Gün ışığı ve sabahlardan nefret ediyordum. Geceyi severdim daha çok. Karanlığın üzerimi örttüğünü hissettiğim her an sanki daha güvendeymişim gibi hissediyordum. Gizli saklı ne varsa her şey güvendeymiş gibi. Kırgınlıklarım, kızgınlıklarım...
Oflayarak çimlerde uzanan bedenimi hafifçe yana çevirdim. Gözlerimdeki güneş gözlüğü her ne kadar geceden kalma halimi gizlemeye çalışsa da bedenen bunu gizlemek istemezmiş gibi fakültenin önündeki çimlerden kalkamıyordum.
Daha rahat bir pozisyon alıp olduğum yerde iyice yayıldığımda bacağımı dürten Yağız'ın sesiyle irkilmiştim.
"Şştt! Uyuyor musun?"
"Hıhı." dedim beni rahatsız etmemesi için ama tabiki bundan anlamamış, yanımdaki boşluğa uzanarak sırnaşmaya başlamıştı. "Kızım tek kelime konuşmadık dünden sonra farkında mısın? Sen bugün Ogeday öküzüyle aynı derslikte derse girdin ve neler döndüğünü anlatmıyorsun hayret!"
Onu ittirerek kendi alanımı korumaya çalıştım. Başım hâlâ ağrıyordu ve deli gibi uykum vardı. Devamsızlık konusunda dertli olmasam bugün hiçbir güç beni yatağımdan çıkaramazdı ama dua etsin o ders hocası olacak adam, devamsızlık sorunum vardı. Ders hocasının bunu dert edeceğini sanmıyorum Ada. Aman her neyse.
"Bütün ders boyunca gözlüklerim takılı bir şekilde uyukladım Yağız Allah aşkına ne Ogeday'ı? Derste miydi onu bile bilmiyorum."
"Sen? Bilmiyorsun?" Alayla güldü. "Kızım sendeki radar sistemi trafik şubede yok. Buna inanmamı bekleme."
Gözlüklerimi yavaşça aşağı indirdim ve kıstığım gözlerimle ona tepeden bakarak iç çektim. "Malesef dersteydi piç kurusu!"
Kahkaha atmıştı. "Ha şöyle!"
Yerimde toparlandım ve oturur pozisyona geçerek gözlerimden hafifçe aşağıya kaymış olan gözlüğümü saçlarımın üzerine kaldırdım. "Hayır yani anlamıyorum, bu ne yüzsüzlük? İnsan içine nasıl çıkabiliyor? Beni aldattığını okulun bütün dedikodu sayfalarında paylaştılar, duymayan kalmadı. İnsan biraz utanır be! Hemen ertesi gün derse gelmek de ne demek oluyor? İki gün sonra gel ya da üç gün sonra gel! Ya da cehennem ol git!"
Sinirle solurken sesimin ayarını biraz kaçırdığım için etraftaki insanlardan dönüp bakanlar olmuştu ama muhtemelen yeni aldatıldığımı bildikleri için çok da üstünde durmadan önlerine döndüler. Ogeday yüzünden herkese rezil de olmuştum!
"Sen atlatmışsın bu çocuğu belli. Ben daha ağlarsın diyordum ama dün gece kulübü açtı heralde seni."
Sevimsiz bir şekilde onayladım onu. Dilimi damağıma vurarak şaklattıktan sonra alayla ekledim. "Açtı açtı, öyle bir açtı ki kapatamıyorum." Bir de beni aldatan adam için üzülecek miydim? Yok daha neler.
"Şöyle bir tabir vardır bilir misin Yağız, kendi düşen ağlamaz. O aptalın kapıma gelip ağlayacağı günler çok yakın. İşte o zaman onu kapımdan siktir edip göndermeden önce ona bunu söyleyeceğim." Ellerimle havada hayali bir slogan açtım. "Kendi düşen ağlamaz."
"Günlük Ogeday dozumuzu aldığımıza göre kapatalım bu konuyu." Yerinde toparlandı. Kolunu çimlere yaslayıp başını da kolundan destek alarak kaldırdığında "Akşam bize geliyormuşsun, annen anneme mesaj atmış." demişti.
Bu sabah haberdar olmuştum bundan. Annem kahvaltıdayken söylemişti. Babamla birlikte şehir dışına iş toplantısı için gideceklerdi ve beni evde tek bırakmayı istemiyorlardı. Genelde hep böyle zamanlarda Zeynep teyzeyle konuşurlardı. Yağız'la yakın arkadaş olduğumuz için ailelerimiz de tanışıyordu ve bu yüzden beni gönül rahatlığıyla onlarda bırakabiliyorlardı. Bu benim de işime geliyordu, evde tek başıma kalmaktan korkuyordum. Onun yerine arkadaşımla kalmak daha eğlenceliydi.
"Hıı öyle oluyormuş."
Yerdeki çimleri sıkıntıdan koparmaya başlamıştım. Ellerim hiç durmadan hareket ediyorken onun "Dün gecenin sonu nasıldı sahi?" demesiyle birlikte havada asılı kalmışlardı."Ne? Neden ki? Ne alaka şimdi? Nerden aklına geldi birdenbire?"
"Bu akşam abimler de yemekte olacak da. Annemle babamın evlilik yıldönümü. Toplu yemek yiyecektik, ordan aklıma geldiler. Dün Yavuz abim annemden emdiğim sütü burnumdan getirdi."
Gülmek için titreyen dudaklarımı ciddi olduğunu görünce birbirine bastırdım. Kendimi tutmayı becerdiğimde ise devam eden kelimelerine odaklanabilmiştim.
"Önce dünkü mekanın ne kadar merdiven altı bir yer olmasından yakındı. Neymiş daha elit bir yer bulamamış mıyız içmek için! Sonra neden zil zurna sarhoş olduğumu sorguladı. Bu kadar içecek ne yaşamışım falan filan! Bütün yolculuk boyunca demediğini bırakmadı. Bir an gerçekten hiç susmayacak sandım. Neyseki kendi evinde kalıyor da sabah yüzümü görmedi. Yoksa bu şiş suratıma birkaç laf sokmadan rahat etmezdi."
Alt dudağımı dişlerimin arasına almış başımı bilge bir tavırla sallıyordum. Neyseki tek çocuktum.
"Ucuz atlatmışsın.""Yalçın abim nasıldı? O biraz daha soğukkanlıdır genelde. Yabancılarla da öyle çok konuşmaz. Sıkıştırmadı değil mi seni?"
Yok canım ne sıkıştırması. Çok konuşmadık da zaten.
"Yo." dedim kısa keserek. Aslında konu dün geceye gelince başımı bir yerlere sokup yok olmak istiyordum. Utanmak fiilini öylesine derinden yaşıyordum ki utancımdan toz olup gidecektim. Pek bir şey hatırlamıyor olsam da hatırladığım kısmıyla birlikte Yalçın'la karşı karşıya kalmak bile istemiyordum.
Kulüpteyken yaptıklarımı hatırlıyordum. Çirkef bir cadı gibi hiç susmadan onunla laf dalaşına girişimi, ayağımı burkmamı, beni kucağına alışını ve sonra da onu öptüğüm kısmı...
Gözlerimi kısa bir anlığına kapattım. Birde onu öpmüştün Ada! Aptal Ada!
Onu öptükten sonra onun beni öptüğü kısmı da oldukça net hatırlıyordum tabi. Ben dün gece alkol yüzünden suçluyken onun ayık bir kafayla bunu yapıyor olması ise tamamen çelişkiydi.
Sonrası ise yoktu. Kafamdan uçup gitmişti her şey sanki. Arabasına bindikten sonra eve gidene dek ne yaşandı, beni eve nasıl bıraktı ve ben yatağıma kadar nasıl gittim hiçbir şey hatırlamıyordum.
Bunları bilen ise yalnızca o vardı. Merak edip öğrenmek isteyen bir tarafım olsa da üstünde durmamı gerektiren bir durum yoktu. Yağız'ın ağabeyiydi ve aramızda yaşanan ufak çaplı kriz unutulmalıydı yoksa başıma gerçekten büyük bir bela açmış olacaktım.Takipte kalın,
lasasella
instagram,
@yasamayankar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...