Toprak'ın büyüdüğü, ortaokulu bitirip İstanbul'da lise kazandığı ev iki katlı bahçeli açık sarı renkli bir evdi. Büyük sürgülü bir kapısı vardı ve orası garaj yoluydu. İçeride bir araba vardı. o yüzden dış kısma park etmiştik ve evin içine girmeden önce durmuş evi inceliyordum.
"Evi yıkıp yerine apartman yapacak Karadenizli müteahhit gibi gözüküyorsun." dedi Toprak.
"Odan hangisi?" dedim onu umursamadan. Elini kaldırıp en sağdaki pencereyi gösterdi.
"Şu pencere."
"Balkon nerenin?"
"Annemle babamın." dedi. Kafamı salladım hafifçe.
"Güzel bir evin varmış." dedim.
"Yani...Teşekkür ederim." dedi.
"Mine ve Murat." dedim.
"Unutmazsın."
"Anne ve babana yanlışlıkla şey dersem beni düzeltmek zorundasın."
"Demeyeceksin."
"Mine Hanım mı demem lazım?"
"First lady falan da diyebilirsin." dediğinde koluna vurdum.
"Çok komik."
"Bu gerginliği senin yaşaman çok hoşuma gidiyor şu an. Hep ben Canan teyze yüzünden kafayı yiyordum."
"Bir de aşk öldü derler." diye homurdandım. Sırıttı.
"Tamam. Hadi içeri girelim mi güzelim artık?" dedi. Elimde tuttuğum kutuyu daha sıkı kavradım. Benim zorumla bir tatlıcıda durmuştuk ve onun gelmesine izin vermeden ben girmiştim içeriye. Ne alacağımı bilemeyip en sonunda en güvenli seçenek olarak baklava seçmiştim. Elim boş gitmek istememiştim. Toprak ise buna aşırı eğlenmişti. Ayrıca da bize ilk gelirken boş geldiğini söylemişti. Ama umurumda değildi. Ta İstanbul'dan Muğla'ya gelmişsem kadının evine elim boş götüm yaş bir halde gitmeyecektim asla.
"Tamam. Girelim." dedim ve derin bir nefes aldım. Toprak sırıttı. Tam adım atacağım sırada birden durdurdu beni.
"Annemlerin yanında yapamayacağım için..." derken eğilip öptü beni. Kısa değildi. hatta bir tık fazla uzattı. En son çekilince uzanıp dudaklarımın kenarlarını da sildi.
"Tamamsın." dedi.
"Tamam." dedim. Toprak ilerleyip kapıyı açtı. İçeri geçip benim geçmemi bekledikten sonra "Yüksek ihtimalle bahçedelerdir. Hava sıcak evde yemezler bu havada." dedi. Kafamı salladım. Birkaç adım atıp sağa dönünce bahçenin ortasındaki masayı gördüm. Arkası dönük bir şekilde bir adam oturuyordu ve yanında bir de semaver vardı. o ara evin içinden çıkan kadını görünce nefesimi tuttum.
Çimen abla kesinlikle annesinin aynısıydı.
"Toprak?" dedi kadın bizi görünce. Adam da arkasını dönüp ayağa kalktı.
Tamam. Toprak da babasına benziyordu belli ki.
"Hoş geldiniz! Hiç de duymadık ya?" dedi kadın ve masaya elindeki tabağı bırakıp bize doğru geldi. Adam da arkasından gelirken "Geldik işte." dedi Toprak sadece. Annesi de babası da Toprak'a kısaca sarıldılar ve sonra ikisi de bana baktı.
İşte şimdi beş santimmişim de herkes dev gibiymiş gibi hissediyordum.
"Hazan'ı biliyorsunuz." dedi Toprak.
"Hiç bilmez olur muyuz?" derken bana doğru geldi annesi ve hızlıca sarıldı. Bende sarıldım hemen. O çekilince babası elini uzattı. Onunla da el sıkıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...