Merhaba arkadaşlar, eksik gedik varsa affola ama daha fazla saat geç olmadan okuyun istedim. Malum Ramazan ve bende, neye yetişeceğini şaşırmış bir insan tanesiyim (mutfakla bakışıyoruz şuvan :D ) neyse, sizlerde pasajlarda yorumlarınızı emoji de olsa eksik etmezseniz ve yıldızlarınızı parlatmayı atlamazsanız, müteşekkir olurum. Sevgiler.
Açelya, işittiğine inanamadı. Bir insanın, uçkuru için kardeşini pazarlaması, evet, evet, kardeşini pazarlamasını aklı almadı. "Anlamadım," dediğinde, her bir ses teli titreşmekteydi. "Morîcan bunu kabul mu etmiş? Daha doğrusu," dedi ve sorgulayan gözleri Muhammed Yusuf'a döndü ama ne dönmek! Biliyor musun diye avaz avaz bağırıyordu mavileri. "Siz bunu neye dayanarak kabul ettiniz?"
Çirûsk Hanımın elleri, yine sarındı Açelya'nın bir harita gibi yolları belirgin olan ellerine. Açelya'nın mavileri, ellerine sarınan kadına döndü. "Yeni öğrendik," dedi, günah çıkarırcasına. "Muhammed'imin onayı vardık sanırdık ama Mehmet gizlemiş."
Açelya tam da, tüm Amed'in tükürükler eşliğinde kınama töreni yapacağı bir andaydı. Muhammed Yusuf, böyle bir şeyi nasıl onaylardı? Bir kez daha mavileri sorgularcasına kara parçası bildiklerine uğradı ama o kara parçalarında, zerre bir tereddüt yakalayamadı. "Yokmuş haberin," diyerek, Pîremêrd Karabağ hiç habersiz aldı Muhammed Yusuf'u Açelya'nın gönlünde kurulan idam sehpasından. "Tahtı sana verdim, karışmayayım dedim amma..."
İnsan en çok sevdiğine, bildiği zannettiğine yakıştıramazdı kötü davranışları. Muhammed Yusuf için ağabeyi Mehmet Emin, bildiği, sevdiği, saydığı bir bireydi ama kuma; zaten midesini bulandıran bir olayken, bir berdele, üstelik haklı durumdayken girmiş olmaları, ağabeyini hiç tanıyamadığını kendisine hissettirdi.
"Konağa dön," dedi Pîremêrd Karabağ, buyruk verircesine. "Bahoz'un sana ihtiyacı vardır."
Muhammed Yusuf çok yükselecek bir andayken, ensesinde bir nefes, peşi sırada bir çift dudak hissedince duraksadı. Bağırsa, tepesine kendi elleriyle çıkardığını ürkütecekti ilk, yüreği almadı. "Dönerim," dedi ama yüreği çağıldadı da çağıldadı. "Ama değiştirebileceğim bir şey var mıdır ki?"
Sorduğu sorunun cevabını biliyordu Muhammed Yusuf. Dilzar'ın o eve, sadece bir damızlık olarak getirildiğini bildiği gibi. Mehmet Emin kendi elleriyle tutup getirmişken, el sürmeyecek miydi? Neyden kimi döndürebilirdi, dış kapının dış mandalı olarak? Çiftlik evinde, Açelya'yı bir Zembîlfıroş'un bir de üstüne kimseyi bindirmeyen Hatun'un üzerinde izleme seyrine kapılıp, günleri geceleri, haftaları hiç etmişken, zamanı nasıl geri alıp da bir şeyleri döndürebilirdi?
Pîremêrd Karabağ'ın başı usulca iki yana sallandığında, Açelya oturduğu yerde put kesildi. "Ben," dedi o arada Pîremêrd Karabağ ağırca. Söylediklerinden ve söyleyeceklerinden sanki o da memnun değil gibiydi. "Buraya Bahoz'un yanında ol, sana," dedi ve duraksayarak Açelya'ya mıhladı yorgun karalarını. "Ve konağın hanımı ilan ettiği hanımına ihtiyacı var demeye geldim."
Açelya, sana söylüyorum kızım sen anla gelinim hesabı kendisine iletileni anladığında ağırca yutkunmak zorunda kaldı. Konağa karşı bir ilgisi, bir özlemi yoktu ve açıkçası söylemek gerekirse, çiftlik evine geçtiklerinden beri Muhammed Yusuf ve Mehmetcan ile birlikte, kendilerine ait kuralları olan bir aileye dönüşebilmişlerdi. Açelya en başta, ev içerisinde özgürce istediği şekilde dolanabiliyordu. Mehmetcan ile Muhammed Yusuf bir şeylerle uğraşırken, hiç izlemediği televizyon karşısında öylece uzanabiliyor, telefonu çaldığında konuşmak adına uygun yer aramıyordu. Ev üstüne ev kurulamadığını, baba evine geri döndüğünde deneyimlemişti ilk Açelya. İkinci deneyimi Karabağ konağına nasip olmuştu. Nasıl ki Erguvan ailesinin benliğine olan ihtiyacını görmezden gelemediyse vaktinde, şimdi Bahoz Ağanın ihtiyacını da görmezden gelemeyeceğini çok iyi biliyordu ama bildiği içini rahatlatmıyor, aksine kara kara düşünmesine sebep oluyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ava Dilemin
General Fictionİki sevdalı bir yola baş koyunca; dağlar yerinden mi oynar yoksa o dağların altında ruhlar mı solar? Yazgısını yeniden yazanların hikayesi. Ps: Hikayede geçen kurum ve kuruluşların hiçbir gerçek kurum ve kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır. Hikaye içer...