"O kadar acıktım ki boş karnıma sigara içmekten kusacağım artık." dedi Toprak eve girdiğimiz an.
Evet. Ona gelmiştim.
Sanki sabah onunla uyanmamış gibi işten dönerken beni alsana demiştim. Bu kalmaları hiç sorun etmiyordu. Hatta aşırı seviyordu. Onda kaldığım geceler hakkında bir keresinde 'Sabah kalkıp o bok çukuruna gidecek bile olsam en azından uyandığımda seni görüyorum.' demişti. Arada çok düşürücü laflar edebiliyordu. Ama arada da 'Saçına kurban gülüm.' gibi çirkinleşebiliyordu. Onu pek anlamıyordum. Dalga geçiyordu çoğunda. Dediklerinin arkasında çok daha büyük şeyler olabileceğini sezsem de hiç dibine kadar inmiyordum bunların.
Bu ilişki nereye giderdi bilmiyordum ama şu an beni mutlu eden tek şey Toprak ve onun tüm hareketleriydi.
"Ne var ki yiyecek?"
"Makarna yapacağım." dedi ve odasına ilerledi. O arada da "Su koysana." diye bağırdı. Derin bir nefes aldım.
"Ocağın çakmıyor yakamıyorum ben."
"En arka sağ çalışıyor." dedi. Tencereye su koyduktan sonra dediği gözü denedim ama sadece gaz vardı. Çakmağı oraya götürünce de elimi yakıyordum. O yüzden ofladım.
"Toprak suyu koydum ama ısınması için illa bu mavi şeyi görmemiz mi lazım?"
"Hazan salak mısın?"
Mutfağa girdi ve çakmağı alıp çaktı. Ocağı tamamen yaktı.
"Salak demek zorunda mıydın bana?"
"O soruyu soran insana ne denirdi başka?" dedi ve öptü beni. Güldüm. Çekildi.
"Annen bir şey demedi mi buraya gelmene?"
"Yoo. Dışarıda o. Tankut'la."
"Hadi ya?"
"Aynen. Bende söylemedim ona. Gelip orada olmadığımı fark eder ve biter." dedim. Derin bir nefes aldı. Tencerenin kapağını kapadı.
"Üstünü değiştir." dedi.
"Rahatım şu an."
"Kotlasın."
"Şortlayım."
"Ama kot."
"Bu kotlarla alıp veremediğini hala anlamadım ama komik." dedim. Yine de odasına ilerledim çünkü onunla laf yarıştırmak imkansızdı.
Ben üstümü değiştirip koltuklarda oturduğum sırada Toprak ikimize makarna yaptı. Bende akşam yemeği yemediğimden birlikte oturup yedik bir süre.
"Dövme yaptırmak istesem bana sen mi yaparsın yoksa başkasına mı yaptırırsın?" dedim birden ekrana bakarken.
"Neden? Dövme mi yaptırmak istiyorsun?"
"Hayır. Varsayımsal konuşuyorum sadece."
"Ben yaparım. Elin adamına ne gerek var?"
"Ya kadın olursa? Pınar falan?"
"Güzelim dövme mi yaptırmak istiyorsun?"
"Hayır." dedim yine.
"Annene gıcıklık olsun diye yaptırmazsın değil mi?"
"Hayır. Hala vücuduma kazıyacağım anlamlı bir şey yok." dedim.
"Nasıl yani? Şuraya Toprak yazmayalım mı?" dedi elini alnıma koyup. Gülüp elini ittim.
"Ders programın belli oldu mu?" dedi kolunu kaldırıp beni kendine doğru çekerken. Sırtımı göğsüne yasladım iyice. Sonra da kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKENLİ TELLER (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilHazan ve en yakın arkadaşı bir gün Hazan'ın çizdiği bir resmi arkadaşına dövme yaptırmak için bir dövmeciye giderler. Gittikleri dövmecideki Toprak, Hazan'a dövme salonu için çizimler yapıp onlara satabilir mi diye sorar ve Hazan da kabul eder. Böyl...