Bölüm şarkısı: HiraiZerdüş- İyi Değilim
Ne kadar uzak, ne kadar uzun?
Kaç kere ölüm eder kavuşmak?Bu şehir beni de anlamıyor.
Gidesim gelince durduruyor.Bir girdabın dolambacında iki birey birbirlerinden habersiz savrulurken, kararsız ama mecburi bir adım attı Muhammed Yusuf. Orada olduğu gözükmüştü ve bir sapık gibi dikizleme eylemini bırakıp, Allah'ın selamını vermek zorundaydı.
"Selamın aleyküm. Kolay gelsin, nasılsınız?"
Açelya, Muhammed Yusuf'un zihnindeki karmaşıklıklardan bi' haber "Sağlığınıza duacıyız paşam," dedi, alayla. Muhammed Yusuf ağa paşa muhabbetine atıfta bulunup, kendisinin şakaya alındığını o elektrik mavisi gözlerden anladı. Anlayacağını anlarken, bayağı da çarpıldı. "Kolaysa başınıza gelsin diyeceğim ama gelseydi, biz buraya gelmezdik sanırım."
"Siz kadın-"
Muhammed Yusuf'un başlamaya niyet ettiği cümlesini, Açelya "Sakın," diyerek kesti. Sesi, gözlerinin kutup minvali gibi çıktı. "Biz kadın başımıza, pek ala birçok iş başarabiliriz." Çömeli olduğu sıranın yanından ayaklandı ve sol eliyle okul binasını işaret etti. "Gözünüzle görmeden inanmazsanız içeri geçip, sıvasına bakabilirsiniz. Kızlar belki astar işine bile geçmiş olabilirler. Merak buyurmayın, paranızın bir kuruşu bile ziyan edilmez."
Muhammed Yusuf, bir öfke bulutunun eşliğinde yüzüne yüzüne kusulan cümlelerden sonra duraksadı. Kara gözleri bilinçsizce okul binasına döndüğünde, Açelya'nın dudaklarından sinirli bir tebessüm salındı. İşittiği gülümseme sesiyle, Açelya'ya bakışlarını geri çevirdiğinde "Sadece yapılabilecek bir şey var mı diye soracaktım," diye mahcupça mırıldandı.
Açelya kalemle çizilmiş gibi olan dudaklarını bilmem dercesine büktü. Ardından hızlıca iş buyurmayı es geçmedi. "İsterseniz, kiremit aktarabilirsiniz."
Muhammed Yusuf birden kendisinden istenilen işle dondu kaldı. Gözleri bir kiremitlerde, bir de Açelya'da gezindi. Kiremit aktarmaya aktarabilir miydi? Elbette ama yeni kiremitler getirilmemişti ki. "Ben," dedi, belli belirsiz. "Ben kiremitlerle birlikte, yapacak işçi de gönderirim."
Açelya tiz bir kahkaha attıktan sonra "İyi günler," dedi, alayla. "İyi günler paşam." Başında dikleştiği sıranın yanına tekrardan çöküp, bıraktığı zımparayı da eline geri alırken içinden söylenmeye devam etti. 'Manikürü bozulacak diye korktu zağar! Sanki ondan işçi isteyen oldu! Madem iş yapmayacaksın, yapacakmış gibi ne soruyorsun?!'
Muhammed Yusuf, pek ala muhabbeti sürdürebilirdi. Aslında bunun için gelmişti. Nedense içinde iki lafın belini kırma isteği vardı ve bu istek sadece Açelya için geçerliydi ama içindeki 'Oğlu varmış,' diye kendisini tekrar eden ses, başka cümlelerde zikrediyor ve kendisine kaçıp gitmesini buyuruyordu. 'Olmayacak duaya âmin demekten vazgeç artık. Oğlu olan kadını, sana yar edecek var mı bu diyarda?'
"Etseydi," diye mırıldandı belli belirsiz. Açelya, Muhammed Yusuf'un ne dediğini anlamadığı için kıstığı gözleriyle, işinin başında dikkat kesildi. Muhammed Yusuf'un aklına çok eski zamanlardan bir isim düştü.
Zeynep...
Üniversiteden sevgilisi olan Zeynep. Aileler anlaşamayınca ayrı gayrı düşen, Muhammed Yusuf mecburi askerlik görevine gidince başkasıyla evlenen ama evlendiğine evleneceğine pişman olsa da bir çocuk doğuran Zeynep.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ava Dilemin
General Fictionİki sevdalı bir yola baş koyunca; dağlar yerinden mi oynar yoksa o dağların altında ruhlar mı solar? Yazgısını yeniden yazanların hikayesi. Ps: Hikayede geçen kurum ve kuruluşların hiçbir gerçek kurum ve kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır. Hikaye içer...