3.7

103 10 1
                                    

Zeyno

Uyandıktan sonra yeniden uyutulmuştum. Aradan kaç saat geçti bilmiyorum.mGözlerim açılmaya başlıyordu. Başucumda oturan annemi gördüm ve gülümsedim. Koltukta ise Bilal abi oturuyordu.

" Anne. " dedim. Kendi sesimi duymayalı çok uzun zaman olmuş gibiydi. Garip hissetmiştim.

" Kızım. " dedi gözleri dolarken. Doğruldum ve ona sarıldım. Saçlarımı okşamaya başladı. Yanağımı öptü. Aktığının yeni farkına vardığım göz yaşlarını sildi.

" Ağlama. Bak ben ağlıyor muyum?" dedi ve o da gözyaşlarını sildi. Gülümsedim. Annemin kokusunu özlemiştim.

" Saat kaç ve hangi gündeyiz? " diye sordum. Annem telefonundan saate baktı.

" Akşam sekize geliyor. Tarih'te 26 Nisan 2024. " dedi. Nasıl yani? 5 ay boyunca uyudum mu? Umarım sınıfta kalmazdım. Onlarda az biraz insan olsunlar. Ölüyorduk az daha. Postu deldirdik yani.

" 5 aydır uyuyor muyum ben? " diye sordum.

" Komaya girdin ama şükürler olsun rabbime uyandın. " dedi Bilal abi. Gelip bana sarıldı. Bende Bilal abiye sarıldım.

" Gediz ve Açılay nasıl? " diye sordum. Bilal abi benden ayrıldı. Annem iyi ki onunla evlenmiş. Annemi seviyordu. Annem mutluysa bende mutluydum.

" İyiler. Kocaman oldular. " dedi annem ve ben gülümsedim. Ya Çağrı, O ne yapmıştı? İlk uyandığımda perişan görünüyordu. Gözleri kızarıktı. Yorgun olduğu belliydi.

" 5 ay boyunca uyuduğuma inanamıyorum. " dedim şokla.

" Biz çıkalım. Sırada kızlar var. " dedi annem ve kapıya ilerlemeye başladılar. Annem ve Bilal Abi odadan çıktı ve içeriye Hazal, Duru ve Mavi girdi. Duru ağlıyordu. Mavi'nin de gözleri doluydu. Hazal ise bana gülümsüyordu.

" Ağlama. " dedim Duru'ya bakarak. Biraz daha ağlarsa bende ağlayacaktım.

" Elimde değil. " dedi Duru hıçkırarak. Gelip bana sarıldı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Saçlarını okşadım. Gözümden ufak bir yaş düşerken Mavi'de bize sarıldı. Üçümüzde ağlıyorduk.

" Öleceksin sandım. " dedi Duru. Ondan ayrıldım ve gözlerini sildim. Gülümsedim ve o da gülümsedi.

" Ama hala daha buradayım ve iyiyim. Geçti artık. " dedim ve sırtını okşamaya başladım.

" Geçmiş olsun. " dedi Hazal ve Mavi aynı anda. Gülümsedim.

" Teşekkürler. " dedim.

" Sana da geçmiş olsun diyeceğim ama benim yokluğumda geçmiş olmalı. " dedim ve ikimizde gülümsedik. Omzumu okşadı.

" Şükürler olsun yaşıyorsun. " dedi. Kapı çaldı. Çağrı kafasını içeriye uzattı.

" Gelebilir miyim? " diye sordu. Sorman hata.

" Miyim değil miyiz. Biz başçavuşun eşeğiyiz zaten. " dedi Arap ve hepsi içeriye girdi. Arap geldi ve bana kocaman sarıldı.

" Çok korkuttun bizi! " dediğinde güldüm.

" Gülme. " dedi ve benden ayrıldı. Sonra da Ali gelip bana sarıldı.

" Ödümüzü patlattın Kara Bela. "  dedi. Sonra gözlerim Çağrı'yı buldu. Bize gülümseyerek bakıyordu. Sonra Umut gelip bana sarıldı.

" Nerede kaldın lan eşek? " dedim şakayla karışık.

" Araba bozuldu. Özür dilerim. " diye fısıldadı ve bana kocaman sarıldı.

" Dileme. Bilerek yapmayacağını biliyorum. " dedim. Sırtını okşadım. Yanağımı öptü. Benden ayrıldı.

" Geçmiş olsun eski favori yengem. " dedi Berk ve hepimiz güldük.

" Geçmiş olsun. " dedi Ege'de. Hazal'ın yanında durmuştu ve elini tutuyordu.

" Baya geç oldu ama sana da geçmiş olsun. " dedim.

" Valla yenge geçirenler sağolsun. " dedi ve hepimiz kahkahayı bastık. Çağrı yanıma gelip oturdu ve elimi tuttu.

" Yalnız kalabilir miyiz? " diye sordum. Hepsi gülerek ve ima yaparak odadan çıktı. Kapı kapandı. Çağrı bana iyice sokuldu ve sarıldı.

" Seni çok özledim. " dediğinde gözlerimin dolduğunu hissettim. Bu his boğazımı yakıyordu. Sanki orada bir yumru vardı. Omzumu öptü ve ben o yumrunun yok olduğunu hissettim. Çağrı Koçak benim ilacımdı. Kalbimin atma sebebiydi.

" Bir daha beni bırakma tamam mı? " diye sorduğunda onunda sesi her an ağlayabilecekmiş gibi çıkıyordu. Küçük bir çocuk gibiydi.

" Bırakmam. " dedim. Saçlarımı okşamasına ihtiyacım vardı.

" Artık her şey bitti. Bütün o kötü günler geride kaldı. " dedim ve bende omzunu öptüm.

" Yılbaşına ikimizde sağlıklıyken girelim isterdim ya da 18. yaşıma seninle girmek isterdim. " dedi.

Güldüm. Ondan ayrıldım. O da güldü. Kafamı onun omzuna yasladım ve saçlarımı okşamaya başladı.

" Feraye nasıl? " diye sordum. Onu görmemiştim. Herhalde haberi yoktu uyandığımdan.

" Feraye öldü Zeyno. " dedi. Kafamı kaldırdım. Ölmüş müydü? Nasıl?

" Nasıl? " diye sordum. Mutlu olmayı hakediyordu. Yaşadıkları kolay şeyler değildi hele de kendi kardeşini yakalatmak hiç kolay değildi.

" Giray'ı öldürdü sonra da intihar etti. " dedi ve benim gözlerim şokla açıldı. Abisini mi öldürmüştü?

" Üzüldüm. Giray gebermeyi haketti ama Feraye mutlu olabilirdi. Allah rahmet eylesin. " dedim. Alnımı öptü. Sonra da yanağımı okşadı.

" Sen düşünme bunları, önümüzde bizi bekleyen kocaman bir hayat var. " dediğinde gülümsedim. Hasta yatağında biraz kenarıya kaydım. Dikişlerim alınmış olmalıydı ki rahat hareket edebiliyordum. Göğsüm ağrımıyordu. Acı hissi yoktu.

" Yanıma gelsene. " dedim.

" Sığar mıyız? " diye sordu.

" Sığarız tabii. " dedim. Yanıma uzandı ve bende kafamı onun göğsüne yasladım. Bana sarıldı.

" Ben sana çok aşığım. " dedi ve ben gülümsedim.

" Biliyorum aşkım. Bende sana çok aşığım. " dedim. Gözlerimi kapattım. Onun kollarında olmayı özlemiştim.

Heartbreaks And Spaces• ZeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin