Çağrı
" Her türlü kaybedeceksin Zeyno. Savaşma benimle. İkimizde çoktan kaybetmedik mi bu savaşı? Artık kaçmak istemiyorum. " dedim. Sanki aramızda bir savaş vardı ve ikimizde kaybetmiştik. Hala daha pes etmiyorduk.
" Kalbim senin için atmıyor. " dedi ve gözlerini de benden kaçırdı. Yalan söylüyordu. Kalbinin sesini duyabiliyordum. Ellerini kavradım ve kalbime bastırdım.
" Hissediyor musun? Nasıl hızlı çarpıyor? " diye sordum. Elini göğsümden çekti. Çenesini acıtmadan tuttum ve kafasını bana çevirdim. Yutkundu. O gözlerde hala daha bana karşı bir duygu kalıntısı vardı. Biliyordum. Görüyordum.
Kesinlikle büyük bir deja vu yaşıyordum. Rüyadaki gibiydik. O ve ben, soyunma kabinlerindeydik. Öpüşmüştük ama gördüğüm kadar tutkulu değildi. Rüyada çok ileriye gidiyorduk. Alkolün etkisi geçtikçe rüyayı daha net hatırlıyordum. Alkolün etkisiyle onunla ilgili müstehcen bir rüya görmüştüm.
" Söyle bana Zeyno, kalbin niye bu kadar hızlı atıyor? " diye sordum. Gözlerime baktı. Gözleri dudaklarıma kaydı.
" Bilmiyorum. " dedi. Sonra yutkundu. Güldüm.
" Biliyorsun. Sende benim kadar iyi biliyorsun ne olduğunu ama sorun bana ne yaptığını görememen. " dedim. Aylardır onu seviyordum. Aylardır tanıyordum. Aylardır onun aşkıyla başa çıkmaya çalışıyordum. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Yanaklarını okşamaya başladım. Bu sefer gözlerime bakmaya başladı. Bu sefer onun dudaklarına bakan bendim. Pembe dudakları, gözleri, saçları, teni, kalbi ve her şeyiyle bir sanat eseriydi.
" Tek istediğim sensin, bunu göremiyor musun? " diye sitem ettim. Ellerimi yanaklarından indirip ellerini tuttum.
" Senden ayrıyken nasıl içten içe paramparça olduğumu göremiyor musun? Senden uzak durmak çok zor. " dedim. Gözleri dudaklarıma tekrar kaydı. Ellerini ellerimden çekti.
" Uzak durma o zaman. " dedi ve parmak uçlarında yükselerek dudaklarıma yapıştı.
Sanki hala daha sarhoş gibiydim. Rakıyı ve likörü beraber içtiğim için Ege kadar içmesem bile en az onun kadar sarhoş olmuştum. Damarlarımda alkolün etkisi hala daha vardı. Banka oturdum. Onu da kucağıma oturttum. Elim tişörtünden içeriye kaydı ve belini okşadım. Omurgasındaki kemikleri hissedebiliyordum. Onları okşadım. Zayıftı. Onu doyurmak, ellerimle beslemek istiyorum. Belini okşamaya devam ettim. Onu hissetmeyi özlemiştim. Açlıkla beni öpüyordu. O kadar sert öpüyordu ki dudaklarımdan minik bir inilti kaçtı. Isırdığı yerin acısını almak için öpmesi işi kızıştırıyordu. Yanıyorduk sanki. Ona doyamıyordum. Birbirimize kenetlenmiştik sanki. Ayrılamıyorduk. Biraz daha ileri gidersek çok geç olacaktı. İçime beni yakan bir his doluşuyordu. İkimizde tutuşmuştuk. İki kıvılcım gibiydik. Dilini ağzımın içine itti ve ben elimi kalçasına koydum. Sıktım. Kıvılcımlar büyüdü ve kocaman alevlere dönüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreaks And Spaces• Zeyçağ
Fanfiction@xyakamozx6 hesabımın şifresini unuttuğum için hikaye buradan devam edecek Zeyno Sarı × Çağrı Koçak