35.BÖLÜM:AÇILIŞ VE MAVİ ÇERÇEVE

1.5K 105 21
                                    

!Bu bölüm (çok detaylı ve uzun olmasa da) +18 ögeler barındırır!

*

Nisan ayı içerisinde önce Görkem kendi işinden ayrıldı. Bütün her şeye koşturduğu sırada genelde beraberdik. Ben okuldan sonra çıkıyordum ve yanına gidiyordum. Sonra hiç anlamasam da bir dövme stüdyosu için gereken şeylerin alışverişini yapıyorduk.

Sonra Toprak dayanamadı ve o da çıktı işten. Hem garsonluk yapıp hem de salonun açılışı ile ilgilenemeyeceğini fark etmişti. Bir de benimle olmak istemişti. Görkem de bu süreçte yanımızda gelse de bir yerden sonra yanımda sürekli cıvıl cıvıl olmanızdan nefret ediyorum deyip alışverişlere gelmeyi de bırakmıştı.

Macit mayıs ayının yedisine kadar kafede çalışmaya devam edip son maaşını da aldıktan sonra tam olarak ödeme döneminde epey bir yardım edecek parayla beraber işten çıkmıştı.

Mayısın on beşine doğru Volkan abi TPRK'ye gelip etrafa baktı. Bir süre öylece baktıktan sonra Toprak'la konuştu. Onlar konuşurken dışarıdaydım ama sarıldıklarını falan gördüm.

Sonraki gün Çimen abla geldi. O da baktı etrafa. hoşuna gitti. Tebrik etti. Hatta bir ara ağladı ve bize dönüp 'Bunu kimse bilmeyecek.' dedi. Toprak ise akşamına Görkem'e anlattı.

Çizdiklerimi ona verdim. Bir gece ben yokken Macit ve Görkem'le bir araya gelip seçtikleri şeyleri matbaaya verip katalog da çıkarttılar. En sonuna adımı yazdıklarını gördüğümde Toprak'a güzel bir teşekkür ettim. Onda kalamasam da onun evinde bulunabildiğim saat sınırları içinde en azından

Mayısın on dokuzunda her şeyi bitirdik. Hatta beni kırmayıp arka bahçeye papatya bile ekti Toprak.

Yirmi mayısta açıldı salon. Tabela asıldı. Görkem dolaba doldurduğu biralardan alıp herkese birer tane verirken öyle şatafatlı bir açılış yapmamıştık ama sabahın köründe çalıştığı okuldan izin alan Çimen abla ve o kadar yolu üşenmeden gelen Volkan abi bile vardı yanımızda. Pınar da elbette buradaydı ve bende o da okulu asmıştık.

Hatta Nilaylar da buradaydı.

"Bacağıma büyük bir ahtapot düşünüyorum." diyen Pelin'di. Macit'le konuşuyordu. Soner ise yanındaydı. İkisinin arası hala belirsiz olmasına rağmen daha çok zaman geçirdiklerini biliyordum.

"Bu kedi beni sevmiyor." dedi Çimen abla kucağından kalkıp kaçan Muzo için. Veysel de buradaydı. Muzo ile birlikte.

"Sevdiklerini de çiziyor zaten." dedim. Güldü. Çimen abla yanında gerilmemi gerektirmeyecek kadar samimi davranıyordu bana. O yüzden sorun etmiyordum onun yanında olmayı artık.

Hem sürekli Toprak'ın komik küçüklük anılarını anlatıp arada bir bana Toprak'ın çocukluk resimlerini falan yolluyordu. Toprak bu iyi anlaşmamız konusuna gıcık oluyordu çünkü çok komik çocukluk fotoğrafları vardı ve neredeyse hepsi galerimi çok fena bir şekilde işgal ediyordu.

"Bence bir kataloğa bak, Hazan çok sevimli şeyler de çizmişti. Ahtapot da vardır." dedi Macit, Pelin'e.

"Bu kadar yetenekli olman yasaklanmalı." dedi Nilay elindeki kataloğa bakarken.

"İnsan arada bir yerlerimize kalemle bir şeyler çizer be." dedi Soner. Güldüm. Görkem yanımıza gelirken bana doğru eğildi. Sonra da "Seninki huysuzlanıyor ona bak." dedi. Gözüm Toprak'a kaydı. Huysuz değildi ama resepsiyon masasına oturmuş tek başına duruyordu ve bana bakıyordu. Direkt göz göze geldik. Elindeki bira şişesini kaldırıp biraz içti. Çimen abla gelince bir tık uzaklaşmıştı şişeyle birlikte. 'Ne de olsa ablam, belli olmaz tepkisi.' demişti ama Çimen ablanın umurunda bile değildi.

DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin