Finaller ve peşinden bütünlemeler derken üniversitenin ilk dönemini kazasız belasız atlattığımda üniversite artık eskisi kadar korkunç bir yer gibi gelmiyordu.
Tamam hala inanılmaz bir şekilde stres ediciydi ama en azından artık korkunç değildi.
Sınav dönemlerinin ardından anlamadığım bir şekilde minik arkadaş grubum daha da minikleşmişti. Lisedeki gibi kavga gürültü olmada dümdüz artık birlikte oturmayı bırakmıştık. Başta garip gelse de çevremde kalanlar iyilerdi. En azından artık Nur hayatımda yoktu. oturup onunla ve yargılayıcı sesiyle baş etmek zorunda değildim.
Harun ve Nur bizden uzaklaşanlardı. Harun kendine başka erkek grubu yapmış Nur ise başka bir kızla samimileşmişti. Bir ara Nilay ile durup Soner ve Pelin'i izlemiştik ve o süreçte ikisinin birbirinden hoşlandığını anlamıştık. Belki aralarında bir şey bile var olabilirdi ama bize bir şey dememişlerdi.
Sınav dönemlerinde biz dördümüz kalmıştık. Daha iyi bir gruptuk artık. Nilay ve ben bir tık daha yakın olsak da Pelin'i dışlamış değildik. Soner ise daha çok bize ayak uyduruyordu.
Ara tatilde hepsi evlerine dönmüştü. Toprak hala çalışıyordu. Tankut geri geldiğinden beri annem bir süredir akşamları evde olmuyordu ve bu süreçte Toprak bize geliyordu ve onunla bizim evde takılıyorduk. Daha hiç anneme yakalanmamıştık ve yüksek ihtimalle de yakalanmazdık çünkü Tankut annemi eve gece on birden önce getirmiyordu.
En geç bir, en erken on bir.
Annem tanışma gecesinden sonra biraz daha rahat bırakmıştı beni. Hala Toprak'ta kalma iznim yoktu ama yine de bir tık daha rahattım.
Okul ocağın yirmi dokuzunda bitmişti ve on dokuz şubatta tekrar açılacaktı. Arada iki önemli gün vardı. birincisi on iki şubattı. Toprak'ın doğum günü. İkincisi ise elbette on dört şubattı.
On dört şubat deyince insanın aklına kendi sevgilisinden önce annesi ve sevgilisinin gelmesi de dünyanın en iğrenç şeyiydi.
Toprak'a bir doğum günü hediyesi alacaktım. Bunda kararlıydım. Sevgililer günü hediyesi de alacaktım. Bence güzel bir şeydi. Ercan'la bir kere sevgililer günü kutlamıştık ve onun bana aldığı kar küresini ayrıldıktan sonraki gün ona ait her şeyle birlikte atmıştım. Başka kızlarla takılabilmek için benden ayrılan biri için o kadar da büyük bir aşk acısı çekmemiştim zaten.
Hediye dışında kafamda bir fikir daha vardı ve bunu Ferda ile konuştuğumda kafayı yemişti sevinçten. Aslında sevinmesi de komikti. Sadece Ferda beni tanıyordu ve ben bunu öylesine yapmazdım biliyordu ve sevindiği kısım Toprak'la aramızın cidden iyi olmasıydı.
Dövme yaptıracaktım.
Toprak'a sürpriz olaraktı.
Çünkü niye olmasındı. Yani bilmiyorum dövme yaptıracaktım işte. Bundan emindim. Anneme söylememiştim. Söylesem kesinlikle hayır derdi ve onun görebileceği bir yere yaptırmayacağımdan sanırım ben banyodayken aniden dalmazsa görmezdi.
Bunu Ferda'ya ilk söylediğimde Toprak'ın Bulls'da yaptığı o iğrenç dövmelere atıp yaparak 'Hayırdır kasıklarına Toprak'ındır mı yazdıracaksın?' diye dalga geçmişti benimle. Bende 'Hayır götüme yazdıracağım.' demiştim. Aşırı eğlenmişti.
Ferda da bir hafta sonra gelecekti zaten. O yüzden ya yanımda olacaktı dövmeyi yaptırırken ya da yaptırdıktan hemen sonra görecekti.
Ama bir sorun vardı. Nereye yaptıracağım sorunu. Çünkü ne yaptıracağımı biliyordum. Çizmiştim. Aşırı orijinal değildi. Taslağı Pinterest gibi çoğu yerde olan bir dövmeye biraz yorum katmıştım o kadardı ama bunu herkes yapabilirdi. Zaten derdim orijinal olması değildi. Bir şekilde şu an uzun kollu giyindiğimizden Toprak'ın kollarında olan ve gözükmeyen dikenli telleri içeren bir şeyi benim de vücuduma kazımaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...