3.0

94 10 1
                                    

1 Sene Sonrası

Zeyno

12. sınıf fazlasıyla güzel geçiyordu. Çağrı ile 1 seneyi tamamlamıştık. Annemin bebekleri doğmuştu. Bir kız ve bir oğlandı. İsimlerini de ben ve Arap koymuştuk. Kızın ismini Açılay, erkeğin ismini de Gediz koymuştuk. Vedat Amca'nın ve rahmetli anneannemin gözleri maviydi. Bu yüzden ikisi de mavi gözlüydü. Ailenin şanslı genlerini almışlardı. Bebeklerle ilgilenmek hepimizi yormuştu. Benim oda 4 kişilik olmuştu. Ben yatakta, Umut yerde ve bebekler de beşiklerde yatıyordu. Ben doğursam onlarla bu kadar ilgilenmezdim. Şaka bir yana kendimi anne gibi hissediyordum. Önder Hoca ve Derya Teyze evlenme hazırlıkları yapıyorlardı. Ali sanılanın aksine sorun çıkarmamıştı. Önder Hoca Kenan Bey gibi değildi. Derya Teyze'yi üzecek bir şey yapmazdı. Ali de bunu bildiği için sorun etmemişti zaten. Önder Hoca'ya hepimiz canımızı emanet ederdik.

Üzerime kalın bir boğazlı kazak giydim ve saçlarımı taradım. Artık sürekli düzleştiriyordum ve iyice uzamışlardı. Sigara paketimi yanıma aldım ve odadan çıkmak için kapıya gittim. Bir şey unuttum. Miniklerimi öpmeyi unutmuştum. Önce işaret parmağıma bir öpücük kondurdum sonra da minik Gediz'in yanağına parmağımı dokundurdum. Ateşim vardı ve biraz hastaydım. Onlara da bulaştırmak istemezdim ve aynı zamanda da uyuyorlardı. Sonra da Açılay'a da aynısını yaptım. Kardeşlerimi seviyorum. Odadan çantamı alarak çıktım. Hastaydım ama bu sahile inip biraz dolaşmayacağım anlamına gelmiyordu. Mutfağa gittim ve anneme öpücük attım.

" Çıkıyor musun? " diye sordu.

" Evet, görüşürüz. " dedim.

" Ateşin düştü mü ki? " diye sorduğunda gülümsedim. Ateşim o kadar da yüksek değildi.

" İyiyim ben. " dedim.

" Gene yükselmesin ateşin. Dikkat et. Birde gelirken iki ekmek alırsın. " dediğinde kafa salladım. Anneme öpücük attım. Kapıya ilerledim. Çizmelerimi giydim. Sonra da montumu giydim. Sonra da anahtarlarımı alarak evden çıktım. Havalar soğuktu ve doğum günüme 4 gün kalmıştı. Doğum günüme hasta girmek istemiyorum ama gireceğim sanırım. Ellerimi cebime attım ve sokak arasından sahile gitmeye başladım. Durağın önünden geçerken aklımda canlanan anıyla gülümsedim. Çağrı ile birbirimize ilk kez iyi davrandığımız anlardı. O en kötü zamanlarımda yanımdaydı. Benim için çok değerliydi. Beni düşünmesi bile beni ona aşık etmişti. Çağrı Koçak beni kendine aşık etmişti. Evlenmeyi düşüneceğim tek erkekti. Onunla yaşadığım hiçbir şeyden pişman olmadım ve olmayacağım. Onu seviyordum. Sahile indiğimde pamuk şeker aldım ve bir banka oturdum. Çocukluğumdan beri pamuk şekeri çok severdim. O güzel kokusu, tadı ve rengi çok tatlıydı. Bir topuklu ayakkabı tıkırtısı duydum. Sonra da sarışın bir kadın yanıma oturdu. Kafamı çevirip ona baktım. Bana bakıyordu. Çok hafif kırmızı bir ruj sürmüştü. Ben bu kadını tanıyor gibiyim. Güneş gözlüğü mü? Bu havada? Gözlüğünü çıkardı ve ben Feraye'yi görmemle gözlerim kocaman oldu.

" Naber tatlım. " dedi samimi bir şekilde. Hadi be. Ne işi var lan bunun burada?

" Sen, sen nasıl geldin buraya? " diye sordum. Gülümsedi.

" Abime yalan söyledim. Beni şu an alışverişte sanıyor. Adamlarını atlattım ve senin yanına geldim. " dediğinde kaşlarım çatıldı. Beni riske atıyordu. Ayrıca benim burada olduğumu nasıl buldu ya?

" Bir sene yoktunuz. Gittiniz sandık. " dediğimde Feraye hafifçe güldü.

" Abim sizi öldürmeden rahat etmeyecek ve aslında hepsi birer oyundu. Sizi en savunmasız anınızda vurmak istedi. " dedi. Önüme döndüm. Elini omzuma attı.

" Merak etme. Niyetim size yardım etmek. Her ne kadar Cemre benim arkadaşım da olsa, sizin ölmenizi de istese sizler de çocuksunuz. O da çocuktu. Sizin tek istediğiniz arkadaşınızın katilini bulmaktı. Buldunuz. Kimse sizi bu yüzden suçlayamaz. " dediğinde yalan söyleyip söylemediğini tartmak için ona gözlerimi kısarak baktım. Ne de olsa abisi Giray Akay'dı. Çift taraflı olmadığı ne malumdu.

" Arkadaşlarını ara, sizin bir mekanınız varsa oraya gidelim. Hepinizle konuşmalıyım. Bu arada o hemşire kuzenin de gelsin. Bize yardımı çok dokunacak. " dedi. O benim kuzenimi nerede biliyordu? Gözlüğünü geri taktı. Telefonumu çıkardım. Ali'yi aradım.

" Alo Zeyno? "

" 15 dakikaya çatıya gelin. Arap'ı da al. Mavi ve Duru'yu da ara. " dedim. Feraye ile ayağa kalkmış birlikte mahalleye gidiyorduk.

" Bir sorun mu var? " diye sordu.

" Konuşmalıyız. Çok acil. " dedim.

" Tamam. " dedi ve telefonu kapattım. Bu sefer Çağrı'yı aradım. Hem bu bahaneyle sesini duyardım ve günüm daha da güzelleşirdi.

" Alo sevgilim. " dedi mutlu bir ses tonuyla.

" Acilen çatıya gelmelisiniz. Seninkilere de haber ver. " dedim.

" Düşündüğüm şey mi? Giray'la ilgili mi? " diye sordu.

" Evet. Hızlı olun. " dedim. Sonra da Umut'u aradım. Bu gün sevgilisiyle buluşmaya gidecekti. Kız bizim mahallede kuaförde çalışıyordu. Aynı zamanda aynı fakültede okuyorlardı.

" Alo kuzen. "

" Çok acil çatıya gel. " dedim.

" Tamam. Bende eve gidiyordum zaten. " dedi. Telefonu kapattı. Telefonumu montumun cebine koydum. Yanımda yürüyen bu kıza hiç güvenmiyorum ama bize yardım etmek istiyorsa önemli bir şey olmalıydı.

***

Zeyno

Çağrıların da yanımıza gelmesiyle Feraye söze başladı. Üzerimdeki montu çıkardım çünkü sıcak basmıştı.

" Abim sizi birkaç güne kaçırıp öldürecek. " dediğinde baya açık sözlüydü. Hayata çöp kutusunda veda edeceğim aklıma gelmezdi.

" Evet yine sıradan bir pazar aktivitesi, kaçırılıp öldürülüyoruz hanımlar beyler. " dedi Berk.

" Sizi kurtarabilecek tek kişi biziz. Yani ben ve Zeyno'nun kuzeni Umut. " dediğinde Umut şaşırdı.

" Ben ne alaka? Polis miyim ben? " diye sordu. Feraye kafasını iki yana salladı.

" Hayır. Sen sadece onları takip edeceğimiz arabayı kullanacaksın. " dedi Feraye.

" Neden? Senin ehliyetin yok mu? "

" Maalesef. Ehliyet alacak vaktim yoktu. " dediğinde yaşadıklarının acısı gözlerine çöktü. Onun yerinde olmak istemezdim. Keşke ona bunu yapanlar cezasını çekebilseydi.

" Peki sen neden bize yardım ediyorsun? Abine ihanet ettiysen bize hayli hayli edersin. " dedi Duru. Feraye'ye gözlerini kısarak bakıyordu.

" Benden başka çıkış yolunuz yok. Abime çalışsam size hiçbir şey söylemezdim. Hiçbiriniz benim babamın oğlu değilsiniz ama çoğunuz masum. " dedi Feraye. Çağrı'nın omzumda gezen elini hissettim. Bana kolunu dolamıştı.

" Polise gidelim. " dedi Mavi.

" Gideceğiz ama suç üstünde yakalanacak. Abimin avukatları fazlasıyla güçlü. Daha önce kendisine yöneltilen suçlamalardan kolaylıkla aklandı. Siz bir avuç ergenin suçlamalarından da kolayca aklanır ama suç üstü yakalanırsa şansı olmaz. " dedi Feraye. Saçlarındaki sarı peruğu çıkarmıştı ve kahverengi saçları ortaya çıkmıştı.

" Pekala bizi kurtaracak o planın ne? " diye sordu Ali.

" Abim sizi 23 Aralık'ta kaçıracak. Siz o gün bir yere gideceksiniz. Topluca. Bizde Umut ile sizi takip edeceğiz ve polise de sizi götüreceği çiftlik evinin adresini vereceğiz. Bizde oraya gideceğiz ve abimi ben oyalarken onlarda suç üstü onu yakalayacaklar. Siz başınızdaki beladan sonsuza kadar kurtulacaksınız. Bende Cemre'nin asıl katilini yakalatacağım. Ölene kadar orada kalacak. " dedi. Bu kızın başka bir planı vardı sanki ama bize karşı değil abisine karşı gibiydi.

Heartbreaks And Spaces• ZeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin