2 Gün Sonra
Zeyno
Odamda uzanıyordum. Annemin nişanından 2 gün geçmişti. Yarın kız kıza kına gecesi gibi bir eğlence yapacaktık. Üstelik kuzenim Umut bizimle yaşamaya başlayacaktı. Teyzemin oğluydu. Teyzem öldükten sonra Adapazarı'nda yaşamaya devam ettiler. Annem ve Umut'un babası kavgalı oldukları için Umut'la pek görüşememiştik. Geçen gün istemeden sonra anneme mesaj atıp hem düğün için hem de çalışmak ve üniversiteye gitmek için geleceğini söylemişti. Babamdan ise ses soluk yoktu çok şükür. Bir aksilik çıkarmadığı sürece bize bir zararu yoktu. Telefonumun bildirim sesini duydum. Telefona baktığımda bilinmeyen bir numaradan gelmişti. Bana okula gitmemi söylemişti. Hızla mesajın ekran görüntüsünü alıp Arap'a mesaj attım. Hemen cevap verdi.
" Ali ve bana da aynı mesaj geldi. Okula gidiyoruz. Annene bir şey söylemeden evden çık. Biz seni otobüs durağında bekliyoruz. " yazmıştı. Ayağa kalktım. Hızla dolabımdan bir kot pantolon ve yeşil bir kazak çıkardım. Onları giyinip odadan çıktım. Telefonumu arka cebime koyarken otobüs kartımı elimde tutuyordum. Montumu giydim.
" Anne. Ben çıkıyorum. Araplarla çatıda olacağız. " diye yalan söyledim. Anneme yalan söylemekten nefret ediyorum. Hatta genel olarak insanlara söylemekten nefret ediyorum ama ne çok yalan söylemiştim sevdiğim bütün insanlara.
" Tamam. Anahtarını almayı unutma. Ben yatacağım. " dedi.
" Tamam. " dedim ve portmantodaki kaseden anahtarımı alıp cebime attım. Siyah botlarımı giydim. Evden dışarıya kendimi attım. Hızla durağa gitmeye başladım. Mahalleden çıktım. Arap ve Ali duraktalardı.
" Nihayet be kızım. " dedi Arap.
" Niye gelmiş ki mesaj? " diye sordum.
" Bilmiyorum. Sen annene bir şey söylemedin değil mi? " diye sordu Ali.
" Hayır. Sizinle çatıda olacağımı söyledim. " dedim.
" Tamam. " dedi Arap.
Otobüs gelirken Ali ayağa kalkıp otobüse eliyle işaret etti. Hızla otobüse bindik. En arkadaki üçlü koltuk boştu. Oraya geçtik. Otobüs harekete geçti. Kimse yoktu ama kısık sesle konuşuyorduk.
" Katil çağırıyor olmasın. Ya derdi bizi de öldürmekse. " dedi Arap.
" Katil şimdiye kadar elli defa kaçmıştır. " dedim. Bizimle ne derdi olurdu ki katilin. Cemrenin ortağıdır büyük ihtimalle ya da Cemre önce Kenan Bey'i sonra da dayanamayıp kendini öldürmüştür. Otobüs okula yakın bir durakta durdu. Otobüsten indik. Birlikte yürüyerek okula girdik. Güvenlik etrafta yoktu. İşin garip tarafı Çağrı, Ege, Berk, Mavi, Duru ve Hazal'da buradaydı.
" Sizin burada ne işiniz var? " diye sordu Ali.
" Biri bizi buraya çağırdı. Bizde tam içeriye girecektik siz geldiniz kardeşim. " dedi Berk. Bunlar ne ara kardeş olacak kadar samimi oldular?
" Hadi içeriye girelim. Bizden başka buraya gelme ihtimali olan yok. Hazır Nazım abi ortalıkta yok. " dedi Ege. Birlikte içeriye girdik. Konferans salonuna inen merdivenin ışığı yanıyordu.
" Bizi buraya çağıran kimse bizi aşağıda bekliyor olmalı. Işıklar açık. Normalde kapalı olmalı değil mi? " dedim. Hepsi benim baktığım noktaya bakıyordu. Birlikte merdivenlerden aşağıya inmeye başladık. Koridor aydınlıktı. Bir olası bir durum halinde inilecek sığnak vardı bir de konferans vardı burada. Konferans salonunun kapısına yaklaştım. Kolu tuttup indirdim.
Konferans salonunun kapısını açtım. Tam tahmin ettiğim gibi. Kapı kilitli değildi. İçeriye doluştuk. Sahnenin önüne gittik.
" Lütfen koltuklarınıza oturun ve tadını çıkarın. " yazıyordu beyaz ekranda ama biz oturmadık. Ekranda öncelikle 3'ten geriye sayılar belirdi. 3, 2 ve 1. Ardından ekranda Cemre belirdi.
" Selaam. " dedi.
" Nasılsınız? Umarım iyisinizdir çünkü bunlar son iyi günleriniz. " dedi ve kahkaha attı.
" Bu videoyu sizinle vedalaşmak için çektim. Sizinle öyle bir vedalaşacağım ki asla unutamayacaksınız. Öncelikle Berk. Çok aptalsın. Zavallı. Bana yardım ettin kaçmamda. Seni sevdim zannettin ama sen sadece bir piyonsun. Hayatımı mahvettin. Bu yüzden hiçbir şeyden pişman olmayacağım. Seni öldürmeyi başarabilmişimdir. Ölmediysen de umrumda değil. Eninde sonunda seni yine öldüreceğim. Biz çok mutluyuz. Yani beni gerçekten seven insanla. " dedi ve kameranın arkasına bakarak gülümsedi. Berk'in gözlerinde hayal kırıklığını ve acıyı gördüm.
