30. Bölüm

7.8K 593 147
                                    

Muhammed Yusuf, Kuşadası ilçe sınırını çıkana kadar sessizliğini korumayı tercih etti. Ağabeyi Mehmet Emin'e konduramadıklarının başka bir boyuta ulaşıyor oluşu aklını kurcalıyordu ama boş bir alışkanlıkla vites topuzunun üzerinde duran eline bir el değince, tüm akıl karmaşıklıklarını yuttu. Açelya'nın elini dudaklarının önüne getirirken "Büka mala bave mine," Babamın evinin gelini diye mırıldandı bir kez daha ve tutunduğu eli minnetle öptü. "Hazır mısın?"

"Neye?" dedi gülümser bir ifadeyle Açelya. Peşi sıra yüzü sus dercesine buruştu. "Böyle de çok şey oldu..."

"Benimle bir ömre diyecektim," dedi Muhammed Yusuf, hiçbir imanın ardında benliği bulunmazmışçasına. "Fesat mısın sen biraz?"

"Olabilir," dedi Açelya inkâra başvurmadan. İkili ilişkiler şöyle dursun, flörtten bile hatırı sayılır bir zaman diliminde uzaklık yaşadığı için kendisi de yanlış anlıyor olabilirdi. "Paslanmışım sanki biraz..."

"Hangi manada?" diyerek göz kırptı Muhammed Yusuf.

"İlişkiler konusunda," dedi Açelya hiç düşünmeden ama peşi sıra rahatsız oldu bu konuşmadan. Bir şey söylediği takdirde Muhammed Yusuf tarafından yargılanacakmış gibi hissetmeden duramadı. "Neyse," diyerek sanki kendi arabasındaymış gibi torpidoya uzandı. Diyarbakır'da çocuklar için dolu tutulan torpidoya yine denk geldi ve içerisini öylece karıştırıp, kendisine bir çubuk kraker seçti. Kraker paketini açacakken ne yaptığını fark edip, Muhammed Yusuf'tan tarafa dönüp, "Yiyebilir miyim?" diye sordu masumca. "Çok acıktım da..."

Muhammed Yusuf bir krakerin bile sorulmasına şaşırsa da, çabuk toparlayıp "Ömrümü de yiyebilirsin," dedi gülümseyerek. "Sorman hata..."

Açelya gerçek bir açlık yaşadığı için kendisine sataşılmasına takılmadı. Açtığı krakeri fütursuzca tüketmesi, yol tabelalarını fark edene kadar sürdü. "Yanlış gidiyorsun," dedi gözlerini yoldan çekmeden. "Denizli istikametinde devam etmen gerekiyordu."

"Yoo," dedi Muhammed Yusuf öylece. "İstersen navigasyon açayım?"

"Bana mı anlatıyorsun gerçekten?" derken ayağındaki topukluları tepti ve bacaklarını koltuğa toplamasıyla yırtmacı göz sulandırıcı bir hale büründü. "Antalya yolu burası..."

Muhammed Yusuf bile isteye Antalya'ya sürdüğü için umursamadı ama Antalya demek Berk demek olduğu için "Berk ile ilişkin," diye söze başladı.

"Fazla sulu," diyerek kesti sözünü Açelya ve müzik paneline uzandı. İstediğini bulamayınca bir yandan konuşmasını sürdürürken bir yandan da telefonunu panele bağlama derdine düştü. "Biliyorum."

"Şu, senin yerine kimi çekeceğiz muhabbeti ne?"

Açelya The Weeknd'in sevdiği müziklerini bir liste haline getirip, araç içerisine yayılmasını sağlarken, "Bunların finalleri vizeleri ya da ne bileyim yaz okulları kısa filmlerle oluyor," diye mırıldandı. Çalmaya başlayan Often'e mırıltılarıyla eşlik etmeye başladı. "Yazın işte 10 gün Balkana gidip, yaz okulu için film çekeceğiz. Benim işim bitmiş olur diye düşünüyorum yaza kadar..."

"Sence de," dedi Muhammed Yusuf, sakince. Açelya ya bazı şeylerin üstünde durmadan yaşıyordu ya da evliliklerini henüz idrak edememişti. "Değişen medeni durumun nedeniyle, planlarını gözden geçirmen gerekmez mi ava dilemin?"

Açelya, Muhammed Yusuf'un dillendirdiği ayrıntıyı gerçekten idrak ettiğinde dudaklarının önünde kalan çubuk krakerle dondu kaldı. "Gidemez miyim yani?" dedi şaşkınca.

Ava DileminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin