38. Bölüm

3.4K 412 90
                                    

Her sevenin yarası var
Benimkisi niye ağır
Ben yarime diyemedim
Dedim yardır belki acır
Ben yarime kıyamadım
Dedim yardır belki acır

Bölüm Şarkısı : Hecê Herdem - Neden Gülüm

Muhammed Yusuf ah ile sınanacağını zannederken dua işitince babasından, kucağındaki Mehmetcan ile duraksayarak atasına bakma ihtiyacı hissetti. Evet, bir evlat sahibi değildi ve kuracağı tüm laflar, bol keseden olurdu ama kucağındaki minik benliği evladıymışçasına seviyordu. Adının Muhammed Yusuf olduğuna ne kadar eminse, bir evladı olsa da ancak bu kadar sevebileceğini hissediyordu ve ne kucağındaki evlat saydığından, ne de o evladı ona ulaştıran kadından vazgeçesi vardı. Yalpalamıştı, kabuldü. O da bir insandı ve korkmaktaydı. Açelya'nın kendisini terk etmesinden öyle korkmuş ve sebebiyet verdiklerinden öyle bir utanmıştı ki, panikleyip, hata üstüne hata karalamıştı sınav kâğıdında. "Ben," dedi sesli bir soluk alarak. "Oğlumu yatırdıktan sonra..." İrice eli, Mehmetcan'ın sırtında dolanırken bile terini kontrol etmekteydi ve bu bilinçli yaptığı bir eylem değildi ama Bahoz Ağa, daha o an biliyordu büyük oğlunun aksine, Muhammed Yusuf'un kendisinden de iyi bir baba olacağını. "Karımı alıp yemeğe ineceğim baba. Lütfen, bizimle aynı sofraya oturmak istemeyenler, yemeği zehretmek yerine biz gelene kadar sofrayı terk etsinler..."

Bahoz Ağa, haydi dercesine el savururken, "Kimin sofrasında, kimin ekmeğini kime zehretmeye çalıştığınızı bir anlasam!" dedi hoyratça ve kendisi de merdivenleri adımlamaya başladı. "De haydi! Sabaha kadar sizi bekleyecek değiliz! Açlıktan uzadı insanlar!"

Muhammed Yusuf babasından işitmek istediği güveni duyunca, adımlarını hızlandırdı. Kucağındaki Mehmetcan ile merdivenleri tırmandığında, Mehmetcan'ı Açelya'ya taşıtmamakla doğru bir karar aldığını da anladı. Mehmetcan'ı, üstünü soymadan yatağına yatırdı ama bu ayrıntıyı muhakkak Açelya'ya soracaktı. Öğrenmesi gerekiyordu Mehmetcan ile ilgili her şeyi. Mesela uyumadan önce sıradan bir pijama takımı mı giyiyordu, yoksa uyku tulumumu? Uyku öncesi tuvalete götürülmeli miydi yoksa uyku arasında da olsa, odasına gelinip tuvalete kaldırılması mı gerekmekteydi? Hepsi ama hepsi oldukça önemli ayrıntılardı ve Muhammed Yusuf, Ergin'in aksine tüm bunların hepsini bilmeliydi...

Mehmetcan'ın odasından çıktıktan sonra yatak odaları hemen bir yan oda olmasına rağmen, peş peşe üç nefes almak zorunda kaldı cesaretini toplamak adına. En sonunda oda kapısını araladığı gibi "Benim," dedi, Açelya'yı panikletmemek için. Odalarının kapısını kendilerinden başka kimsenin çalmadan açamayacağını defalarca söylemişti Muhammed Yusuf ama Açelya'nın geçirdikleri son bir haftada özenle yanında üst değiştirmekten kaçındığını da fark ettiğinden, 'Benim,' diye belirtme ihtiyacı hissetmişti. Ardındaki kapıyı örtüp, oda içerisine adımladığı gibi tahmin ettiği gibi Açelya'yı elinde eşyalarıyla buldu. Yüzünden bir tebessüm geçti Muhammed Yusuf'un ama bunun mutlulukla ilgisi olduğunu kimse söyleyemezdi. "Üzerini mi değiştireceksin?" dedi ağırca yutkunarak. Peşi sıra, elini kolunu nereye koyacağını bilemedi. "Ben, yatırdım Mehmetcan'ı ama sana sormadan üstünü çıkarmak istemedim."

"Duş alacağım," dedi Açelya, buzdan daha soğuk bir tonda. Sesi de yakıyordu bir buz gibi ama tek odağı kafasını soğuk bir suya sokup, düşüncelerini toplamaktı. "Sen inebilirsin yemeğe, ben yemeyeceğim."

Açelya banyoya doğru adımlamak istediği an, Muhammed Yusuf tarafından yolu kesildi. Mavi gözlerinin perçinlediği yüzünde alayvari bir tavır belirdi, hayırdır dercesine baş savurdu. Biri içeride biri dışarıda mahpusluk çekercesine günler geçiriyorlardı kaç zamandır ve şimdi tam da Zeynep'in gelmesi üzerine kendisine atılan hiçbir adım, samimi gelmiyordu Açelya'ya.

Ava DileminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin