3.8

102 11 14
                                    

Çağrı

Eli elime uzandı ve elimi tuttu ve karnımın üzerine birleşik ellerimizi koydu. Gülümsedim.

" Elimi bırakma. " dedi çocuk gibi sesiyle.

" Bırakmıyorum. " dedim. Teni soğuktu. Onu ısıtmak için omzunu okşadım. Üzerimizi biraz daha örttüm. O ise kedi gibi göğsüme yatmıştı. Nefes aldıkça sırtı hafif hafif inip kalkıyordu.

" Bu saatten sonra da kolay kolay bırakmam. " dedim ve o da kafasını kaldırıp bana baktı. Çenesini göğsüme yasladı.

" Çok özledin mi beni? " diye sordu.

" Tahmin edemeyeceğin kadar çok özledim Zeyno. " dedim. Özlemekten geberdim. Kimseyi bu kadar özleyeceğim aklıma gelmezdi.

" Geçti artık. Ben buradayım. " dedi kısık sesle. Saçlarını okşamaya başladım.

" Beni bırakmandan korktum. Sen ölseydin ben nefes alamazdım. " dedim. Elleri yanağıma gitti. Teni sıcaktı.

" Gitmedim. Buradayım. " dedi. Gözleri fazlasıyla parlaktı. Uzandı, gülümseyerek ve çenemi öptü. Sonra da kafasını göğsüme tekrar yasladı. Artık her şey bizim için daha güzel olacaktı.

1 Saat Sonra

Zeyno

Çağrı ile uyuduktan sonra doktor beni kontrol etmek için gelmişti ve kalkmak zorunda kalmıştık. Çağdaş beni ziyarete gelmişti. Baya büyümüştü.

" Ablam. " dedi m'leri uzatarak. Güldüm. Zehra abla onu yatağa oturttu. Bana sarıldı. Bende ona sarıldım.

" Ben seni çok özledim. " dedi. Sonra ellerini kocaman iki yana açtı.

" Kocaman özledim. " dedi. Gülümsedim. Yanağını öptüm. Bende özlemiştim.

" Bende seni aşkım. " dedim. Bana sarıldı ve kafasını omzuma yasladı. Zehra abla odadan çıkmıştı çoktan.

" Babam gibi sende gidersin diye çok korktum. " dediğinde burukça gülümsedim. Ona babamız benim yüzümden öldürüldü diyemedim. Kıvırcık kahverengi saçlarını okşadım.

" Henüz gitmek gibi bir niyetim yok. Sadece biraz hastaydım o kadar. " dedim. Kafa salladı.

" Çağrı abi de çok üzüldü. Gördüm ben onu. Seni hastaneye ziyarete geldiğimizde. Senin yanındaydı ve ağlıyordu. Sonra birlikte konuştuk. Seni çok seviyor. Ne zaman eevlenirsiniz? " diye sordu.

" Daha çok erken. " dedim. Sen büyüdün de küçüldün mü çocuk?

" Çocuğunuz olunca mı evleneceksiniz? Ben annem ve babamın nikahını gördüm. O da sizinkini görecek mi? " diye sordu. Sen doğduğunda babam benim annemle evliydi çünkü.

" Sen bunları boş ver de derslerin nasıl? " diye sordum. Konuyu değiştirmezsem kıpkırmızı olacaktım.

" Çok iyi. Teşekkür aldım ilk dönem. " dedi. O sırada okul hayatım boyunca siktirname aldığım suratıma tokat gibi çarptı. Olsun be bu da geçer.

" Aferin benim minik kanaryama. " dedim. 7 göbek Fenerbahçe'li olduğumuz doğrudur. Kapı açıldı.

" Ablan biraz dinlesin oğlum. Hem seninde uyku vaktin geliyor. " dedi Zehra Abla. Sonra bana baktı ve gülümsedi.

" Tekrar geçmiş olsun kızım. " dedi. Çağdaş yataktan indi.

" Seni seviyorum ablaların birtanesi. " dedi ve yanağımı öptü. dedi ve yataktan indi. Annesinin yanına gitti.

" Görüşürüz. " dedi ve bana el salladı.

" Görüşürüz. " dedim ona el sallayarak. Bana öpücük attı ve bende ona öpücük attım.  Dışarıya çıktı ve Zehra Abla kapıyı kapattı.

***

1 Hafta Sonra

Zeyno

Hastaneden çıkmıştım. Kaç gündür deli gibi ders çalışıyordum. Bu kadar çok şeyi çalışmak için ortaokuldaki bütün EBOB VE EKOK konularını silmiştim hafızamdan. Eğer sınıfta kalırsam ağlarım. Şimdi de matematik sınavı oluyordum. Hemde iki ders üst üste. Ondan önce de iki ders üst üste edebiyat sınavı olmuştum. Telafi sınavları ağzıma edecekti. Bir sürü sınava girecektim. Ölünün arkasından konuşulmaz ama Allah senin bin belanı versin Giray. Ona o lafları istemeyerek söylemiştim. Kimseyi geçmişiyle vurmak hoşuma gitmezdi ama iyiki yapmışım diyorum. Son soruyu da çözdüm ve kağıdı hocaya verdim. Derin bir nefes aldım. Kurtuldum bir sınavdan daha. Teneffüs zili çaldı. Beni vurduktan sonra yaptığım konuşmaları beni vurmadan önce yapsaydım keşke. Ayağa kalktım. Bacağım uyuşmuştu.

" Kantine mi? " diye sordu Çağrı. Kafa salladım.

" Bende geleyim. " dedi ve ayağa kalktı. Bir kolunu omzuma attı. Birlikte yürüyerek ve konuşarak kantine gittik. Ben su aldım. O hiçbir şey almadı.

" Bir şey almayacak mısın? " diye sordum.

" Yok. " dedi ve yanağımı öptü. Gülümsedim. Bütün modum yerine gelmişti.

" Zeyno, konuşabilir miyiz? " diye bir ses duydum.

Arkamızı döndük. Sarp'tı. Bir insan yüzsüz olursa demekki her şeyi yapabilir.

" Tamam. " dedim.

" Çağrı, sen biraz gidebilir misin? " diye sordu. Gidemez.

" Çağrı kalabilir Poyraz. " dedim. İnadına Poyraz diyeceğim.

" Sarp ve pekala. Ben geçmiş olsun diyecektim. 5 ay boyunca özlettin kendini. " dedi. Ay götüm.

" Ya işte bende seni ne kadar özlediysem farketmeyen kalmamış. " dedi Çağrı. Sesinde kıskançlık yoktu. Ona acıyordu. Bu çok belliydi.

" Evet. Çok özledi seni. " dedi Sarp dişlerini hafif sıkarak.

" Teşekkür ederim kardeş. " dedim. Çağrı ile önümüze döndük ve yürümeye başladık. Biraz uzaklaştık.

" Sende beni hiç kıskanmıyorsun. " dedim onu hafifçe dürterek.

" Kıskanmamı gerektiren bir durum yok. " dedi kolumu okşarken.

" Nasıl yok? " diye sordum.

" Senin beni sevdiğini biliyorum. " dedi. Sonra da saçlarımı öptü.

" Kıskançlığın bile belli bir sınırı olmalı. Çok kıskanç biriyle olmak istemezsin değil mi? " diye sordu.

" İstemem de ne bu rahatlık? " dedim. Tamam ama bundan sonrası da gevşeklikti.

" Rahatlıkla alakası yok. Ayrıca ben onları değil onlar beni kıskanmalı. Sonuçta tercih edilen kişi benim. Eğer senin sevgilin o olsaydı ve ben senden hoşlansaydım onu kıskanırdım. " dedi. İlginç bir bakış açısıydı.

" Çok değişik bakıyorsun duruma. Yinede arada kıskandığını belli edebilirsin. " dedim.

" Sen yeter ki iste. " dedi ve tekrar saçlarımı öptü.

Heartbreaks And Spaces• ZeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin