Tatlı bir telaşın içerisindeki Açelya en son ne zaman ayaklarının bu kadar yerden kesildiğini, bulutların üzerinde dolandığını hatırlamıyordu. İlk folklor gösterisine kabul aldığında mı, yoksa ilk majör olduğu bayramda mı? İlk aşk itirafı aldığında mı yoksa üniversiteyi kazanıp ilk bireysel kanat çırptığında mı? Evlenmeye karar verdiğinde mi yoksa Mehmetcan'ı kucağına verdiklerinde mi? Ayna karşısında siluetini izlerken düşündü durdu. Hatırında kalan her güzel anıyı düşündü ama hiçbirini akşam evlerine gelecek olan Karabağ'ların heyecanıyla denk bulmadı. Zaten hayatında tek doldurulamaz heyecan Mehmetcan'dı, onu da hayatına eş seçtiği bir anla kıyaslamak lüzumsuzdu.
Açelya her ne kadar heyecanlıysa Muhammed Yusuf'ta Açelya'dan farklı değildi. Neredeyse kapattıkları koca bir otel ile birlikte herkes kendince bir telaşın içerisindeydi ama Muhammed Yusuf'un zihni bambaşka yerlerdeydi. Mesela sabahtan beri Açelya'yı darlıyordu. Çünkü ona göre Açelya'nın kendisinden bir şeyler istemesi gerekiyordu. En azından bir elbise ya da kuaföre götürülmesi gibi ama Açelya o kadar kendi başına hayatını idame ettirmeye alışmıştı ki, Muhammed Yusuf dâhil olabileceği hiçbir konu bulamıyordu. Çabaları da, Açelya tarafından sürekli püskürtülüyordu. Birde camdan gözüken denizi izlerken, benliğinde bir gerginlik vardı. Muhammed Yusuf, o gerginliğin geçmişinden geldiğini biliyordu. Her ne kadar akşam Erguvan ailesi tarafından hoşlukla karşılanmış, misafir edilmiş olsalar da, bu akşam kendilerine eşlik edecek büyüklerinin söyleyeceği bir şeyle olacak işin bozulmasını istemiyordu. Tekrar eden bir film bandının içerisinde kalmak istemiyordu. Zeynep ile yaşadığını kaldırmıştı ama Açelya ile kavuşamamayı kaldırabilecek kadar kendisini güçlü hissetmemekteydi.
Muhammed Yusuf'un içerisindekilerden habersiz, "Sanki ilk defa kız isteyeceksin," dedi Mehmet Emin. Kardeşinin üzerindeki gerginliğin farkındaydı ama rahatlatmaktan çok kardeşini gerdiğinin farkında değildi. "Gerçi bu sefer istediğin kız değil, sende haklısın..."
Muhammed Yusuf beyninde bir şimşeğin çaktığını hissederken, gözlerini açıp açıp kapattı. Kaşları başındaki basıncı azalmak adına indi kalktı ama ardını bir dönüşü vardı ki, süit odanın içerisindeki erkek takımı o dönüşün hayırlı olmadığını daha Muhammed Yusuf "Bir daha uyarmam," demeden anlamıştı. "Açelya'nın yanında Zeynep'in lafını yapanı da, Açelya'ya ileri geri konuşanı da, pişman ederim ağabey!"
"Oğlum sen," derken rahatça siyah kumaş pantolonun ceplerine ellerini yerleştirdi Mehmet Emin. "Evlenip boşanmasından rahatsız olmazken, o da senin yıllar evvel gidip istediğin ama alamadığın kadından rahatsız olmasın bir zahmet!"
Muhammed Yusuf'un ağabeyinin yüzüne doğrulan işaret parmağının, üzerinde resmen gizli bir Pîremêrd Karabağ işlemesi vardı. "Bir daha uyarmam dedim!" dedi parmağını tehditkâr bir şekilde savurarak. "Ben rahatsız oluyorum zaten! Abuk sabuk konuşup, olacak işi bozarsanız..." Oda içerisindeki akranlarının üzerinde gezindi fırtınalar estiren karaları. "Ve ben buradan karımı alıp gidemezsem, bedelini her birinize fena ödetirim!"
"Oğlum kendin söylüyorsun zaten ya," diyerek Seyid kendisine bir sigara yaktı. Muhammed Yusuf yanında sigara içilmesinden rahatsızlık duyduğundan hızla camı açtı. Camın yanında birde içeride çalışan klima vardı. "Karın yani nereye almadan gidecekmişsin?"
Ferman, Muhammed Yusuf'un yeni oluşan sigara takıntısına gülmeden edemedi. "Kasma bu kadar," dedi, sakin ol dercesine. "Sen bir sigara kokusuna bu kadar dikkat ederken, bu kız da senin hassasiyetlerin hakkında bu kadar dikkatli mi merak etmiyor değilim, bazen..."
"Fazla merak," dedi çiğ bir gülümsemeyle Muhammed Yusuf. "Sağlığa zararlıdır Ferman ağabey." Muhammed Yusuf ne yapıyorsa kendi içinden geldiği için yapıyordu ve üstelik söz konusu sağlıktı. Aynı yastığa bir ömür baş koymak istediği kadının sağlığını düşünmesinden, dikkat etmesinden daha doğal ne vardı? Açelya iyi olmazsa, Açelya'yı yakasına nasıl çiçek yapacaktı? "Bak bana," derken, afili duran heybetli benliğini işaret etti. Simsiyahtı her bir yanı. Saçı, kaşı, gözü yetmemiş gibi birde bedenini siyahlarla dolandırıp, kara bir elmasa dönüşü vermişti. "Sağlığa zararlı olan hiçbir şeye bulaşmıyorum..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ava Dilemin
Ficción Generalİki sevdalı bir yola baş koyunca; dağlar yerinden mi oynar yoksa o dağların altında ruhlar mı solar? Yazgısını yeniden yazanların hikayesi. Ps: Hikayede geçen kurum ve kuruluşların hiçbir gerçek kurum ve kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır. Hikaye içer...