Dün akşam evde yaptığım kurabiyelerle birlikte salona girdiğimde resepsiyon masasında sadece Görkem vardı. Bugün cumaydı ve Toprak öğlen geleceğinden Görkem açmıştı.
"Bir şey kokuyor." derken dikeldi direkt. Oturduğu yerde. Güldüm.
"Kurabiye yaptım ama kokmaz dün akşam yaptım." dedim.
"Hayır kokuyor. Ver bakayım." dedi direkt. Kabı masaya bıraktım. Kapağını açtı.
"Ulan kahvaltı da yapmamıştım Pınar'a yalvarıyordum bana sandviç yapıp getirsin diye." dedi.
"Aç karnına tatlı yemesen mi..." dememe kalmadan bir tam kurabiyeyi ısırmadan attı ağzına direkt.
"Aynen." dedi ağzı doluyken boğuk bir sesle. Güldüm. Bazen öyle bir davranıyordu ki sanki daha liseli bir ergenmiş gibi geliyordu bana.
"Nasıl?" dedim.
"Çok güzel." dedi hala ağzı doluyken. Güldüm ve "Boğulacaksın." dedim arka tarafa geçerken. Dolabı açıp bir şişe su çıkardım ve tekrar yanına gidip ona uzattım. Kapağını açarken "Allah razı olsun bacım." dedi ama ben içeri gidip gelene kadar ikinciyi de atmıştı ağzına. Güldüm.
"Bugün randevu falan var mı?" dedim merakla.
"Yok." dedi suyu içmeyi bırakınca.
"Boş mu tüm gün?"
"Evet. Tavla biliyor musun?" dedi.
"Hayır?"
"Güzel. Bugün sana tavla öğreteyim. Üniversiteye gitmeden lazım bu özellikler." dedi.
"Tavla mı? Daha çok kart onanmıyor mu?"
"Biliyor musun kart oynamayı?"
"Hayır. Ama Ferda bir ara tarot bakıyordu."
"Kızım ne alakası var?"
"Ne bileyim. Normal karttan da fal bakılıyor ya. Öyle bağdaştırdım." dedim. Gözlerini devirdi.
"Dikkat eksikliğin mi var senin?"
"Yok. Klinik olarak en azından."
"Kafan hep çok hızlı dağılıyor. Fark etmedim değil bunu." dedi.
"Gözlemcisin."
"Tabi. Dövmeler olmasa lisede edebiyatçı olur bütün sınıfı birbirine kavuştururdum." dedi.
"Of evet. Çok keyifli olurdu." dedim. Güldü. O arada Pınar geldi. Beni de düşünerek üç sandviç getirmişti. Çok aç değildim ama sırf ayıp olmasın diye yedim resmen. Sonra öğlene kadar resmen sinek avladık salonda. En sonunda Toprak elinde dört tane soğuk kahve ile geldi. Herkesinki farklıydı ama üzerinde Hazan yazan diret buzlu Americano'ydu.
"Daha önce hiç yanınızda kahve içmemiştim nasıl tahmin ettin bunu?" dedim alırken.
"Her zaman ilk tercihin aşırı tatlı olmayan şeyler oluyor." dedi Toprak. Doğruydu. Ağız tadım buydu bir tık.
"Kurabiye yer misin?" dedi Pınar kurabiye tabağını gösterip. Ağzı kapalıydı şu an. Malum Görkem ağzı açık olunca durmadan yemişti ve Toprak'a ayıp olur diye Pınar kapatmıştı ağzını.
"Hayırdır gün mü yaptınız ne kurabiyesi?" dedi Toprak kapağı açıp bir tane alırken. Ağzına atmadan önce inceledi.
"Görkem hariç herkes elinde bir şeyle geldin bugün." dedi Pınar tam Toprak kurabiyeyi ağzına atınca. Tamamını değil ısırmıştı ama bir tık yüzüne odaklanmıştım. Pek bir tepki yoktu her zamanki gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...