" İşin açıkçası seni hiç sevmedim. Sevdiğimi sanmışım. Gözümde tamamen bittin. Kendini bitirdin. Hazal'a gelelim. " dedi ve şirinleşti. " " Hazalcığım, canım, birtanecik arkadaşım keşke Vefa yerine seni o çatıdan atsaydım ama merak etme senin için özel planlarım var. Çünkü senin gibi bir iki yüzlü kaşar yüzünden katil oldum ve sevgilimi elimden aldın. Vefa senin yüzünden öldü. Seni kimse sevmemeli. Hiçbir haltı haketmiyorsun. " dediğinde Hazal ağlamaya başladı.
" Ben böyle olsun istemezdim. " dedi. Her şey için artık çok geçti. Vefa yoktu. Benim kardeşim dediğim çocuk yoktu. " Gelelim sana Çağrı. O çok aşık olduğun Zeyno Vefa'ya uyuşturucu verenin sen olduğunu biliyor mu? " dediğinde Çağrı'ya baktım.
" Doğru mu bu?! "
Sustu. Cevap vermedi. Sadece kafasını eğdi. Güldüm.
" Doğru değil mi? Susmandan belli. Sen ne biçim bir insansın be?! " ona ilerledim. Duru beni kolumdan tuttu.
" Sakinleş. " dedi. Kolumu ondan kurtardım. Onu hızla ittirdim. Duru arkaya doğru sendeledi. Çağrı'nın suratına tokadı bastım. Ardından onu sürekli itmeye başladım.
" Yavşak herif! Niye yaptın?! " diye bağırırken bileklerimi yakaladı.
" Özür dilerim. " demesiyle kahkaha attım. Bileklerimi ondan kurtardım. Ali hızla ona yaklaşıp suratının ortasına bir tane patlattı. Çağrı yere düştü. Ege Ali'yi tutacaktı ama Ali onu ittirdi.
" Bırak Ege. Vursun. " dedi Çağrı. Mavi Ali'ye koştu ama Ali'nin gözü dönmüştü. Sürekli vuruyordu. Çağrı'nın ağzı kan olmuştu. Ali'yi göğsünden itekledim.
" Yapma Ali. Değmez. " dedim. Ayağa kalkan Çağrı kanayan dudağını tuttu.
" Ama ben yapacağım ve değecek. " dedi Arap. Arap ona vuracaktı ama Duru ve Ali onu tuttu. Ayağa kalkıp ağzındaki kanları tükürüp dudaklarını sildi. Ona yaklaştım.
" Bitti her şey. Çık git hayatımdan. Senin yüzünü bile görmek istemiyorum. " dedim. Bileğimi tuttu.
" Konuşalım lütfen. Sana her şeyi anlatacağım. Beni bir dinle. Sonra ister ayrıl ister ayrılma ama önce dinle. " dedi ama ellerimi çektim.
" Seni ölsem bile affetmem. " dedim. Bu olanlar şaka gibiydi. Daha bu sabah okulda beraberdik. Her şey çok güzeldi. Daha sonra beraber sahilde yürüdük el ele. Şimdi bu olanlar, benim yıkılmama yetmişti.
" Gidip kavganızı dışarıda mı yapsanız? Burada bir şey anlatıyorum. " dedi Cemre. Sanki bizi görüyor gibi.
" Şimdi sizinle bir oyun oynayacağız. Harcadıkça Kazan. Birbirinizi harcayarak kazanacaksınız. Telefonlarınıza bir bilgisayarla programı indirdik. İstesenizde silemezsiniz. Yoksa telefonunuz çökecek. Bu programdan size bildirim gelecek. Kimi, nasıl harcayacağınızı anlatacağız. Harcayanlar finalde belki yaşama şansı elde edecekler ama herhangi birini öldürtebilirler. Kendileri de dahil çünkü oradan hiçbir zaman çıkamayacaksınız. " dedi ve video bitti. Bizi öldürecek.
" Biz bittik. " dedi Duru.
" Yarın hemen hızlıca polise gidiyoruz. " dedi Mavi.
" Eğer polise gidersek benim Cemre'ye yardım ettiğimi anlarlar. O herif belli ki hacker gibi bir şey. Bizim telefonlarımıza erişebiliyor. Çağrı ve ben kesin boku yeriz. Çağrı uyuşturucudan bende suça yardım ve yataklıktan içeriye gireriz. Biz hapiste olsak bile sizi öldürmeden bırakmaz. Hatta ilk olarak bizi öldürür. Onun için kolay lokma haline geliriz. O yüzden polisin haberi olmayacak. Sonrasında bir şekilde hayatta kalacağız. " dedi Berk. Grubun lideri gibi konuştu.
" Şimdi evlerimize dağılıyoruz. Yarın okulda bunu daha detaylı konuşuruz. " dedi Berk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreaks And Spaces• Zeyçağ
Fanfiction@xyakamozx6 hesabımın şifresini unuttuğum için hikaye buradan devam edecek Zeyno Sarı × Çağrı Koçak