Gel akıtma gönlümün yaşını
Öpecek bir yer bırak
Oy bana en yakın bana, bana en uzakBölüm şarkısı: Onur Akın - Çam Kolanyası (Sevdadır)
Açelya, Mehmetcan ile ettiği ruh doyuran kahvaltısının ardından, arama motorundan çıkardığı okul listesinden özel bir okulu seçmesi, tamamen çıkmazda olduğu içindi ama oğlunu tam gün bırakacağı bir devlet okulunun anaokulu da bulunmamaktaydı. Çalışma hayatına geri dönmek istiyorsa, önce Mehmetcan'ın yerini sağlamca yapmalıydı. Açelya'nın önderliğinde varılan ve gezilen okul Mehmetcan tarafından sevildiğinde, yeryüzündeki en mutlu insan tanesi Açelya'ydı. Ta ki; okul kapısında Zeynep ile karşılaşana kadar...
Nasıl ki Açelya ile Mehmetcan bir anne oğul olarak okuldan çıkıyorlarsa, Zeynep ile Berfin de anne kız olarak anaokulundan çıkıyordular. Ama Açelya için akıllara oturmayan şeyler vardı. Zeynep, Diyarbakır'da ne arıyordu?
Açelya her ne kadar gülen yüzlü bir insansa, bir o kadar da mesafeli bir insandı. Çünkü gereksiz insan kalabalığının bir faydasını hiç görmemişti. Bundan sebep, elinden tuttuğu Mehmetcan ile birlikte yönünü okuldan dışarı çevirdiğinde, aklında tek olan ellerine verilen kırtasiye listesini tamamlayıp, gelecek gün Mehmetcan'ı okula başlatmış olmaktı. Çünkü çocuk dediğin okula bıraktığın gibi ardını dönüp gidilemiyordu ve oryantasyon süreci, herkes için mühim olsa da, Mehmetcan gibi tüm dünyası annesi olan çocuklar adına daha da mühimdi.
Açelya ile Mehmetcan okul dışına çıktığında, Zeynep'in adımları elinde tuttuğu küçük Berfin'e rağmen hız kazandı. "Eee pardon?" diye bir sesleniş döküldü dilinden. Açelya o seslenişin kendisine olmamasını dilese bile dönüp ardına baktı insanlıktan ama görünen köy kılavuzda istemiyordu. Zeynep kendisine doğru yürümüyor, resmen koşuyordu. Açelya'nın kendisinden taraf dönüp, beklediğini görünce sesli bir soluk verdi Zeynep. Aralarındaki mesafe bir iki metre kadar kaldığında, "Açelya'ydı değil mi?" dedi.
Açelya'nın kaşları istemsizce çatılırken, Mehmetcan'a kaçamak bir bakış attı. Elini tuttuğu oğlu da en az kendisi kadar şaşkındı. "Buyurun," dedi o arada Açelya, mesafesini koruyarak. "Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Nasılsın?" dedi Zeynep, kendisine koyulan mesafeyi görmezden gelmeyi seçerek. Yüzü de fazlasıyla güleçti ve Açelya'yı yüzündeki tebessüm bile tedirgin etmekteydi. O arada Zeynep'in bakışları artlarında kalan okula döndü. "Sizde mi buraya kayıt oldunuz?" O an kayıt olacak olmalarına rağmen Açelya için silinmişken listeden beğendikleri okul, Zeynep hunharca devam etti. Berfin'in tuttuğu elini hafifçe havalandırarak, "Bizde burayı seçtik," dedi keyifli bir tınıyla. "Ben çalışacağım, Melek de kreşinde olacak..."
"Siz?" dedi Açelya ama sesi artık inanamama eşiğini bile aşmıştı.
Zeynep olduğu yerde usulca çömelerek, "Merhaba," dedi Mehmetcan'a hitaben. Açelya'nın kaçamak bakışları bir kez daha oğluna uğradı. "Ben Zeynep, bu da kızım Berfin," diyerek, bir güzel kendini ve kızını tanıttı. "Senin ismin ne? Kaç yaşındasın? Berfin de burada kreşe gidecek, belki aynı sınıfta olursunuz."
"Altı," dedi hızlıca Mehmetcan, henüz altı yaşına girmemiş olsa dahi.
"Ya," dedi Zeynep, usulca. "Berfin de, dört yaşında." Ardından iletişim kurmak için her türlü yolu deneyen gözleri Açelya'ya döndü. "Bende burada, pedagog olarak bulunacağım..."
Açelya'nın içi bambaşka bir soru girdabına savrulurken, "Hayırlısı olsun," dedi dili. Pek tabi, Diyarbakır'da ne aradığını da sorabilirdi ama nasıl ki kendisinin Diyarbakır'a gelesi tutmuşsa, Zeynep'in de tutmuştur belki diye sorgulama haddini kendinde bulamadı. Tam da o anda, telefonu çaldı Açelya'nın ve ekranda gördüğü isim ilk kez kendisini duraksattı. Oysaki çok değil, bir hafta önce Muhammed Yusuf'tan gelen bir arama, bir mesaj ayaklarını yerden kesiyordu ama şimdi Muhammed Yusuf'un kendisini herhangi bir şey olmadan aramayacağını düşünüyordu. Ekrana fazlaca baktığını, Zeynep'in ayaklandığını fark etmesiyle ancak idrak edebildi Açelya. Telefonu açarken, yüzündeki tüm renk çoktan çekilmişti ve Zeynep'te bunu kaçırmayacak kadar cingöz biriydi. "Efendim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ava Dilemin
General Fictionİki sevdalı bir yola baş koyunca; dağlar yerinden mi oynar yoksa o dağların altında ruhlar mı solar? Yazgısını yeniden yazanların hikayesi. Ps: Hikayede geçen kurum ve kuruluşların hiçbir gerçek kurum ve kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır. Hikaye içer...