Birkaç gün boyunca annem yüzüme bile bakmadı. İlk defa bir kavgamız ve birbirimizle konuşmama sebebimizin dersler olması ise çok garipti. Diğer şekillerde bir şekilde kafamda kendimi haklı çıkartabiliyordum ama bu sefer asla olmuyordu.
Tankut ve annem gayet normallerdi. Ben ona da bağırınca bir şekilde kavga ederler sanmıştım. Çünkü babama bu şekilde bağırsa babamla annem kesin kavga ederdi. Ama Tankut cidden garip bir adamdı. Nasıl annemi sakinleştirebiliyordu bilmiyordum.
Hoş babamla anneminkini tamamen aynı karakterde iki ergenin kaçarak evlenmesine bağlayabiliyordum. O yüzden normal geliyordu. Tankut ise kesinlikle ne annem gibiydi ne de babam gibiydi. Sakin bir adamdı. Çözüm bulmakta ustaydı ve insanları iyi hissettiriyordu sanırım.
Bir devlet memurunda böyle bir özellik olması çok garipti. Arada bir denk geldiğim herhangi bir memur dünyadan nefret eder gibi dururdu ama Tankut çok farklıydı.
Annemle ettiğimiz kavgayı Ferda'ya da Pınar'a da anlatmıştım. Ferda ilk defa dersler yüzünden kavga ettiğimiz için aşırı şaşırmıştı. Notlarımın kötü olduğunun herkes farkındaydı ama bu ilk aldığım tek basamaklı notlar ya da elli altı notlar da değildi. ikinci sınıfta aldığım beş puan hala en düşük notum olarak zirvedeydi.
Eğer o zamanlarda o beş puandan haberi olsa annem ne yapardı bilmek bile istemiyordum.
Pınar ise annemin notlarım yüzünden kızmasına gülmüştü. Neden gösterdin ki mal mısın diye dalga da geçmişti. Ben olsam ben de geçerdim. Çünkü bence çok açıkça üniversitede hiç hayatınız olmasa anca tam puanlar alınırdı. Hocalar bir garipti. Şikayet edecek bir yer bile yoktu. etsen de cevapsız kalıyordu. Ya da hoca size takıyordu. İnsan özel üniversitede tam bursluyken oraya buraya da zıplayamıyordu zaten. Kalmışsan kalmıştın bir şekilde. Bundan sonra yapacağım en iyi şey sadece finallere çalışmak falan olacaktı.
Mayısın yirmisinde başlayacak finallere bir ay öncesinden çalışmamın tek sebebi buydu. Hoş annem pek de memnun değildi. beni ders çalışırken görünce gözlerini deviriyordu.
Ona kızmıyordum. Vizeler için de ders çalışmıştım ve sonuçlarım ortadaydı. Ona göstermelik gibi gelmesi çok normaldi.
Bir şekilde moralimin düzeldiği falan da yoktu. teyzem cidden dediği gibi annemi arıyorsa ruh halimden memnun olmayabilirdi ve birdenbire toparlanmam için bir hafta verilmesi de çok garipti.
Hayır zaten toparlanabilsem bir haftada toparlanabilirdim elbette. Sorun da buydu. Olmadığı için zaten hayatımın her alanı sıfıra doğru sürükleniyordu.
Saat dokuzdu. Yemek yiyeli bir hafta olmuştu. Annem ve Tankut oturma odasındalardı ve kapım kapalı olsa da izledikleri diziyi duyabiliyordum. Tankut da annem de çok dizi sever insanlar değillerdi ve genelde akşamlarını dışarıda geçirirlerdi ama eminim ki annem benim yüzümden evde kalıyordu ve Tankut da buna ayak uyduruyordu.
Masamda oturmuş sınavından yirmi dört aldığım derse çalışıyordum. Pek uzun sürmüyordu ders çalışmam. Başına oturup on dakika okuyor sonra kafam farklı yerlere dağılıyordu. Dikkat dağınıklığım olduğunu biliyordum. Çok küçükken gittiğimizde bir doktor söylemişti. Yapacak bir şey de yoktu. o dönem ilaç veremeyecekleri kadar küçüktüm büyüyünce de o kadar hayatımı etkilemediği için umursamamıştık. Hem bazen iyi geliyordu. Kafamda çok fazla şey dolaşsa da bir yerde birine takılı kalmamı engelliyordu bu durum.
Ya bütün gece sadece Kubilay'ı düşünseydim? Ya da bütün gece Toprak'ı düşünseydim? Şimdi en azından hepsinin bir sırası vardı. Toprak ve Kubilay'dan hemen sonra annemi, babamı, Tankut'u düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...