Bölüm şarkıları :
1) Erdoğan Emir - Tew Veykikê (Medyada)
2)Rewşan- Yar Bêzarê
3)Ozan Mensur - BukêNûcan titrek adımlarla erkekler salonuna vardığında, elinde tuttuğu telefon ağır geldi yüreğine. O telefonu verdiği andan sonra bambaşka bir karmaşanın içerisine gireceklerdi ve ne yazık ki bu da onun düğününe denk gelmişti! Hafifçe tıklattığı kapının ardından içeriden gelecek sesi gerginlikle beklerken, tüm dudaklarını yemiş oldu. Bahoz Ağanın sesi, Nûcan'a gelmesi adına ulaştığında elleri de çoktan titremeye başlamıştı.
Nûcan erkekler salonuna girdiğinde Xezal'ı, Morîcan'ı ve annesini de orada görünce şaşırdı. Açelya'yı istemeyişlerinin birliği sonucu annesi ve babası neredeyse evlilikleri boyunca ilk defa eşit manada yan yana durmaktaydı. Bir evlat olarak yıllar sonra annesinin arzuladığı sayılmayı yaşamasına sevinmesi gerekirken, bu sayılmanın Açelya'nın üzerine basmaktan geçmesine içi kıyıldı.
"Hazır mı?" dedi hoyratça Bahoz Ağa. "Hadi bitirin artık şu işi! Sabah olacak!"
Nûcan konuşması gerektiğini fark edip iyice salonun ortasına doğru adımladı. Gözleri Muhammed Yusuf'a değdiğinde, ağabeyinin elinde yakılmamış bir dal sigarayı döndürüp durduğunu gördü. "Ağabey," dedi ama öylece kaldı. Nasıl dolandırmadan anlatacaktı? Avjîn Karabağ'ın tahtına otur diye birde gaz veren kendisi olmuştu üstelik.
Muhammed Yusuf bir dakika dercesine elini havalandırınca, Nûcan devam edememenin gerginliğiyle soğuk terler içerisinde kaldı. Dili damağı zaten kurumuştu birde üstüne ağabeyinin çakmağını bulup, öylece sigarasını yakışını izlemek durumunda kalacaktı. Üstelik, Bahoz Ağanın yanında neredeyse hala sigara içmezdi ağabeyi. "Ya bana son sigaramı yaktıracaksın Nûcan," dedi yakmak adına elinde tuttuğu sigarasını sallandırarak. "Ya da bana ömürlük yarenin o sigaradır diyeceksin..." Eğer Açelya ile bir yol yürüyecekse, sigara içmemeliydi çünkü Açelya, dumandan ayrı kokudan ayrı etkilenmekteydi ama yan yana gelemeyeceklerse Muhammed Yusuf'un ömrü boyunca yan yana geleceği tek ateş sigarasının koru oluverecekti. "Söyle hadi..."
Nûcan yutkunmaya çalışayım derken hepten dili damağına yapışınca, dan diye elindeki telefonu ağabeyine uzattı. Muhammed Yusuf, kendisine uzatılan telefona sevinsin mi bilemedi çünkü Açelya kabul ettiyse kardeşinin karşısında bu denli kıvranması manasızdı.
Nûcan'ın kıvranması herkese manasız geldiği için "Kızım konuşsana!" diye kükredi Bahoz Ağa. "Ne süzülüp duruyorsun?"
"Bir söz vermişsin," dedi direkt Nûcan, Muhammed Yusuf'a bakar halde. Ağabeyinin karakaşları derince çatılınca, inşallah gerçekten söz vermiştir diye içten içe dualar ederken buldu kendisini. Eğer ki ağabeyi böyle bir söz vermediyse, Açelya kendisini ateşin inine yollamış demekti. "Oğluyla ilgili," diye eklediğinde, o sözün verildiğini ağabeyinin yumuşayan ifadesinden anladı. Onunla birlikte sözün verildiğini anlayan herkesin arasından bir Nûcan durumdan hoşnuttu. "Kendi ölüsünün üzerine kurana el basmanı istiyor..." Bahoz Ağadan ayrı, Mehmet ağabeyinden ayrı bir homurtu yükseldi. Annesi bir ölüyü izler gibi kendisini izlediğinden, Nûcan'ı daha da gerdi. "Ola ki tutmazsan, bu konağı içerisindekilerle," dedi ve duraksayıp, ailesine bakma lüzumsuzluğunda bulundu. "Birlikte yakacağını söyledi."
Mehmet Emin, Açelya'nın isteğine tiksintiyle yüz buruştururken "Evlenip ayrılmış kadın mala mülke sarılır dedik, canımıza göz dikti," deyiverdi.
Muhammed Yusuf dudaklarının arasındaki sigaradan derin bir duman çekecekken, duraksadı. Ağabeyine uyarırcasına "Sus istersen," dediğinde, resmen içinden dışarı taşan Pîremêrd Karabağ konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ava Dilemin
General Fictionİki sevdalı bir yola baş koyunca; dağlar yerinden mi oynar yoksa o dağların altında ruhlar mı solar? Yazgısını yeniden yazanların hikayesi. Ps: Hikayede geçen kurum ve kuruluşların hiçbir gerçek kurum ve kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır. Hikaye içer...