15. Bölüm

9.5K 722 173
                                    

Bölüm şarkıları
1) Aynur- Rewend (Göçebe) Medyada ve evet kendisine aşığım

Genç kızların öpücükleri
Baba yurdunda emanet durur derler

2) Mirady - Delal I Delal

Yüreğim derdinle her zaman efkarlıdır
Yastığım taştan, döşeğim zemindir
Suçum o ki seni çok sevmişim
O sevgidendir ki yüreğim kanar

3) Ceren Gündoğdu

Onu bana yaz
Beni de ona
Tanrım, bize bir şans ver
Yüzünü kara çıkarmayacağıma inan
Beni lütfen, kırma.

Nazan gözünün önünde yaşanan manzaraya katlanamaz hale gelince, gidip Açelya'yı Muhammed Yusuf'un kollarından almak yerine eve girip kapıyı hiddetle çarpmayı seçti. Evin içerisinde birden peyda olan gürültüyle neye uğradığını şaşırsan Firdevs "Ne oluyor?" diye çığırdı, mutfaktan.

"Ne olacak!" diye bağırdı Nazan, hiç çekincesiz. Dağa taşa küfreden adımları mutfağa vardı ve kapı eşiğinde durdu. Firdevs ev yazmasını başına gelişi güzel atmış, bulaşık toplamaktaydı. Bu gece bulaşık sırası ondaydı. "Biz kendisi için endişeleneduralım, Açelya Hanım dışarıda ağasıyla aşk yaşasın!"

Firdevs "Ne?" diyerek tepkime verirken, önündeki leğene elindeki su bardağı hoyratça yuvarlanıp köpüklere karıştı. "Ne diyorsun yine Nazan?"

Lojmanın dış kapısının açılma sesiyle Nazan kendi nefesini tüketmekten vazgeçip, "Geldi nasılsa, anlatır şimdi," demeyi tercih etti.

Açelya lojmana girdi ama kızların yanına geçmeden önce içindeki her şeyi ılık bir duşun altında sindirmeyi tercih etti. Duştan çıktığında ise berrak olmasını beklediği zihni oldukça bulanıktı. Muhammed Yusuf için endişelendiğinin, onu etrafında görmek istediğinin farkındaydı ama vakitsiz açan bir çiçek olup sonrasından dona gark etmekten de ödü kopmaktaydı. Bu sebepten ötürü adımlarını temkinli atmak istiyordu ama bulunduğu ilde böyle bir şeyin mümkün olmadığını da bizzat Nûcan ile tecrübe edinmişti. Ateşe sürüklediği bir kendisi olsa kalbine sonsuz bir teslimiyet sunabilecekken, işin içine oğlunun hayatı da girdiği için korkusuzca adımlar atamamaktaydı. Daha kızlarla çarpışmak adına odasından çıkamadan eli telefonuna uzandı ve cesaret kaynağı olan ailesini hiç düşünmeden aradı.

Gecenin bir vakti çalan telefon, uzak diyarlarda canlarınız varsa herkes için iç titreten bir olaydı. Hem biricik torunlarının babalarında oluşu, hem de biricik kızlarının bir türkü tutturup diyar diyar geziyor oluşu Mustafa ve Süreyya Erguvan çiftinin, korkuyla telefonu açmalarına neden oldu. Korkuları yersiz çıksa da, telefonun ucandan "Annecim, babacım," diye şakımaya çalışan kızları Açelya, pek bir titreşmekteydi.

"Allah canını almasın kızım," dedi Süreyya Hanım hiç düşünmeden, sahici bir dilekle. "Gece gece birine bir şey oldu sandık."

Açelya kimseye bir şey olduğu için aramamıştı ama o an telefonda konuşmayı uygun görseydi şayet, kalbine bir şeyler olduğunu söylerdi ahizeden konuşan annesine. "Yok," dedi söyleyemediği her şeyi içine atarak. "Hüzünler ve özlemler gece vurur ya insana, o yüzden aradım."

"Ho-ho-ho," diye bir tepkime geldi Mustafa Beyden Noel babaymışçasına. Açelya göremese de babasının göbeğini tuta tuta güldüğünü tahmin edebildi. "Ana kucağı ile baba ocağından ayrılan genç kadının hüzün dolu özlem gecesine konuk olmuşuz hanım..." Açelya buruk bir tebessümle dinledi babasının serzenişini. "İlkbaharımız ayazla karşılaşmış..."

Ava DileminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin