REGL

15.3K 532 47
                                    

Rüya gibi bir akşamdan sonra gerçekliğe dönmüştüm. Tanışma sorunsuz geçmişti. Misafirler gittikten sonra annemlerle kısa da olsa konuşma fırsatı yakalamıştım. Yalçın hakkında iyi şeyler düşünüyorlardı, genel olarak işle ilgili biri olmasından etkilenmişlerdi. Özel hayatı hakkındaki detayları da zamanla öğreneceklerine emindim.

Bu sabah fazla halsiz hissediyordum kendimi. Karnım ağrıyordu, midem kötüydü. Yine de şirkete gelmek istemiştim. Regl olmuştum. Normalde regl ağrılarım zaten biraz sancılı olsa da genel olarak bunu sorunsuz atlatıyordum ama bu ayki beni epey bir zorlayacak gibiydi. Aksine gibi şirkette de işler birikmişti. Ofis masasında durmuş bir ileri bir geri sallanırken ağrıdan yerimde oturmak zor geliyordu. Zaten her beş dakikada bir kalkıyor masanın etrafını çaktırmadan turluyordum. Bu kadar sık ayağa kalktığımı elbette Tugay da fark etmişti. Aslında herkes fark etmiş olmalıydı ama bunu dile getiren o oldu.

"Ada, sen iyi misin?"

Duraksadım. Yine ayağa kalkmıştım ama masadan pek uzaklaşamamıştım. Sandalyeme tutunarak ona döndüm. "İyiyim." Alt tarafı karnımın altı ve kasıklarım yerinden çıkacakmış gibi ağrıyor, hiç önemli değil.

"Yüzün bembeyaz olmuş, ağrın da var gibi. Emin misin?"

Otururken biraz anlamsız sesler çıkarıp yerimde kıpırdanmış olabilirdim ama hiç bozuntuya vermeden çalıştığı için bunları görmezden geleceğini düşünüyordum.

"Aslında değilim, yanında hiç ağrı kesici var mı?"

"Yok malesef."

Ofiste çalışan benimle birlikte üç kadın vardı. Gerisi erkeklerden oluşuyordu ve ağrı kesici sorusunu Ela ve Asuman'a da çoktan sormuştum. Kimsede yoktu.

"Bir yerin mi ağrıyor, istersen diğerlerine soralım."

Başımı iki yana salladım. "Gerek yok. Regl ağrısı, birazdan geçer heralde." Geçeceğini hiç sanmıyordum.

Sanki regl ağrısından çok anlıyormuş gibi gözlerini kocaman açmıştı. "Dayanamayacağın kadar kötüyse eğer bence Yavuz beyle görüş, eve dön. Burda fazla fırsat yok, sıcak su torbası falan yaparsın evde."

Bu her ne kadar kulağa harika gelse de işler gerçekten fazla birikmişti. Şimdi eve dönüp burayı böyle bırakmak istemiyordum. Dayanabilecekmişim gibi de geliyordu, her ne kadar yerimde duramasam da eve dönüp hiç çalışmamaktan iyiydi sanki. Hem eve gidince de ağrısının geçeceğine kimse garanti veremezdi.

Kararsız bakışlarıma bakıyordu. Beni ikna etmek için yerinden kalkıp yanıma yaklaştığında ne olduğunu dahi anlamadan kollarımı tuttu ve bedenimi sandalyeme oturtarak üzerime eğildi. "İstersen ben konuşayım? Öncesinde mutfaktan sıcak bir şeyler getirmemi ister misin?"

Pardon? Kaşlarımı çattım. "Gerek yok."
Beni yanlış mı anlıyordu acaba? Onunla şimdiye dek arkadaş gibi konuşmuştum ama böyle ileri düzey bir ilgi göstermesi alakasızdı. Sonuçta Yağız kadar yakın bir arkadaşım bile değildi.

"Ada?"

Başımı kaldırıp Tugay'ın önümdeki bedeninden arkaya bakmaya çalıştım. Yalçın odasından çıkmış, etrafta gezdirdiği gözleriyle beni arıyordu. Nihayetinde bakışları benimle kesiştiğinde beni böyle görmeyi beklemediği için kaşlarını çatarak odasının önünden ofise doğru adımladı. Attığı birkaç adımda yanımıza geldiğinde Tugay'ı sert olmayacak bir şekilde önümden itmiştim. Böyle durmaya devam ederse Yalçın çok daha sert bir hamle yapacaktı, haberi yoktu.

"Noluyor burda?" Bakışları Tugay'da sabitlediğinde normal iki çalışandan daha yakın göründüğümüz için bunu sorgulamasını garip bulmuyordum elbette ama bizim ilişkimizi bilmeyenler için bu kulağa garip gelebilirdi. Diğerlerinin de ilgisini çekmiştik.

YERLE GÖK ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin