Bölüm Şarkıları: Rojda - Xeriba Beyani
Gerill Yusuf - Xeribe Limin (Medyada)
Silbus U Tari - CimaGarip, sen ve beniz
Kapı önlerinde oturmuşuz
Yol ağzındayım
Kimse bilmez, ben nereliyimAçelya malum özür dileme faslının ardından hastaneden çıkmış ve yola çıktığı yarenleri ile birlikte köy okulunu onarma projesine devam etmekteydi. Nazan ve Firdevs her ne kadar kendisine dinlenmesi adına karşı çıksa da, ne onarılacak tek köyün okulu burasıydı ne de burada uzun müddetçe kalabilirlerdi. Bu sebepten ötürü kendilerine verilen çizelgeye uymak ve ellerindeki projeyi en hızlı şekilde teslim ettikten sonra yollarına koyulmakla yükümlüydüler. Kaldı ki burada okulun yanına, köy okulunda görev yapan öğretmenlerinde kaldığı tek katlı köy evlerinden oluşan lojmanı da onarmaları gerekmekteydi.
Bir okulu onarmak sadece dış ve iç cephe tadilatlarıyla bitmezken, okulun içerisine gerekli materyallerinde tedarikini beklemek durumundaydılar. Her ne kadar yavaş ilerliyormuş gibi gözükseler de önce karakolluk ardından hastanelik oldukları günün üzerinden tam bir hafta geçmişti ve bu bir hafta boyunca kendilerini tetikleyecek herhangi birilerine denk gelmezken, köy muhtarı da ilk geldikleri günün aksine tüm ihtiyaçlarını özenle gidermekteydi. Açelya pek tabi buna kendi yaşadıklarının da sebep olduğunu tahmin edebiliyordu ama bir özür faslının ne devamını, ne de ayrıcalığını istemediğinden Muhammed Yusuf'un gerçekleştirdiği bu düzeni zihninde kabul etmiyor, hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatına devam ediyordu.
Açelya hayatına devam ederken, Bahoz Ağanın verdiği buyruk sonrası, Karabağ konağının kadınları da atağa geçmişti. Köye Açelya ile ilgili haber salınmış ve herkesin Açelya'ya düşmanca davranışlar sergilenmesi adına uyarılar geçilmişti. Muhtar Hamza bu buyruğa uymuyorsa, Bahoz Ağadan bir uyarıyı henüz almadığı için Muhammed Ağasının buyruğunu dinlediğindendi. Hoş zaten kadın işine karışmak istediği de pek söylenemezdi. Karabağ konağının kadınları köye kimin gideceğine bir türlü karar veremezken, bu konuda gönüllü Nûcan olmuştu. Nûcan, konağın diğer kadınlarına göre daha fazla sivri dilli ve deyim yerindeyse cazgır olduğu için başta Bahoz Ağa olmak üzere herkesten onay almıştı ama Nûcan'ın amacı farklıydı. Sadece farklı olan amacından kimsenin haberi olmamaktaydı.
Nûcan, Çambeki köyüne alelade bir insan gibi vardığında sevdalısı Huner Mehdîxan ile bulaşacağı anın bir an önce gelmesi ve yakalanmaması için içerisinden bir dizi dualar sıralamaktaydı. Pek tabi, buluşmaya gitmeden önce ailesinin kendisine verdiği görevi de layıkıyla yerine getirebilirse bir nebze vicdanı daha rahat olacaktı. Olurda Huner ile buluşma işi eline yüzüne bulaşırsa, çok sevdiği ailesinin kapısından bir daha kolay kolay giremeyeceğini bilmekteydi. Çünkü Mehdîxan aşireti ile Karabağ aşiretinin pek birbirlerini sevdikleri söylenemezdi ama sevda da kime düşeceğini yetkin insanlara sormadığından Nûcan ve Huner birbirine düşen gönüllerini engelleyememişti.
Nûcan yüzünü örttüğü eşarbıyla bir yabancı gibi köy okuluna vardığında, okuldan çıkıp nereye gittiğini bilemediği Açelya'yı gördü. O malum gece yaşandığında kardeşi Hasan Ali'nin arabasına atlayıp, karakola gitmesi tek şansıydı çünkü Açelya'yı başka türlü tanıyamazdı. Ev halkı da, biraz buna güvenerek Nûcan'ı Çambeki'ye salmıştı. Nûcan, Açelya'yı yakalayacak, önce insan gibi meramını anlatacak, bu topraklarda ona yer olmadığını söyleyecekti. Açelya anlayıp, gelecek haftaya kadar göç ederse tüm sorunlar hallolmuş olacaktı ama Açelya kabul etmezse, köyden Berivan Sultan'a uğrayıp, Açelya'yı bir namussuzluk iftirasıyla daha şanladırmasını isteyecekti. Açelya tüm köy halkı tarafından taşlanınca ister istemez zaten bu köyden de, Diyarbakır'dan da kaçarcasına kendisi gidecekti. Nûcan yine de tüm bunlar yaşanmasın, Açelya güzellikle kendiliğinden gitsin istiyordu. Göz hapsine aldığı Açelya'yı köyün çıkışına doğru takip ederken "Kabul etmezse de," dedi sesli bir nefes eşliğinde. "Yakalanırsan, sen zaten burada değil, kendi canının derdinde olacaksın Nûcan. Yeter ki, Huner gelmeden hallet şu kadının işini!" Hızlı adımlarıyla Açelya ile arasında iki metre mesafeden az kalmasını sağlayınca "Bacım!" dedi, yardım istermiş gibi. "Bir bak hele!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ava Dilemin
General Fictionİki sevdalı bir yola baş koyunca; dağlar yerinden mi oynar yoksa o dağların altında ruhlar mı solar? Yazgısını yeniden yazanların hikayesi. Ps: Hikayede geçen kurum ve kuruluşların hiçbir gerçek kurum ve kuruluşla ilgisi bulunmamaktadır. Hikaye içer...