•ÖZEL BÖLÜM•

1.3K 73 36
                                    

İki sayısı ile özel bir derdim yoktu. Şanslı sayım değildi. Şanssız sayım veya uğursuz sayım da değildi. Doğum günüm ya da doğduğum ayda bulunmuyordu.

Toprak'la aramızda bir şeylerin tamamen başlaması iki ay kadar sürmüştü. Toprak'la sevgililiğimiz iki yıl kadar sürmüştü. ayrılığımız ise iki buçuk yıl sürmüştü. barıştıktan iki sene sonra bir zaman kapsülü kolyenin içindekilere bakarken evlenme teklifi almıştım. Tekliften iki ay sonra isteme olmuştu. İki sene sonrasında ise anca durumumu toparlayıp düzenli bir iş hayatı elde etmiştim ve şimdi iki sene sonra evleniyorduk.

Nişanla uğraşmamıştık. Yani en azından bir salon tutup tanıdıklarımızı çağırdığımız bir gece düzenlememiştik. Tanışma, isteme ve yüzük takmanın aynı gece gerçekleştiği günü nişan sayıyorduk ve sanırım bu da bizi iki senedir nişanlı yapıyordu.

Bu biraz benim suçumdu çünkü düzenli bir iş hayatını evlenmeden önce halledeceğim diye tutturmam yüzünden beklemiştik.

Ama en azından istediğim olmuştu. Bir şirkete girmiştim ve satış elemanıydım. Üniversite sürecinde öğrendiğim bütün o diller özgeçmişimi yeterince doldurunca uluslararası bir firmanın elemanı olmam daha rahat olmuştu. Müşterilerimin yüzde ellisini İtalyanlar kalan kısmını da Araplar ve Almanlar oluşturuyordu.

Yaş olarak en küçük bendim ama içinde bulunduğum ekip anlayışlı insanlardan oluşuyordu. Bir de sanırım beni pek rakipten saymıyorlardı ve yaşımdan dolayı çok umursamıyorlardı. Başlardan buna biraz üzülsem de sonradan işime geldiğini ve her halükârda maaşımın hesabıma yattığını fark edince ben de umursamamaya başlamıştım.

"Acaba ne yapıyorlardır şimdi?" dedim kendimi tutamadan. Pelin elinde tuttuğu içi votka dolu bardağı masaya koydu.

"Serhat'tan öğrendiğim kadarıyla en son Toprak'ı sarhoş etmeye çalışıyorlardı." dedi. Serhat hayatımıza gireli bir sene olmuştu. Pelin'in Çanakkale'de girdiği bir bankada tanıştığı ve son üç aydır evli olduğu kişiydi.

"Çok içmesi lazım ama onun. Öyle hemen sarhoş olmaz ki." dedim. Pelin omuz silkti.

"Nilay niye gelemedi hala?" dedi Ferda.

"Trafik." dedim. Ferda kafasını salladı.

Yarın düğünüm vardı. Sabah onda kuaföre gidecektik. Akşam altıya kadar sürecekti hazırlanma faslı. Sonra da akşam altıda İstanbul'un biraz dışında kalan bir yerde evlenecektik Toprak'la. Bu gece biraz bekarlığa veda gecesiydi ama çevremizde evli olmayan tek çift biz olduğumuzdan arkadaşlarımız ikimizi de öyle dışarılarda eğlenmeye götürmemişti. Erkekler Toprak'la haftanın beş günü beraber yaşadığımız eski evinde toplanırken biz kızlar da Ferda'nın bir daha dönmemeye yemin etmesine rağmen iş teklifi alınca kocası Miraç'ı da peşinden sürükleyerek getirdiği İstanbul'daki evindeydik.

Ferda tekrar İstanbul'daydı. Karşı yakada olması önemli değildi. her şeyim bu evdeydi zaten. Annem sabah gelecekti Hazal'la birlikte. Düğünü yapacağımız yer de kuaför de bu yakada olduğundan mantıklı gelen bu olmuştu.

Ferda ve Miraç evlenmişti. Okul bittiği sene falandı. İki ay sonra Ağustos'un ortasında birden nikah salonunda evlenmişlerdi Ankara'da. Düğün yapmamak için çok uğraşsalar da Miraç'ın Diyarbakırlı ailesi ve Ferda'nın gelenekçi ailesi buna izin vermeyip eylülde büyük bir düğün yapmıştı Diyarbakır'da. Biz de seve seve gitmiştik ve aşırı derecede eğlenmiştik.

Toprak'ın o gün çektiği halay aklına geldikçe halay fobisi tetikleniyordu. O yüzden bir ara düğünü Avrupai yapalım halay falan olmasın demişti ve bu annesi Mine teyze tarafından yirmi sekiz yaşındasın demem seni oklavayla karının yanında döverim tehdidiyle geri çevrilmişti.

DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin