*Mental olarak çok yorgunum... Dilerim sevdiğiniz bir bölüm olur. Haftaya ilk kitap finalinde görüşmek üzere. (Bir yerde cinsellik bildirimi var, takılacak olan lütfen atlayarak geçsin.) Sevgiler.
Bölüm Şarkısı : Aynur Doğan - Diyarbekir
Barış halka yakın sanki
Büyümesin artık düşmanlık
Kırılmasın anaların umutları
Açelya yeni hayatının ilk gününe uyandığında, uyandığı alanı da insanı da yadırgamayışının neticesinde şaşırdı. Oysaki en çok şaşırması gereken; Muhammed Yusuf'un sabah namazına kalkışına değil de, namazdan dönüşüne uyanışı olmalıydı. Sarındığı bedenin göğsüne yatağında yer edinmeye çalışan minik bir yavruymuş gibi daha da çok yerleşmeye çalıştığında gülümseyen nefes sesini işitmek, hatırında dahi kalmayan bir hissi peyda etti iç benliğine. "Bence," diye mırıldandı tatlı bir mayhoşlukla. Tenine değen bir çarşaf hissetmemesi, vücudunu salt bir rahatsızlıkla donattı. "Kıyafetlerimle yatağa sokulmamalıydım..." Konuşmasına kısa bir uykudan arınma esnemesi karıştı ama yine de çocukluk travmasını aktarmadan edemedi. "Annem görse çok kızar..."
Muhammed Yusuf'un Açelya kıpraşmaya başladığından beri var olan nefesli gülümsemesi, minik bir kıkırtıya dönüştü. Namaz vakti için uyandığında, Açelya'nın uyanmayışı bir nebze içini burkmuştu ama bu Açelya'nın uyanışıyla kısa sürmüştü. "Soyalım seni o zaman," diyerek neden soyulmadığını sorgulayan karısının pantolon düğmesini usulca açtı. Açelya'nın mavileri gün ışığına kavuşsun istiyor ama bir yandan da sınırsız ilgiyi üzerinde arsızca hissetmek istediği için mayhoşluğa sığınıyordu. Muhammed Yusuf üst bedenini yatak içerisinde doğrulttuğunda göğsünde yatan Açelya'nın benliği de kendisiyle doğrulmuş oldu. Ateşli bir çocuğun üstü başı arındırılıyormuş gibi üstü çıkarıldığında titredi Açelya ve peşi sıra gerisin geriye yatağa girsin istedi ama sırtından desteklenmek suretiyle tutuldu. Mavilerinin merakla aralanışına kadar sutyen kopçası aralandı. İki iç çekiş birbirini ezercesine karşısındaki ruha salındı. Açelya özenle üstü çıkarılan çocuk formunda kalmaya devam ederken, sutyeni de benliğinden ayrıldı. Peşi sıra da çocuk formu ruhundan...
Bir kıvılcım tek bir nefesin harına bakıyordu, tüm evrenlerde. Harlı nefesi başka bir har takip ediyor ve yangını büyütüyordu. Doyumsuzluktan değil, aşkın inanılmaz çekiciliğinin bir vücuda yansıyışından...
Açelya için uyku anında hareket kısıtlayıcı olan kot pantolon, arzu ettiği bedenin kucağına tırmanmak için en rahat giysi formuna geçiverdi. Ciğerlerine ulaşan sevdiğinin nefesi, tüm tıkanık nefeslerinin hem sebebi hem de şifasıydı. Yirmi yılı aşkındır aldığı hastalıklı nefeslerini şifalandırmak istemesinden daha doğal ne vardı?
Odanın değişen sıcaklık dengesi her iki benliği de çıplaklığa davet ederken, daimi giysisi beyaz bir ten olan Açelya'nın sırtındaki morlukları huzuruna kabul etmiş deri sıyrıkları, Muhammed Yusuf'un duraksamasına neden oldu. "Ov," diye bir nida döküldüğünde dudaklarından, parmak uçlarını gezdirdiği teni bilinçsizce yangının ortasına sürüklemeye devam ediyordu. "Haklısın seni geceden soyup, sırtına merhem sürmeliymişim..."
Açelya başta ne işittiğini anlayamasa da gözlerine birden şaşkınlık yüklendi. Muhammed Yusuf tarafından alışkanlık haline getirilecek reddedilme durumu, en ürktüğü duygu durumuydu. "Bunu sonra tartışabilir miyiz?" dedi ama sesi kayıp bir tınının insanlık tarafından ilk kez duyulması gibi çıktı. Kemikli ve narin elleri, Muhammed Yusuf'un boynu ve çıplak omuzları arasında gelip gitmekteydi. Açelya'nın girdiği yoldan dönmeye hiç niyeti olmadığı için ellerini arzu deryasında yüzdüğü tenden hiç çekmeden, asi siyah saç tutamlarının ense kısmına doğru sürüdü. Saçından çekilmek suretiyle başı geri doğru çekilen Muhammed Yusuf'un yüzünde gergin bir gülümseme oluştu. Açelya'nın katıksız, salt bir haz duyduğu en belirgin durum, karşısındaki yüzde gördüğü haz belirtisiydi. Muhammed Yusuf'u benliğinden kendisi uzaklaştırmıyormuş gibi, uzaklaştığı yüze doğru eğildiğinde ince dudaklarında şuh bir tebessüm vardı. "Ben üstte kalırım," dedi memnuniyet duyacağını belirtircesine. Alt dudağını içerden dişlerken, Muhammed Yusuf'un boynuna mı kapansın yoksa dudaklarında mı soluklansın düşlemekteydi. "Rövanş dediğin böyle alınır..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ava Dilemin
General Fictionİki sevdalı bir yola baş koyunca; dağlar yerinden mi oynar yoksa o dağların altında ruhlar mı solar? Yazgısını yeniden yazanların hikayesi. Ps: Hikayede geçen kurum ve kuruluşların hiçbir gerçek kurum ve kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır. Hikaye içer...