5.2

28 5 2
                                    

Zeyno

Çağrı ile nişandan sonra gezmeye çıkmıştık. Hem Amcamları otogara bırakmıştık. Elimi tutuyordu. Göl gibi bir yerin kenarına geldiğimizde ikimizde koltuklarımızı yatırdı ve tavanı açtı. Yıldızlar çok parlaktı. Güzellerdi. Tepemizde yıldızlar, yanımızda göl vardı.

" Seni çok seviyorum. " dedi. Ona kafamı çevirdim. Sakalsız yüzüne baktım.

" Sana sarılmak istiyorum ama aramızda vites var. " dedim ve güldük.

" Arka koltuğa geçelim. " dedi. Koltukları düzelttik. Sonra da arabadan inip arka koltuğa oturduk ve gökyüzünü izlemeye başladık. Kafamı göğsüne yaslamıştım. O da kollarını belime sarmıştı. Yıldızları izlemeye başladık. Herşey çok güzeldi. Elimi tuttu. Okşadı ve öptü. O benim huzurumdu.

" Çok az kaldı. " dediğinde ona biraz daha sarıldım. Az kalmıştı. Her şey çok güzeldi.

" Seni seviyorum. " dedim. Saçlarımı öptü.

" Bende seni seviyorum. Her zaman yanındayım. " dedi. Biliyordum. Herkes gider, kimse inanmaz ama Çağrı inanırdı. 5 ay ben komadayken herkes öleceğimi düşünmüş, sadece annem ve Çağrı yaşayacağıma inanmış. Herkes öyle söylüyordu.

" Bende senin yanındayım. " dedim. Dudaklarımızı birleştirdim. Ellerimi ensesine sardım. Alt dudağıma küçük bir öpücük bıraktı ve benden hafifçe ayrıldı.

" Geç oluyor. Seni Kader Anneye teslim edeyim. " dediğinde gülümsedim.

" Sen az önce anneme anne mi dedin? " diye sordum şaşkınlıkla. Kafa salladı. Gülümsedim. İkimizde ön koltuklara geçtik. Arabayı çalıştırdı. Radyo açıldı.

" Evet, senin annen benim de annem. Hem az hakkı yok üzerimde. " dediğinde gülümsedim. Beni her özlediğinde bizim eve geldiğini ve odamda uyuduğunu söylüyordu annem. Yola çıktık. Birlikte yol boyunca şsrkı söyledik ve gülerek gittik. Araba evin önünde durdu.

Arabadan indik. Bana sarıldı. Gülümsedim. Sağ elime baktım. Gümüş ve ince bir yüzüktü.

" İyi geceler aşkım. " dedim.

" İyi geceler güzelim. " dediğinde gülümsedim. Ondan istemeyerek ayrıldım ve evin bahçesine girdim. Ona el salladım. O da bana gülümseyerek el salladı. Eve girdim.

***

1 Ay Sonra

Çağrı

Hayat son bir aydır çok hızlı geçmişti. Biz nişanlanmıştık, Berk ve Ceylan bu gün evleneceklerdi. Bizde Zeyno'nun formasyonu ve benim askerliği ele alırsak seneye ancak evlenecektik. Onun için askerliği bir an önce yapmam lazımdı. Bedelli askerliğe de karşıydım. Bu vatani bir görevdi. Para vermeye gerek yoktu. Gönüllü olunmalıydı.

" Seneye de biz evleneceğiz. " dediğinde gülümsedim. Hayalini kurduğumuz eve sahiptik. Annemin dairesi bahçe katıydı. Bahçesi genişti. O evi güzelleştirecek tek bir kişi vardı. Zeyno. Onun olmadığı o eve sadece uyumak ve yemek yemek için giriyordum. Bazen o da bir bahaneyle gelir benimle kalırdı. O gün evden çıkmak istemezdik. Ona sarılıp uyumak kadar güzel bir şey yok.

" Bazen Vefa ve babam da olsaydı diyorum. " dediğinde ona baktım. Vefa olsaydı keşke. Acaba beni affetmiş midir? Affet beni Vefa, sonuçlarının bu kadar ağır olacağını bilsem yapmazdım. Bu hatanın bedeli Vefa'nın ölümüyle ve benim Zeyno'ya aşık olmamdı. Ona aşık olmam hem bir cezaydı hem de ödüldü. Bazen niye beni seviyor diye düşünmeden edemiyordum.

" Düğünün olduğunda damattan önce benimle dans edeceksin diyordu. " dedi ve hafifçe güldü. Bende gülümsedim.

" Tanışsaydık beni sever miydi acaba? " diye sordum. Hiç tanışmamıştık ve ne kadar kötü sayılacak bir baba da olsa o Zeyno'nun babasıydı. Onun beni sevmesini isterdim. Sonuçta hiçbir baba kızının sevmediği biriyle olmasını istemezdi.

" Severdi bence. " dedi gülümseyerek.

" Senin gibi birisini kim sevmez ki. " dedi ve hafifçe bana dönüp yanağımı öptü. Üzerine giydiği elbise hafifçe yukarıya sıyrılmıştı. Nikah için ve kendi aramızda eğleneceğimiz için elbise giymişti. Çok yakışmıştı. İnce beli ortaya çıkmıştı.  Gülümsedim ve o da boynuma sarıldı. Ona bakmayı istiyordum ama direksiyondaydım. Neyseki 5 dakika kalmıştı eve varmamıza.

5 dakika sonra arabadan indik. Çantaları aldık ve eve ilerledik. İçeriye girdik. Kapıyı Ege açtı. Birlikte kalacağımız odaya çıktık. Çantasını koltuğa bıraktı ve bana yaklaştı. Kollarımı açtım. Bana sarıldı.

" Şahit olmasak biraz geç kalabiliriz diyeceğim ama şahitlik yapmamız gereken bir nikah var. " dediğinde gülümsedim. Nikahtan sonra kocaman bir gece bizimdi. Kulağına eğildim.

" Merak etme hayatım. Nikahtan sonra tamamen seninim. " dedim. Gülümsedi. Dudaklarıma yaklaştı. Tam öpüşecektik ki kapı çaldı.

" Hadi gelin nikah memuru geldi. " dedi Arap dışarıdan. Hızlıca yanağımı öptü. Bende onu öptüm. El ele tutuştuk. Odadan çıktık.

Herkes yerlerini aldı. Bizde şahitler olarak yerimizi aldık. Nikah kıyıldı ve hepimiz fotoğraf çekildik. Nikah memurunu uğurladık. Sonrasında Berk ve Ceylan dans etmeye başladı. Hepimiz onları izliyorduk. İkiside mutluydu. Herkes yavaş yavaş dans etmeye başladı. Çağrı'da bana elini uzattı. Dans etmeye başladık.

Duyduğumuz fotoğraf sesiyle Etrafa bakındık. Arap resmimizi çekmişti. Güldük ve o da yanağımı öptü. Kollarımı boynuna doladım. Dansımıza devam ettik. Dakikalar geçti ve hepimiz çok eğlenmiş ve yorgun bir şekilde koltuklara yığılmıştık. Berk Ceylan'ın karnını okşuyordu. Çağrı kafasını dizlerime yaslamıştı. Bende saçlarını okşuyordum.

" Çok yorulduk, yatsak mı? " diye sordu Ali.

" Evet, herkes odasına. " dedi. Çağrı doğruldu. Birlikte odaya çıktık.

" Duş almak istiyorum, gelecek misin? " diye sordum.

" Bende mi geleyim yani? " dedi şaşkınca. Gülümsedim. Ona elimi uzattım. Elimi tuttu. Gülümsedim.

***

Çağrı

Dolu küvetin içinde kucağıma oturmuş dudaklarını boynuma bastırıyordu. Belini okşadım. Kendini bana bastırdı ve kafam geriye gitti. Dişlerini hissetmemle hafifçe inledim. Ayarı kaçırmaya başlıyordu. Ellerim kalçalarına gitti ve hafifçe sıktım. O da inledi ve kafasını kaldırdı. Boynumda bir yere dokundu.

" Tam buraya kendimden bir iz bıraktım. " dedi. Güldüm ve hızla yer değiştirmemizi sağladım. Bu sefer ben onun üzerindeyim. Küvetten taşan sular yere akarken dudaklarımızı birleştirdim. Dudaklarının tadını özlemiştim. Dudaklarım dudaklarından boynuna indi ve ufak öpücükler bırakmaya başladım. Ardından yavaşça köprücük kemiğini ısırdım. Canını yakmayacak ama iz bırakacak bir ısırıktı. İnleyerek kendini yine bana bastırdı. Bacaklarını belime doladı. Bacaklarıyla beni kendine bastırıyordu. Aramızda birleşmemizi engelleyen kumaşlar da yoktu.

" Şimdi sende de benden bir iz var. " dedim.

" Gel buraya. " dedi ve dudaklarımızı yine birleştirdi. Kendini bana bastırıyordu. Yavaşça içine girdim. Dudaklarımın üzerinden hafifçe inledi. Hareket etmeye başladım. Dudaklarımı boynuna bastırıyordum ve ufak öpücükler bırakıyordum. İçine sert bir kez girmemle dudaklarından güçlü bir iniliti koptu.

" Çağrı! "

Tırnaklarını hafifçe sırtıma geçiriyordu. Su biz hareket ettikçe küvetten taşıyordu. İnilitileri durmuyordu. Küvetin içinde üstüme çıktı. Kucağıma oturdu. Yavaşça üzerimde hareket etmeye başladı. İkimizds sonlara yaklaşıyorduk. Nefes nefese kaldığımı hissediyordum. Dakikalar sonra ikimizde yorgunlukla küvetin içindeydik. Kafasını göğsüme yasladı.

" Sadece uyumak istiyorum. " diye fısıldadı. Saçlarını okşadım.

" Uyu o zaman canım. " dedim. Uyukaldı. Kafam geriye gitti. Onu çok seviyordum.

Hala daha burada olan var mı bilmiyorum ama  kitabı devam ettireceğim.

Heartbreaks And Spaces• ZeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin