Elimdeki soğuk kahvenin pipetini dişlerimin arasına almış çekiştirirken karşımda aynı an içerisinde birden fazla konuyu anlatan Yağız'a dikkatimi verdiğim pek de söylenemezdi. Dediklerini daha çok duymuyor gibiydim. Aklım tamamiyle dün gecedeydi. Düşündükçe tüylerim şahlanıyordu sanki. Yalçın'la olmak tam da tahmin ettiğim gibi fazla tatmin ediciydi. O anları düşündükçe yüzüm kızarsa da bunu tekrar tekrar yaşamak istiyordum. Dün gecenin son olacağını söylemiştik, her ikimizde bunda kararlıydık ama ben artık bunun son olmasını istediğimi sanmıyordum.
Bütün sabah bunu düşünmüştüm, girip çıktığım dersler boyunca da öğle arasında kendimi fakülte içerisindeki bu kafeye atana dek de bu düşünceli halim sürmüştü. Hayır yine ona benimle birlikte ol diye gidemezdim. Ben onu kısa süreliğine istemiyordum, dün geceden sonra bunu daha net anlamıştım. Ona aşık olmak istiyordum. Bence bulabileceğim en düzgün adam sayılırdı. Etrafımdaki kimsede olmayan bir çekim vardı onda. Başarı, akıl, aura, olgunluk... O adam aşık olunmayı hak ediyordu. Tabi planlarım içerisinde onu kendime aşık etmek de vardı. Sevdiği bir kadına nasıl davranırdı merak ediyordum doğrusu."Abim gelince bu konuyu onunla konuşabilirim, ne dersin?"
Bir dakika, bir dakika...
Bakışlarımı soğuk kahvemin içerisindeki yarı erimiş buzlardan kaldırıp ona çevirdim. Abim gelince mi demişti o?
"Hangi abin?" dedim direkt. "Ne zaman gelecek?" Sertçe yutkundum. Yalçın'ı görmeye henüz hazır mıydım bilmiyordum, onu kendime aşık etmek gibi büyük planlarım vardı ama bunları icraata dökmeden önce karşısında güçlü kalabilmeyi başarmalıydım.
"Sen beni dinlemiyor musun, dedim ya Yavuz abim gelecek diye. Senin şu staj işini onunla konuşalım, şirkette sana uygun bir pozisyon ayarlar." Oh, Yavuz'muş.
"Tamam da olur mu ki öyle?"
Dersten çıkar çıkmaz buraya geldiğim için bir nevi hocanın dolduruşuyla birlikte masaya oturmuş ve dersin sonunda bizi korkutmak için dediklerini aynen Yağız'a aktarmıştım. Bu dönem o kadının dersini verebilmem için stajını halletmem gerekiyordu, staj için de bir yer ayarlamalıydım elbet. Çoktan hangi şirketlere cvmi atacağıma karar vermiştim ama Yağız'ın öne sürdüğü fikir daha cazip gelmişti. Hem tanınan bir şirketti hemde son çareme kalıp stajımı annemlerin yanında yapmaktan kurtulmuş olacaktım. E tabi bir de Yalçın etkeni vardı. Onunla aynı şirket çatısı altında olmak kesinlikle eğlenceli olacaktı.
"Neden olmasın? Bence çok da güzel olur. Abim eminim ki kolaylıkla halledecektir."
Umarım hallederdi.
Konuyu daha fazla üstelemeden elimdeki kahve bardağını bıraktım ve yaslandığım masadan uzaklaşarak toparlanmaya çalıştım. Saçlarımı geriye doğru atıp esnemeye başlarken omzuna değen elle irkilmiştim. Benden önce Yağız'ın yüzü düşmüştü. Gelen her kimse kaşlarını çatmış arkama bakıyordu. Merakla omzumun üzerinden dönüp baktığımda Ogeday'la karşı karşıya kalmıştım."Ne işin var senin burada?"
Onunla yan yana durmak bile canımı sıkan bir etkendi artık. Hangi hakla yanıma geliyordu ki?
"Konuşalım mı biraz?"
"Yok canım, kalsın. Konuşmayalım biz hiç."
Yeniden omzuma uzandı. Koluma değen parmaklarından geriye çekilerek kaçındım. "Dokunma bana Ogeday, gider misin? Konuşacak bir şeyimiz kalmadı."
"Sana bir kere bile kendimi açıklamadım, bunun üzerine bir kere dahi konuşmadık Ada. Bence böyle çat diye bitirebileceğimiz bir şey yoktu aramızda. En azından son bir konuşmayı hak ediyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomansaEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...