Sabah gözlerimi açtığımda pozisyonumuz değişmemişti. O hala karnımda uyuyordu. Benimse bir elim başının üstünde diğer elim ise omzunda duruyordu. Hiç hareket edemediğimden bir tık tutulmuş hissediyordum ama sorun edeceğim bir şey yoktu ortada. Öylece yattım birkaç dakika. Ama uyanacak gibi değildi. saat kaçtı bilmiyordum da. Ayrıca sabahın köründe uyandığım ilk an her zaman tuvalete gitmem gerekirdi ve mesanem inanılmaz baskı yapıyordu.
"Toprak?" diye seslendim. Cevap vermedi. Derin bir nefes alırken elimi ensesine götürdüm. Ensesine kayan saçlarıyla oynarken çekiştirdim biraz da.
"Hazan dur..." diye mırıldandı.
"Lavaboya gitmem lazım." dedim. Birkaç saniye ses vermedi. Sonra derin bir nefes alırken başını kaldırdı ama kendini yanıma attı. Üstümden kalktığı an daha fazla dayanamayacağımdan hızlıca yataktan kalkıp tuvalete gittim.
İşimi halledip tuvaletten çıktıktan sonra oturma odasına gittim. İsmoş yerde yatıyordu. Hala uyuyordu. Muzo ise camın önüne tünemiş dışarıya bakıyordu.
"Günaydın en yakın arkadaşlarım." dedim. İsmoş uyanmadı bile. O kadar derbeder uyuyordu ki. Tüyleri yamuk yumuk olmuştu şimdiden. Sırıttım. Muzo ise sesimi duyunca bile dönüp bakmadı.
"İyi gidiyorum." derken yatak odasına geri döndüm. Komodinden telefonumu alıp saate baktım. on bir buçuktu.
Neredeyse öğlen olmuştu resmen.
Toprak'ın uyuması normaldi. Kaç saatlik yoldan gelmişti ve bir de hafta sonu çok meşgul geçmişti mantıken. Ama ben yorgun bile değildim.
Hala yattığı için kalkmak istemedim. Elimde telefonla daha çok yayıldım yatağa. Toprak'tan bir mırıldanma sesi geldi. Sonra beni çekti koluyla. Gülümsedim. Tekrar üstüme çıkarken başını göğüslerime koydu. Kollarımı omuzlarının etrafından dolandırırken "Uykucu seni." dedim. Anlamsız birkaç mırıldanma sesi çıkarttı ama devam etmedi. Bende telefonun ekranını açıp internetimi açtım. Uyanmasın diye aynı anda telefonun sesini de kapattım hızlıca. Bildirimler yüklenirken Ferda'nın mesajını açtım.
Ferda: Günaydınn
Ferda: Hala uyuyor musun yuh saat on bir.
Hazan: Şimdi uyandım.
Ferda: Kediler aç sefil kaldılar.
Hazan: Yo iyiler gayet. Uyuyor biri zaten.
Ferda: Toprak gelmedi mi hala?
Hazan: Geldi. Gece geldi hatta. Üçte falan. Uyuyor hala.
Ferda: Beraber mi uyuyorsunuz?
Hazan: Yan komşuda uyumayacağına göre?
Ferda: Aranız düzeldi yani?
Hazan: Tam konuşmadık ama evet düzeldi.
Ferda: Oh iyi bari.
Ferda: Bu arada açıklandı sınavlarım. Geçtim hepsini. Bitirdim okulu yani.
Hazan: OHA.
Hazan: HAYIRLI OLSUN AŞKIM!
Ferda: YEP. BİTTİ OKUL!
Hazan: Ne zaman geliyorsun?
Ferda: Salı akşamı İstanbul'dayım.
Ferda: Siz şu tatile ne zaman gidiyorsunuz?
Hazan: Perşembe akşamı diyorduk ama daha net konuşmadık.
Ferda: Tamam.
Ferda: Pazartesi benimle direkt alışverişe çıkarsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...