"Anne?" derken mutfağa girdim. Bulaşık yıkıyordu. Yine evden çıkmadığı bir gecedeydik. Bir süredir çıkmama durumunu aya tamamlamıştı ve ne kadar nefret de etsem Tankut'la ayrıldılar mı cidden merak ediyordum.
"Efendim?" dedi tencereyi bulaşık teli ile resmen kanırtırken. Ona her zaman tencereyi ıslatmasını söylemek zorunda kalıyordum. Geçtiğimiz senelerin tamamında sürekli tencere atıp durmuştuk bu yüzden.
"Yarın yılbaşı." dedim. Cumartesi gecesindeydik. Yarın otuz bir aralıktı. Pazartesi tatildi ve salı günü final sınavlarım başlıyordu.
"Ee?" dedi hiç umursamadan.
"Ferda gelemedi sınavı varmış da...O da gelemedi ya...Toprak..."
"Ikınma Hazan. Konuş. İşim başımdan aşkın." dedi.
"Tencereyi ıslatmalısın." dedim kendimi tutamadan. Durdu. Derin bir nefes aldığını duydum. Sonra da "Aman." dedi ve birden elindeki teli bırakıp tencereyi kaldırdı. Alt dolabı açıp çöpün içine attığında ise gözlerim büyüdü.
"Yıkardım ben."
"Sevmiyordum zaten." dedi. Allah'tan doğduğumda benden nefret etmemişti. Yoksa beni de çöpe atabilirdi.
"Şimdi bir daha kurmaya çalış o cümleyi." dedi ve bana döndü.
"Anladın zaten."
"Yok sen kur, ben güzelce reddedeyim, keyfimize bakalım." dedi. Kaşlarımı çattım. Nedense yılbaşı diye özellikle izin verir sanmıştım. Bir gececik Toprak'ta kalmam neden bu kadar sorundu anlamıyordum. Geceyi orada geçirince sevişiriz sanıyordu ama ben geceyi orada geçirmesem de Toprak'la birden çok kez sevişmiştim zaten.
Yani o bunu bilmiyor olsa bile saatler süren bir eylem değildi. İki üç saatimiz olsa yeterliydi.
"Sen yılbaşında evde mi oturacaksın?"
"Hayır. Ama sen ve ben aynı değiliz. Ben anneyim." dedi.
"Ben neden evde oturmak zorundayım?"
"Salı sınavın var. Ders çalışırsın."
"Ama anne..."
"Hayır Hazan yeni yıla sevgilinin evinde giremezsin ve onunla kalamazsın. Bu çok büyük bir olay değil."
"Sen..." derken sustum. Tek kaşını kaldırdı. Sen giriyorsun ama diyecektim.
Bir anda kaşları indi. Sonra da güldü. "Tankut'un babası vefat etti. Geçen haftadan beri yok ve ocak ortasına kadar da gelmeyecek. Yılbaşında Şahide ile olacağım." dedi.
"Babası mı öldü?"
"Evet."
Bir an için üzüldüm. Tankut'a kişisel bir nefretim vardı ama bu onunla ilgili değildi. Bu tamamen benimle ilgiliydi ve babasını kaybetmesine üzülmüştüm.
"Bir süredir evden çıkmıyorsun. Ayrıldınız sandım." dedim.
"Hayır. Gün içinde görüşüyoruz sadece. Ben evden çıkınca Toprak'a gittiğinden evden çıkmıyorum. Siz de gün içinde yeteri kadar görüşüyorsunuz çünkü. Üniversitenin ilk senesinde senden büyük olan bir erkeğe takılıp hayatını mahvetmeni istemiyorum." dedi.
"Toprak'la aramızda üç yaş var sadece. Sanki ben reşit değilmişim gibi davranma."
"Yine de çocuğun hayatı o kadar aydınlık değil. Dövmecide çalışıyor, senden büyük."
"Anne Toprak serseri bir çocuk değil. Beni seviyor ve bende onu seviyorum. Bunlar küçüklük saçmalığı da diyemezsin ayrıca." dedim.
"Değil zaten. Bu yaştaki gerçektir ama devam etmeyebilir. Sadece kendini kaptırma diyorum. Ercan sıçanında böyle değildi. Bu çocuk farklı. Çocuğumu korumalıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Teen FictionHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...