Abella Van Black’im!’sesim gürlemeye benzer bir tona bürünmüştü.Aynaya öyle sert bir yumruk atmıştım ki paramparça olan ayna bana kendimi anımsatmıştı.Paramparça olan maskelerimi.Dolaptan siyah düz bir elbiseyi çekip hızla yaralı olmayan elime aldım.Telefonumu hırsla arka cebime tıktığımda merdivenlerden iniyordum.İkinci katın başında beni Harla karşıladı.

-‘Günayd..-Aman tanrım!Bayan Van Black lütfen bekleyin size bir sargı bezi getireyim.’dediğinde onu geçip kapıya ulaştım.Siyah botlarımı giyerken

-‘Evi dip temel temizleyin.Her bir köşesini.Akşama James hazır olsun.Yemeğe çıkaracağım.’

-‘Pe..peki..pekala efendim.’Derken kapıyı sertçe kapatmıştım.Eric siyah spor arabama dayanmış telefonuyla uğraşıyordu.Seri adımlarımı garaja çevirdiğimde kafasını aniden kaldırdı.Garajda önce elimi yıkadım ardından ilk yardım çantasındaki bandajı sarıp çıktığımda Eric bir bana birde elime bakıyordu.Bakışlarını önemsemeden sürücü koltuğuna geçtim.Gaza dokunmadan önce vitesi geriye aldım.Hızla geriye gidip evin büyük metal kapılarının açılmasını bekledim.Açılması ve benim çıkış yolunu bitirmem saniyeler içerisinde oldu.Araba bütün sinirimi alır gibiydi ama durum Eric için aynı değildi.Nefesini tutuyor ve gözünü camdan ayırmıyordu.

LABIRENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin