Bu sefer Blood&Dragon'a girerken o kadar gergin değildim. Otobüsten inip birkaç sokağı geçtikten sonra kendimi hazırlamaya falan çalışmadan direkt girdim içeriye. Masanın arkasında duran kızla göz göze geldik direkt. Yanında uzun boylu iri biri vardı. Omuzlarına kadar gelen saçlarına, kaşındaki piercinge ve üstündeki kolsuz siyah tişört sayesinde tamamını görebildiğim ful dövmeli kollarına baktım tek tek.
Filmlerden fırlamış gibiydi.
"Buyurun?" dedi kız direkt. Sanırım hatırlamamıştı beni. Çok garip değildi. Buraya iki kere gelmiştim ve ikisinde de formalıydım. Ayrıca buraya günde kim bilir kaç kişi geliyordu. Bir pazartesi günü öğleden sonra gelen kızı tanımaması normaldi.
"Merhaba. Ben şey...Toprak için gelmiştim." dedim.
"Randevunuza bakayım..."
"Hayır öyle değil. İş içindi." dedim hızlıca. Aynı konuşmayı tekrarlıyorduk resmen.
"İş derken?" dedi yanda dikilen adam.
"Çizim satacaktım da ben..."
"Hazan sen misin?" dedi direkt. Şaşırdım bir an. O beni nereden tanıyordu ki? Burada mı çalışıyordu?
"Evet?"
"Tamam ben hallederim Beyza sen takıl. Gel sen ayakta kalma." dedi adam son cümlede tekrar bana dönüp masanın arkasından çıkarken. Bir yere ilerliyordu. Peşinden gittim. Üç numaralı kapının önünde durdu.
"Görkem ben. Burada çalışıyorum." dedi kapıyı açmadan hemen önce bana bakıp.
"Hazan. Memnun oldum." dedim. Burada çalışan tüm dövmeciler kendine ait bir yakışıklılıktaydı sanırım.
"Bende. Bu arada çizimlerine bakılınca senden liseli diye bahsettiklerinde emo bir şey sanmıştım seni." dedi ve açtı kapıyı. İçeride ayakta duran Toprak'ı gördüm. Kafasını evirince bizi gördü. Bir kızın önünde duruyordu. Kız da oturuyordu. Dövme yapıyor gibi durmuyordu çünkü etrafta hiç malzeme gözükmüyordu.
"Gelmişsin." dedi Toprak.
"Evet." diye mırıldandım. İçeri geçtik. Görkem kapıyı kapatırken "Ben hallederim siz konuşun." dedi Toprak'a. Toprak kıza baktı. Kız derin bir nefes aldı. Sonra masadaki iğneyi gördüm.
"Kısa zaten. Sen Hazan'ı bahçeye götür ben sözleşmeyi alıp gelirim." dedi Toprak. Görkem omuz silkince odada tam ilerlemeden tekrar çıkacağımızı anladım. Kapıyı açıp ilk ben çıktım. Bahçeyi ön taraf diye düşündüğümden oraya ilerledim.
"Dur oradan değil." dedi Görkem arkamdan.
"Bahçe?"
"Arka taraf. Biz çalışan taraf orada takılırız." dedi ve demin Beyza dediği kızın arkasındaki kapıyı gösterdi.
"Tamam." dedim. Görkem önden geçti. Kapıyı açınca önce kısa bir koridorla karşılaştım. Bir tarafı mutfak tezgahıydı. Aşırı dar bir yerdi. Ufak da bir buzdolabı vardı.
"Bira?" dedi.
"Hayır, teşekkür ederim."
"Reşit missin sen?" dedi. Kafamı salladım.
"Kola falan vereyim o zaman bir şeyler iç."
"Su yeter aslında." dedim. Dolaptan iki küçük şişe çıkarıp birini bana uzattı. Sonra kısa koridoru da geçtik ve diğer kapıyı da açtığında küçük bir bahçe ile karşılaştım. Yerler çimendi. Bir masa ufak mermer bir kısmın üstündeydi. Çevresinde de dört tane tabure vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...