Yarın
Zeyno
Bisikletten indim. Sol omzumda bir el hissettim ama Çağrı'nın gölgesi ise sağımdaydı. Sağıma döndüm.
" Bu numarayı yemeyen tek kişisin. " dedi gülümseyerek. Bende gülümsedim.
" Günaydın sevgilim. " dedim.
" Günaydın, boncuk gözlüm. " dedi. Bisikletin devrilmemesi için yapılan kolu ayağımla indirdim. Sonra da çantamı aldım ve ona elimi uzattım. Elimi tuttu.
" Boncuk mu? " diye sordum. Elimi bıraktı ve kolunu omzuma attı. Beni kendine çekti. El ele tutuşmaktansa böyle sarılarak yürümek daha çok hoşuma gidiyordu.
" Gözlerin küçük ya o yüzden. Çok güzeller. Sen her bir parçanla harikasın. " dedi ve saçlarımı öptü. En sevdiğim şeydi saçlarımdaki dudakları. Saçlarımı güzel bulan tek erkekti belki de.
" Sende harika birisin. Sen olmasaydın bu kadar mutlu olmazdım. " dedim. Çağrı'nın varlığı her şeyi güzelleştiriyordu. Çağrı beni yaşama bağlıyordu. Eski ben ölmeyi pek umursamazdım. Şimdi ise yaşamak için bir dolu sebebim vardı. Annem, doğacak kardeşlerim, arkadaşlarım ve Çağrı. Ben eskisi gibi değildim.
Sınıfa girdik. İkimizde sıralarımıza oturduk. Ders başladı. Ders bittikten sonra çatıya çıktım. Yine kameraların olmadığı bir yere geçtim. Artık buradan eskisi kadar korkmuyordum. Vefa'yı hatırladıkça içime bir ok saplanıyordu sonra da göğsümü deşiyordu.
" Hayret bu sefer içmiyorsun. " dedi Çağrı. Sürekli damlardaydık. Yüksek yerlerde bizi kimse bulamıyordu. Kediler gibiydik.
" Paketim bitti. " dedim. Dün biraz fazla içmiştim. Aslında babamın ölümünden sonra biraz fazlalaştırmıştım. Biraz ara vermeliydim. Yanıma geldi ve kollarını belime sardı. Nefesini boynumda hissettim.
" Çok içiyorsun. Astımın var. Kendine zarar vermene katlanamam. " dedi. Ellerini tuttum ve belime biraz daha sardım. Bana dokunması hoşuma gidiyordu. Beni temas bağımlısı yapmıştı.
" Bende az içerim. " dedim. Şu an bırakmak istemiyordum. Sürekli ısrar ediyordu. Beni benden çok düşünüyordu. Bende onu düşünüyordum.
" Hiç içmesen. " dedi boynumu öperken. Güldüm. Boynumdaki dudaklarını dudaklarımda hissetmek istedim.
" Bakarız. " dedim. Kocaman bir bebekle sevgiliydim. Kalbim onun için atmıyordu. O benim kalbimdi. Kalbim onun kalbiyle atıyordu. Ondan uzaklaştım ve ona döndüm.
" Bakarız dediğine göre kesin içeceksin. " dedi ve ben ona iyice sokuldum ve onu öptüm. Kollarımı boynuna doladım. Onu hep öpebilirdim. Ona olan açlığımın bir sınırı yoktu. Belimi iyice kavradı. Beni kendine iyice yaklaştırdı. Karnımda kelebekler uçuşuyordu. Dilini ağzımın içine itmesiyle iyice derinleşmişti öpüşmemiz. Onu istiyordum. Yine ve yine. Zil çaldı.
" Gitmeliyiz. " dedi.
" Biraz daha. " dedim. Beni son bir kez öptü. Ondan kopmak istemiyordum ama beni birazcık ittirdi.
" Hadi. Gidelim. " dedi.
***
Çağrı
Berk yine bizi çatıda toplamıştı. Bizim kaderimizdi çatılar. Kediyiz biz çünkü. Berk anlaşılan assolist olarak aramıza katılacaktı. Zeyno yine kafasını göğsüme yaslamıştı. Bende onu sıkıca tutuyordum. Ona dokunmayı, onunla vakit geçirmeyi, onunla kimseyi umursamadan öpüşmeyi yani onunla yaptığım ve yapacağım her şeyi çok seviyordum. Berk nihayet çatıya çıktı ve yanımıza geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartbreaks And Spaces• Zeyçağ
Fanfiction@xyakamozx6 hesabımın şifresini unuttuğum için hikaye buradan devam edecek Zeyno Sarı × Çağrı Koçak