16. Bölüm

8.2K 667 182
                                    

Bölüm Şarkıları: 

1)Erol Berxwedan - Gûlê Cane (Medyada)

Genç çocuk ve sarı kız aşıklar, gönül vermişler

Birbirimize gönül vermişiz aşığız.

2) Adem Tepe - Evîn Ezim

Aşktan yana payım yok 

Yarim sana aşığım 

Eğer sevgilim olmazsan 

Güçsüz ve boynu bükük olurum

3) Ezginin Günlüğü - Küçüğüm

Muhammed Yusuf birden ben kızınıza talibim demeyi bile düşündü. Zeycan Hanım ise karşısındaki kızı yakmak ile yakmamak arasında gidip geldi. Hoş, pek yanacak gibi durmuyordu ama böyle durumlarda karşıdan göründüğü gibi de olmuyordu. Mesela Bahoz Ağa, dışarıdan çok sert görünür, sevgisini de eve aksettiremezdi ama evlatlarının üzerinde öyle bir eli vardı ki üstlerine üşüştürülecek tek bir toz tanesini bile kasırgasıyla yok eder, atardı. Nûcan kendisi hakkında aşiret kararı beklenircesine karalar bağlamış, Açelya ise pofurdanmak suretiyle nefesler almaktaydı.

Zeycan Hanım bir türlü cevap vermeyince, Mustafa Bey tekrardan kızına döndü. "Nasıl tanıştınız babacım?"

Açelya babasının yıllar önce bir köy okulunda görev yaptığını bildiğinden babasından taraf dönerek "Bilirsin," diyerek konuşmasına başladı. Tavrı o kadar rahattı ki, gram çekinme yoktu ve bu Karabağ üyeleri için şaşılacak olaydı. "İşte köylere bakan yardım sağlayan ağalar olurmuş. Biz de buraya geldiğimizde öğrendik." Açelya'nın kısılan sol omzu, babasının yanağında derince bir çukura sebep oldu. "Bahoz Ağa varmış bir tane..." Açelya'nın Bahoz Ağadan fütursuzca bahsetmesi, Zeycan Hanımın ağzını eliyle örtmesine neden olunca Süreyya Hanım kızını diziyle dürttü. Belli ki, mühim bir insandı ama tabi yaptığı hareket kocasından yine kaçmayınca bu sefer sözle değil, kaşla uyarı aldı. "Bulamadık tabi kendisini," dedi ve bir kez daha Yusuf'u işaret etti. "Yusuf, o ağanın oğlu. Ağadan onay olmayınca çivi çaktırmadıklarından ötürü kendisiyle tanıştık..." Mustafa Beyin gözleri Nûcan'a dönünce, Açelya'nın yüzü ekşidi ve oradan hoş kokular çıkmayacağını da babası anladı. "Nûcan, yanımdan sevgilisiyle görüşmeye gitti." Zeycan Hanım hiddetle kızına dönüverince, Nûcan'ın bedeninden soğuk terler boşaldı. "Ben de ne bileyim yasak olduğunu, Yusuf'u görünce söyledim. Sonra işte..." Sol elini bir tur havada döndürdü. "Nûcan kocaya kaçtı falan-"

"Açelya!" Süreyya Hanım tiz sesiyle bodoslama konuşmasını kesilince havalanık kalan elini sıkıntıyla alnına vardırdı Açelya. "Allah canını almasın kızım! Birde ne yanlışım olacak diyorsun?"

"Süreyya!" dediğinde Mustafa Bey, babasının sinirlendiğini anladı Açelya. Kendisine sinirlenilmediğinin farkındaydı ama annesine de sinirlenilmesinin taraftarı değildi. Hoş; "Alnını kaşıma kızım!" söylemiyle o da var olan sinirden nasibini aldı. "Kol kaşıma bitti, alına mı geldi sıra? Git içeriden ilacını al!" Açelya oturduğu yerden kalkmayınca sabır dolu bir nefesle tekrardan Zeycan Hanıma döndü Mustafa Bey. "Hanımefendi," dedi, alt dudağını sıkıntıyla dişleyerek. "Bir kez daha soruyorum, sebebi ziyaretiniz nedir?"

Zeycan Hanım kopsun dananın kuyruğu diye düşünerek "Kızınız doğru dedi ama eksik dedi," deyiverdi. Bir saniye sonra konuşmuş olsaydı şayet Muhammed Yusuf'un berisinde kalmış olacaktı, farkındaydı. Bir ok misali fırlamasın istedi oğlu. "Bahoz Ağa; beyimdir, erimdir." Mustafa Bey orasını anladığını belirtircesine baş savurdu. "Sizin kız ile bizim oğlan," derken Yusuf'u başıyla işaret etti. Ardı sıra başı olumsuz manada savruldu. "Bahoz Ağanın onayı yoktur." Sağır sultan bile anladı o anda, Açelya ile Muhammed Yusuf'un birlikte olma niyetini ve buna karşı çıkıldığını. "Tek evladın mı vardır bilemem amma-"

Ava DileminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin