Yemek

1.1K 57 2
                                    

Bu bölüm uzun oldu sanırım umarım sıkılmazsınıız.Şimdi gelelim hikayemizin tutulma oranına okuyan kitle oldukça az.Bu yüzden beğendiniz mi beğenmediniz mi bilemedim.Bana fikrinizi iletirseniz ona göre bölüm koyarım sevgili okuyucularıııım :) Haydi bakalım iyi okumalar.HOŞGELDİNİZ,İYİKİ GELDİNİZ,ÖZLETTİNİİİİZ 

ARTHUS 

Önümdeki kıza baktım.O gün nasılsa o kadar duru ve güzeldi.Öldürücü bir güzellikti.Karamel renkli saçları omuzlarından aşağıya doğal bir dalgayla dökülüyordu.Gözüktüğü kadar yumuşaktılar da.Gözleri şu an ailesine sevgiyle baktığı için göremesem de az evvel bana bakan soğuk ve nefret dolu gözleri anımsadım.Korkunçtular.Buz mavisi.Üzerinde beyaz dar bir elbise vardı.Dizinin bir karış üzerindeki bu elbise onu melek gibi gösteriyordu.Onu incelemeyi kesip donup kaldığım yerden adım attım.Hiç tepki vermeden ailesini izlemeye devam etti.Onu kırmıştım ve o karşımda güçlü olmak adına sert konuşmuştu.Yaşından daha sert.Hatta bu evdeki herkesten daha sert.Kendime öfkeyle sövdüm.Onu kırmamalıydım.Ona yanaşmalı,güvenini kazanmalı ve asıl kimliğini öğrenmeliydim.Ancak bu şekilde o dosyanın ötesine gidebilirdim.Yanına yavaşça gidip onun yüzünü görmemi engelleyen saçının tutamını kulağının arkasına koydum.Bana dik dik bakınca elimi çektim.

-‘Şayet bir daha tek bir hücren benim tek bir hücreme yaklaşacak olursa,seni yok ederim.’dedi sertçe.Dudağım hafifçe yukarı kalkarken o bakışlarını yeniden ailesine çevirdi.Polis memurları ve ailesi gülerek koyu bir sohbetin içerisindeydi.

-‘Piyano çal.’dedim.Sesim kontrolüm dışında emir verir gibi çıkmıştı.Merdivenlerden sertçe inerken ona yapılmaması gerekenler listemi oluşturmaya başlamıştım.

1.O izin vermedikçe ne ona ne de eşyalarına dokunma.

2.Ona emir verme.

Arkasından gitmeye başlamıştım.Salona girmek yerine giriş katındaki koridora saptı.Ağacın ve yeşilliklerin arasından geçip onu takip edince karanlık ve minik koridorda yalnız kalmıştım.3 kapı vardı.Sağımda solumda ve önümde.’Hadi ama.’diye düşünürken arkamdaki sesiyle yerimde dona kaldım.

-‘İnsan öldürmeye mahzenime inecektim bana eşlik eder misiniz Bay Nengrow?’Arkamı ona dönünce duvara dayanmış elindeki elmayı yerken gördüm.Yüzünde az önceki kızgınlığından eser yoktu.

-‘Ama elma yemek istiyorsanız salonda ki servise dahil olabilirsiniz.’Elmasından bir ısırık daha alınca bu ezici davranışlarının altında neden kaldığımı içimden sürekli tekrarlıyordum.Ona kendimden emin bir şekilde yaklaştım ve tüm karanlığa rağmen parlayan buz mavisi gözlerine baktım.

-‘Mahzen ne taraftan?’Gülümsemesi hiç bozulmamıştı.Beklediği cevap buymuş gibi davranıyordu.Önündeki üç kapıdan önümüzdekini işaret etti.Filmlerdeki standart kapı diye düşünürken elini soldaki kapıya çevirdi.

-‘Önden buyurmaz mısınız?’

-‘Bayanlar daima önden gider.’dedim kendimi tutarak.Şuan tescilli bir katilin yanındaydım ve mahzen hakkında konuşuyorduk.Titrememi kontrol altına alabilmiştim.Umursamazca omzunu silkti ve yaslandığı duvardan sırtıyla destek alıp kalktı.Soldaki kapıya saptı ve merdivenlerden inmeye başladı.Başlarda hiçbir şey yoktu.Karanlık ve sessizlik.Ki bu başta alışması zor bir şeydi.Merdivenler bittiği an eli soldaki düğmeye gitti.Işığa basınca etraf aydınlanmadı.

-‘Gözünüz birazdan alışır.Malum bu işleri ortaksız hallettiğim için hepsine yetişemiyorum.İnsan doğra parçaları yok et deliller derken ampul arada kaynıyor.’dedi normal bir şey anlatır gibi.Elimde olmadan gülümsedim.’Katilin esprisi bu kadar olur.’diye mırıldandım ama beni takmamıştı.Duyduğuna emindim ama takmamıştı.Arkasından yürürken ayağım bir şeye takılınca aniden omzunu tuttum ve her şey saniyeler içerisinde oldu.Omzuna değen elimi sertçe kavradı ve arkasını döndü.Gözleri gözlerime bakarken kendimi liseli ergenler gibi hissediyordum.

LABIRENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin