2. Bölüm

20.3K 1.2K 330
                                    

Bölüm Şarkıları (Evet hepsi Muhammed Yusuf'tan)
1. Leyla Göktürk - Her Ji Dîtina Ewilî (Medyada)

Daha ilk görüşten beri
Düştün bu kalbe
Senin aklında kaldım
İnadın yaramaz bir işe

2. Fırat Med - (Bijang)

Kol kola girelim
Ben sana can can
Göz göze geldiğimizde
Beni benden alan sana ben kurban

3. Özcan Deniz - Diyarbakır Etrafında Bağlar Var

Hangi bağın bağbanısan gülüsen, gülüsen
Aldın aklım, ettin beni deli sen amman


Açelya'nın pervasızca dudaklarından dökülen soru, ortamda bir şok etkisi yarattı. Şoktan ilk çıkan Nazan oldu ve Nazan'ın çıkması pek hayra alamet olmadığından dudaklarından bir suyu püskürtürcesine saldığı kahkahasıyla köyü inletmiş bulundu.

Açelya o kadar utandı ki, kıpkırmızı kesildi. Beyaz teni kızarmış bir domatese dönüvermişti. Elleri iki yanında yumruk olurken, hunharca gülen Nazan'a baktı. Ardından gözleri, başına sardığı şal ile nur içinde duran Firdevs'e döndü. Firdevs yüzündeki nuru gözlerinden Açelya'ya aktardığında, Açelya bir nebze sakinleşmişti ama bu sakinliği muhtar efendiye dönene kadar baki kalabildi.

"Siz," dedi, dişlerinin arasından zar zor. "Bize, eşsiz ve bulunması mümkün olmayan ağanızın üç tane oğlu olduğunu demediniz mi?" Aklı bir türlü almıyordu! Karşısındaki genç adamın nasıl kocaman üç oğlu olsundu? Muhammed Yusuf'a bakmaktan imtina etse de, yine de bakıp bir kez daha tarttı karşısında dimdik duran bedeni. İmkânı yoktu, koca üç oğlu olamazdı!

"E tamam işte!" Muhtar efendinin konuşmasıyla Muhammed Yusuf ile gerçekleşen amaçsız bakışması kesildi. "Muhammed ağa, Bahoz ağamın ortanca oğlan!"

Açelya'nın dudaklarında sinirli bir tebessüm belirirken "Benim artık Türkçem yetmiyor!" dedi, sızlanırcasına. Hızlıca Muhammed Yusuf'a çevirdi isyan dolu bakışlarını. "Babanızı tanımıyormuş gibi yapmanıza, Türkçem yetmiyor!"

"Derdiniz ne sizin?"

Muhammed Yusuf'un sorusuyla iyice sinirleri boşalan Açelya kendisini tekrarladı. "Gerçekten benim Türkçem yetmiyor!" Türkçesi yetmiyordu çünkü kendisi birebir Muhammed Yusuf'a açıklayamamış olsa da, Nazan yanında başta babası olmak üzere tüm hemşerilerine giydirmişti de giydirmişti. Neyi anlamamıştı?

"O zaman birazda Kürtçe deneyelim," dedi, Muhammed Yusuf. Yüzünde büyüklenir bir ifade vardı, kastığı çenesi öne doğru çıkmıştı. "Derdê wê çîyê?" Derdiniz ne sizin?

Tekrar aynı soruyu Kürtçe sorduğunda, Açelya'nın bakışları al bunu başımdan dercesine Firdevs'e dönmüştü ama Firdevs konuya dâhil olana kadar, Açelya, Firdevs'ten öğrendiği yarım yamalak, çat pat Kürtçesiyle Allah ne verdiyse girişti.

"Zarokên di tengasiyê de ne!" Müşkül durumda çocuklar var-mış! Bir rivayetten bahsedermişçesine yaptığı konuşmasını Kürtçe de olsa olabildiğince bastırmıştı. Konuşmasından verim aldığını hissedince Kürtçe devam etti. "Em li vir in ku destê xwe bidin, her çend kes tune ku destê xwe bide! Em ê dibistanên gundê we nû bikin û herin!" El uzatanları yokmuş da, el uzatmaya geldik! Köy okullarınızı yenileyip, gideceğiz! Ellerini hiddetle iki yana açtığında Muhammed Yusuf ne kadar sakinse, muhtar efendi bir o kadar gerilmişti ve Muhammed Yusuf'a korkuyla bakmaktaydı. "Helbet heger em bavê te yê ku tu jî nizanî li kuderê ye û li ezman e, bibînî û destûrê bistînî!" Tabi yerde mi gökte mi nerede olduğunu sizin bile bilemediğiniz babanızı bulup, izin alabilirsek!

Ava DileminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin