4.5

85 7 0
                                    

1 Hafta Sonra

Zeyno

Vapurun camından dışarıya baktım bir saniyeliğine. Fazlasıyla sallanıyordu. Bu yüzden içerisi daha mantıklı gelmişti ikimize. Gerçi bu Cam kenarında oturan Çağrı'nın kusmasına engel olmamıştı. Kahvaltıda yediğimiz her şeyi kusmuştu. Şimdi de omzumda masum masum uyuyordu. Feribot yanaşmaya başlarken yavaşça yanağına dokundum ve saçlarını öptüm.

" Çağrı, aşkım. Hadi kalk geldik. " dedim. Gözleri kısılmıştı. Kafa salladı. Kafasını kaldırdı. Gülümsedi. Toparlandık ve yavaş yavaş herkes gibi Vapur'dan inmek için harekete geçtik. Vapur kıyıya yanaştı. Birlikte vapurdan indik. Elini bana uzattı. Rüzgar hafifçe saçlarımızı uçuşturuyordu.

" Şimdi beni nereye götüreceksin? " diye sordum. Elimi tuttu.

" Öncelikle bir fayton bulalım. Burada  Sonra da kalacağımız otele gideriz. Uzak buraya biraz. " dedi. Kafa salladım. Yüzüme gelen saçları geri ittirdi.

" Desene beyaz atlı prens oldun. " dedim gülerek. O da güldü.

" Sende prenses olursun. Hemde masallardakinden bile güzel. " dedi. Birlikte yürüyerek ilerlemeye başladık. Faytona bindik. Elimi tutup öptü.

" Öncelikle otele gidelim. Sonra da otele yakın Adalar müzesi var. Oraya gideriz. " dedi. Daha önce adaya gelmişiz ama ben çok küçük olduğum için hatırlamıyordum. Hatta annem ve babam balayını da burada yapmışlardı. Hatta buradaki bir konserde çekilmiş fotoğrafları vardı. Birbirlerine gerçekten aşık oldukları zamanlardı belkide. Otelin önünde durduk. İçeriye girdik. Kayıt işlemlerini yaptırdık. Sonra da odamıza çıktık. Kapıyı kapattı ve kilitledi. Sonra da bana döndü. Geldi ve bana sarıldı. Sonra da dudaklarıma yapıştı. Birbirimizi büyük bir hırsla öpüyorduk. Yatağa geri geri gittik ve düştük. Dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı. Nefes nefese kalmıştık.

" Bence müzeye gitmeden önce yatağın tadını çıkarabiliriz. " dedi boynuma yönelirken. Ufak bir öpücük kondurdu.

" Sadece sen ve ben. " dedi. Bu sefer uzunca öptü.

" Ne dersin? " diye sordu boynumu tekrar öptü.

" Bana uyar demek isterdim ama sadece 2 günümüz var. Önce gezelim. Nasıl olsa yatağın keyfini çıkarmak için önümüzde uzun bir gece var. " dedim.

" Öyle olsun ama önce son bir öpücük. " dedi ve dudaklarımızı birleştirdi. Beni çekiştirerek öptü.

***

Çağrı

Müzeden çıktıktan sonra bir tabiat parkına girip oturmuştuk. Etrafta çocuklar koşturuyordu. Zeyno'da onları gülümseyerek izliyordu. Üzerinde ince bir elbise vardı. Çiçekli elbiseler ona çok yakışıyordu. Satıcıdan aldığım pamuk şekerlerin parasını ödedim ve yanına gidip banka oturdum.

" Al bakalım. " dedim. Gülümsedi. Küçük bir çocuk gibi oluyordu gülümseyince ve benim kalbimi eritecek kıvama getiriyordu.

" Teşekkürler sevgilim. " dedi. Yanağını öptüm. İlerideki elinde çiçeklerle bir kadın yalnız oturan bir kadının yanına gitti ve ona el falı bakmaya başladı. Zeyno'ya baktığımda çoktan pamuk şekerini yemeye başladığını gördüm.

Zeyno

Pamuk şekerlerimizi yedikten sonra çarşıya gitmiştik. El ele yürüyorduk. Yaz sıcaktı ama güzeldi. Birlikte bir takıcı dükkanına girdik. Bilekliklere bakmaya başladım. Bir zamanlar kesik izlerini saklamak için takardım onları. Şimdi ise onları sevdiğim için takıyordum. Kendime ametist taşlı bir bileklik aldım. O da bize iki yüzük aldı. Birlikte dükkandan çıktık. Yüzüklerden bir tanesini bana uzattı. Yüzük kırmızı, kalp şekli verilmiş bir taştan yapılmıştı. Çok güzeldi. Birlikte akşama kadar gezdik. Bir sürü hediyelik eşya aldık. Kitap aldık. Fotoğraf çekildik bol bol. Sonra otele dönüp yemek yemek için döndük. O balkondaydı. Bende banyoda hazırlanıyordum. Saçlarımı birkaç gün önce kestirmiştim anneme. Eski kısalığındaydı. Hayatımın yoluna girmeye başladığı ya da daha çok yoldan çıktığı kısalıktaydı. Üzerime sarı, beyaz küçük çiçekleri olan ip askılı ve yırtmaçlı bir elbise giymiştim. Saçlarımı taradım. Kuruyunca çok fazla kabardıkları için biraz krem sürdüm onlara. Sonra da biraz makyaj yaptım. Kolye ve küpe taktım. Bir de onun bana verdiği yüzük parmağımdaydı. Banyonun kapısı tıklatıldı.

Heartbreaks And Spaces• ZeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin