Cuma gecesi annem geldiğinde benim aşırı uykum vardı. pek konuşmadık çünkü o da yorgundu. Sonraki gün yine Toprak'laydım ve yine konuşmadık. Zaten duymak istemiyordum da. Tankut'tan falan bahsetmesini duymaya meraklı olmadığımı herkes biliyordu bence artık.
Pazar günü de cumartesi günü de TPRK hala durağandı. Bu durum benim moralimi onlardan çok daha fazla bozuyordu. Ama bu sabah bir ara Toprak'ın oflayıp 'Kimse de mi gelmez anasını satayım?' dediğini duymuştum.
O da takıyordu.
Pazar akşama doğru geç kalırsam annemin diline düşerim korkusuna saat altıda eve gittim. Annem evde yokken biraz bir şeyler atıştırdım. Sonra da odamda takıldım. Saat sekiz buçuk gibi kapının açılma sesini duydum. Annem eve girdiği gibi odama doğru baktı.
"Selam."
"Selam." dedim hızlıca.
"Erkencisin." dedi.
"Sıkıldım eve geldim." dedim sadece. Annem derin bir nefes aldı ve kafasını salladı. Sonra da "Tatlı aldım mutfağa gel." dedi. Yerimden kalktım hızlıca. Annem kendi odasına ilerlerken vestiyerdeki küçük kutuyu aldım elime. İçinde soğuk baklava vardı.
Mutfağa geçip iki çatal aldım ve kutuyu ortaya koydum. Bir de su doldurdum ikimize de. Birkaç dakika sonra annem geldi. Oturdu. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.
"Bir şey mi oldu?" dedim merakla. Bana baktı. Kaşlarını kaldırdı. Sonra da "Hayır. Nereden çıkardın?" dedi. Böylece gerçekten bir şey olduğuna emin oldum. Nasıl bir şey olduğunu bilmesem de içimdeki kötü bir taraf bunu Tankut'la arasının bozulduğuna ve sonunda ayrıldıklarına yorup sevinç çığlıkları attı. Dışarıdan hiç belli etmedim tabii bunu.
"Suratın bir garip. Sanki tuvalete gitmen gerekiyor gibi gözüküyorsun." dedim. güldü birden. Sonra bir dilim baklava yedi. Sessiz kaldığından bende yorum yapmadım. Ama aşırı derecede içimde çığlıklar atan bir kısım vardı.
Eğer araları kötüyse bu ayrılık demekti ve ayrılık da bir daha babam yerine geçebilecek başka bir adamın asla olmaması demekti.
Bu da dünyanın en iyi şeyiydi.
"Tamam, pekâlâ...Sana bir şey anlatacağım." dedi birden. Çatalımı bıraktığım gibi ona baktım. İşte geliyordu. Kavga etmişlerdi kesin. Benden akıl almayacaktı biliyordum ama durumu anlatabilirdi. Bazen oda arkadaşım gibi olduğunu hissettiğim için böyle bir durum çok da garip gelmiyordu bana.
"Bana o adamla alakalı şeyler anlatmayacaksın değil mi?" dedim yine de. Ama lütfen anlatsındı. Lütfen aralarının nasıl bozulduğunu anlatsındı bana.
"Hazan bu biraz önemli ve...Önyargısız dinlemeni ayrıca da...Çok duygusal bakmadan mantıklı tepkiler vermeni bekliyorum tamam mı?" dedi. Elbette mantıklı tepkiler verecektim. O adamı hayatımızdan güzelce şutlamak dünyanın en mantıklı tepkisi olacaktı. Babam da rüyalarıma gelip benimle konuşmamayı sürdürmeyecekti böylece. Suçluluk bünyemi terk edecek ve mutlu rüyalar görecektim.
"Tamam." dedim sadece. Annem derin bir nefes aldı. Sonra birden ayağa kalktı.
"Anne?"
"Bekle." dedi ve çıktı mutfaktan. Bir dakika geçmeden geri geldi ama neden gittiğini de anlamamıştım.
Karşıma oturdu. Derin bir nefes aldı.
"Bir yıldan uzun süredir birlikteyiz Tankut'la." dedi. Buna sırf sonu için katlanabilirdim. O yüzden sorun etmedim kısa bir an için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...