3.4

88 9 10
                                    

Yarın

Çağrı

Elimde ufak bir kek ile camın önündeydim. Bu gün 18 yaşına basmıştı. Ona bu gün bir süpriz yapacaktım eğer komada olmasaydı. Kekin üzerindeki mumu yaktım. Arap yanıma geldi. Onun adına bir dilek diledik. İkimizde mumu üfledik. Mumun cılız alevi hemen söndü.

" Keşke o da burada olsaydı. " dedi Arap. Zeyno'nun makineye bağlı kablolarına baktım. Burnunda bir oksijen maskesi vardı. Bir elimi cama koydum.

" Yanına girmedin dün gece. "

" Şimdi gireceğim zaten. " dedim. Doktorle konuştuktan sonra onun yanına girmek için hazırlandım. Yoğun bakıma girdim. Orada yatıyordu. Sandalyeye oturdum. Eldivenli elimle elini tuttum. Daha fazla enfeksiyon kapmaması için ellerinden geleni yapıyorlardı.

" Aşkım. " dedim ve gülümsedim. Onu öpme fırsatım keşke olsaydı. Keşke beni sevdiğini duyabilsem. Gitmeyeceğini söylemişti ama burada yoktu sanki.

" O gün gitmeyeceğim dedin. Beni niye bırakıyorsun? "

Bırakmıyorum Çağrı demesine o kadar ihtiyacım vardı ki şu an. Onu böyle göreceğime kıyametin kopmasını yeğlerdim. En azından son nefesimde o yanımda olurdu. Direkt orada bizim için kurulan bir hayatta daha mutlu olurduk.

" Komada olmasaydın sana bir süpriz hazırlayacaktım. Hediyeni bile günler önce seçtim. Uyanınca sana vereceğim. " dedim ve gözyaşlarımı sildim. Ağlamak istemiyorum.

" Doğum gününü böyle kutlamayı hayal etmemiştik. " dedim ve hafifçe güldüm.

" Ama sen uyanınca mutlaka telafi edeceğiz. " dedim. O yeter ki uyansın.

" Sonra eskisinden de güzel olacak her şey. Sana söz çok mutlu olacağız. " dedim. Tuttuğum elini okşadım. Teni ruhsuz bir beyazdı sanki. Soğuktu. Normalde de soğuktu ama şimdi daha da soğuktu. Elini ısıtmak için iki elimin arasına alıp ovuşturdum. Buz gibi olmuştu. Göğsünde bir sargı vardı.

" Merak etme. Seni vuran şerefsiz öldü. Feraye'de öldü. Onun için üzülüyorum. Mutlu olmayı hakedebilirdi. İyi biri gibiydi. Her şeye rağmen bize yardım etti. " dedim. Sonra da bir elimi yüzüne götürdüm. Yanağını okşadım. Kapalı gözlerine çıktı ellerim ve onları da okşadım. Oradan da saçlarına gitti. Onları okşamamı severdi. Bilinci açık olsaydı gözlerini kapatır ve okşanan bir kedi gibi mırıltılar çıkarırdı.

" Ama sen iyileşeceksin. Sonra biz kaldığımız yerden devam edeceğiz. Beni niye seçmedin ki? Şimdi sen iyi olacaktın. " dedim. Makineden kalp atışlarına baktım.

" Neyse? Uyandığında bunları uzun uzun konuşuruz. " dedim. Uyanınca tüm sorunlar bitecekti. Ege ve Mavi yarın taburcu oluyordu. Zeyno'da uyanırsa her şey çok güzel olacaktı.

***

1 Hafta Sonrası

Çağrı

Uyanmıyordu. Aradan 1 hafta geçti ama hala daha uyanmadı. Bu gün yılbaşıydı. 2024'e giriyorduk ama o hala daha uyuyordu. Yeni yıla onsuz girmek istemiyordum. Hep öyle kalacak belki. Ölmesinden iyiydi. En azından yaşıyordu. Yaşasın o yeterdi. Nefes aldığını bileyim yeter ki. Albümdeki fotoğraflara bakıyordum. O günlere dönseydik keşke. Bu fotoğrafta Ali ve Arap'ta vardı. Gülerken ağlıyordum. İki duyguyu aynı anda yaşıyordum. Ali kolunu omzuma atmıştı. Arap ise  kollarını kavuşturmuştu. Zeyno'da benim önümdeydi ve bende ona sarılmış ellerimi kelepçeliymiş gibi yapmıştım. O da bir elini burnunun önüne koymuştu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Heartbreaks And Spaces• ZeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin