"Efendim?" diye açtı Toprak telefonu. Evin kapısını kapatırken "Eve girdim şimdi. Girince ara demiştin." dedim.
"İyi yapmışsın." dedi. Birkaç saniye başka bir şey demesini bekledim ama konuşmayınca derin bir nefes alıp "Siz neredesiniz?" dedim.
"Bursa'dan çıktık şimdi." dedi.
"İyi. Daha var sanırım?"
"Altı saat falan var." dedi.
"Çokmuş. Sen mi kullanıyorsun?"
"Yok. Daha değil."
"Anladım."
"İyi."
Derin bir nefes aldım.
"Toprak..."
"Ablam selam söylüyor. Hadi ben ararım seni gidince, görüşürüz."
"Görüşürüz." dedim sadece. Telefonu kapattı. Ofladım.
Dün gece Ferda'ya anlatmıştım. Ferda bu tepkinin az olduğunu söylemişti. Ama benim demek istediğim o değildi ve düzgünce konuşsak anlaşılmayacak bir şey yoktu ortada. Şansımıza o şehir dışındaydı ve bu yüzden de düzgünce konuşamazdık işte. Ayrıca başı kalabalıktı ve ben bunu mesajla konuşmak istemiyordum. Yine yanlış anlayabilirdi.
Ben evlenmeyi kafamda bir yere koyup üstüne hiç düşünmemiştim ama bu asla evlenmeyeceğim demek değildi. hem yaşım yirmi ikiydi ama böyle kalmayacaktı sonuçta. Yirmi üç yirmi dört olduğumda, bir işim olduğunda falan sırada kalan bu olacaktı. Gerçekleşecekti illaki ve Toprak'ın benden üç yaş büyük olduğu göz önüne alınırsa onun da düşünmesi çok normaldi. Ayrıca bir ilişkimiz vardı. batırıp tekrar düzelttiğim bu ilişkinin sonuçta sonunda evlilik düşünmüyorsan niye geri döndün adama o zaman diye sorarlardı.
Ki Ferda sormuştu ve ben ona da demiştim. Evlilik düşünmüyor değildim. Ama düşünüyor da değildim. Benim için bunun zamanına daha hiç yoksa iki sene vardı.
Dün gece Ferda'ya her şeyi anlatmıştım. Malum Toprak'tan uzun bir akıl alamadığım için ikinci seçeneğime geçmiştim. O da annemle alakalı Toprak'ın deidğinin aynısını demişti. Diğer meselelere daha çok önem vermişti. Özellikle en çok hamilelik durumunda verdiği tepkiyi övmüştü. Bu iyi bir şey demişti. İletişimi kesebilir, sana kızabilirdi bazı aptal erkekler gibi ama bir sürü şey demiş hiçbir zaman bana ne dememiş demişti. Başta sakin sorması da iyi demişti.
Ben bunlar üstüne düşünmemiştim. Annem hakkında da düşünmemiştim. Kardeş mevzusunu hele hiç düşünmemiştim. Tek düşündüğüm Toprak olmuştu. Ona gece bitti mi valiz diye mesaj atmıştım ve o da evet uyuyacağım iyi geceler deyip çıkmıştı sadece. Deminki telefon konuşmamızda kısaydı gayet.
Bundan hoşlanmamıştım. Toprak daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı. Tamam bir kere olmuştu. Ama o zaman sevgili bile değildik. Çok yeniydik ve birkaç gün benimle konuşmamıştı. Ta Blood&Dragon zamanlarıydı. Tankut'u ilk öğrendiğim günün gecesinden sonraki birkaç haftalık depresifliğimin üstüne tuz biber olmuştu. Ama o zaman her şeyin suçunu anneme atabiliyordum. Şimdi ise atamıyordum.
İçeriye doğru adımladım. Muzo'yu koltuğun üstünde buldum. İsmoş ise çok küçük olmasa da henüz koltuğa zıplayamıyordu. O yüzden yerde dolanıyordu.
"Nabersiniz?" dedim koltuğa otururken. İsmoş ayaklarımın dibine geldi. Muzo'dan daha cana yakındı. Bunu yavruluğuna bağlıyordum. Uzanıp onu kucağıma alırken dizlerimi kırıp kendime çektim.
"Biraz salaklıklar ettim." dedim. etrafa baktım. Evde ilk tek bulunuşum değildi ama akşamına Toprak'ın gelmeyeceğini bilmek hoşuma gitmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...