Telefonu kapatıp içeri geçtim.Mutfaktan büyük bir bardak su içtim ve Arthus’un yanına gittim.Yatağa yavaşça kıvrılıp örtünün bir kısmını üzerime çektim.Arthus aniden bana döndü ve sarıldı.Ne olduğunu anlamadan gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya bıraktım.Uyandığımda Arthus kahvaltıyı hazırlıyordu.Yataktan doğrulup ona baktım.
-‘Günaydın.’
-‘Günaydın.’derken yataktan doğrulmak için bacaklarımı yere doğru salladım.Gözlerimi ovalarken Arthus’un kestiği domateslerdense bana baktığını gördüm.Yavaşça yataktan kalkarken başım döndü ve yatağa yeniden oturdum.Arthus elindeki bıçağı bıraktı ve ellerini kurulayıp bir fincan eşliğinde yanıma geldi.
-‘Gece çok geç uyudun.Bu çay…Sana iyi gelecektir.Özel bir tarif.Aile yadigarı.’dedi gülümseyerek.Elindeki geniş fincanı iki avucuma birden aldım ve büyük bir yudumu içime çektim.
-‘Teşekkür ederim.’dedim mırıldanarak.Yanıma otururdu.Çayımın bitmesiyle birlikte elimden aldığı fincanı mutfağa götürdü.Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gittim.Hazırladığı sofraya bakıp çevresinde bir tur döndüm.Masadaki yerimi alırken sandalyeme oturmama yardımcı oldu.Kendi sandalyesine geçtiğinde kahvaltımıza başladık.Bittikten sonra ben tabakları lavabonun içine koyarken o da mermere yaslandı.
-‘Dün gece için..Beni kurtardın.Teşekkür ederim.’
-‘Önemi yok.’dedim omuz silkerek ve masadaki malzemeleri buz dolabına yerleştirdim.Kapağı kapatmamla bir karşımda belirdi.
-‘Var.Önemi var.’İçeriye gidip telefonumu aldım ve saate baktım.
-‘Uçakları çoktan inmiş.’derken telefondan hızlı aramaya bastım.Üçüncü uzun çalıştan sonra açıldı.
-‘Aramanı beklemiyordum.’
-‘Eleanor ve diğerleri nasıl?’diye fısıldadım.
-‘Seni soruyorlar.’
-‘Derslerini ihmal etmesinler.’dediğimde göz ucuyla Arthus’a baktım.Duşa girmişti.Kapının kilit sesiyle önüme geri döndüm.
-‘Bayan Van Black?’Eric’in endişeli sesi yanımdaymış gibiydi.
-‘Özlettin Eric.’dediğimde hafifçe güldü.
-‘Yalnız kalmanız..-‘derken sözünü kestim.
-‘Yalnız değilim.’
-‘O dedektif mi sizi koruyacak?’dediğinde sesine ki alayla bende hafifçe kıkırdadım.
-‘Ne zamandan beri korumaya ihtiyacım var?’derken terasa çıktım.Arkamdan balkon kapısını da kapattıktan sonra rahattım.
-‘En azından ben geleyim.’dediğinde gülümsedim.
-‘Ben iyiyim Eric.Sana verdiğim kağıdı hatırlıyor musun?Labirentte.Ben gittiğimde yapacaklarının bir listesiydi.İşte o kağıdı uygula artık.’Karşı taraftan hafif bir hışırtı geldi.Mırıldanmaların sonunda derin bir nefes alış duydum.
-‘Bu işler sadece birkaç saatimi alacak.Bunu biliyorsunuz.’
-‘Kağıdın en altını oku.Sesli bir şekilde.’
-‘’Bu işlerin hepsi bittikten sonra tatilin başlasın Sevgili Eric.’’
-‘Tatil istediğimi nereden çıkardınız?Ben iyiyim.İhtiyacı..-‘derken sözünü kestim.
-‘Sana ihtiyacın olup olmadığını sormadım.Dediğim işleri hallet.Marangozun adresini bir maille birlikte yollayacağım.Mailin içinde çizimlerim var.Hepsini birebir istiyorum.Sen onu Bay Heater’a ver ve benim adımı söyle.Gerisini halleder o.’dediğimde kafa salladığını hissetmiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABIRENT
Mistero / ThrillerHer hayat başka bir kitaptır.Onca yıl,ay,gün aslında çok kısadır.İnsan hayatı ne kadar sürer biliyor musunuz? Öyle sayfalarca yazılan,ömrü dolduran bakışlar toplam iki saniye bir şeydir.Çekilen acılar,atılan kahkahalar toplam üç saniyedir.Düştüğümü...